İstanbullu kadına el uzatma

Abdullah YILMAZ krmistanbul@gmail.com

İstanbul sözleşmesi tehlike altnda

Gerekçe neymiş

Aile mefhumu kalmıyormuş

Kısacası ağız tadıyla karısını, kızını bir güzel dövüp, sövemiyorlarmış.

Densizlerden biri,Allah kadını kocası dövsün rahatlasın diye yarattı, kadında bu yüzden sevap kazanacak demedi mi?

 Aile içinde yaşanan ev içinde kalacakmış.

Evin içine kanun giremez miş, namahremden sayarlarmış.

Sen evlendiysen kadını mal diye mi aldın, yoksa köle mi, kaldı ki kölelerinde bir hukuku vardır. Evlendiğin kadın senin yol arkadaşın. Bereketin, geleceğin evinin direği, çocuklarının anası, yani ANA. Sen kendini ne sandın.

Sıkıştıklarında lafı sonunda getirdikleri yer:

Cinsel kimliği olmayan bireylerin eylemleri çocuklarımıza kötü örmek olacak,

Lgbt lilerinde korumaya alınmasını sindiremiyorlarmış.

Kısacası cinsel kimlik dışındaki erkek ya da kadın olmayanların, katli vacibe getiriyorlar.

Birde başka bir cenah var ki öteden beri hiç inanmadığım, savunduklarıyla zıt yaşayanlar, kadın hakları üzerine taksimde meydanları dolduran, kadınların önünde saf tutan doğu menşeğli erkekler ve siyasileri.

Yıllardır süren töre adına, kadın cinayetlerine ses çıkarmamalarından anlamalı, kadına verdikleri değeri. Bu günlerde de Millet vekillerinin meziyetlerini hep beraber öğreniyoruz.

Kadına tecavüz ve şiddeti kültürünün parçası gören her yaklaşım Türkiye ve Türk lük gerçekleriyle bağdaşmaz, yok türkün örf adeti bize uymaz diyorsan……….

Geçmişinde Türk kadınlarının hükümdar olduklarından haberin var mı?

Tomris hatun

Altuncan hatun

Terken hatun

Dilşat hatun

Daha onlarcasını sayabilirim.

Kağandan sonra hatunlar vardı, kadına değer verildiği Türk kültürünü bir kenara itip, ne idüğü belli olmayan örf, adet adı altında, kadının istismarı üzerinden aile birliğini savunan doğu ve Arap yaşam şekli Türkiye’ye dayatılamaz.

2011 yılında başlayıp övünerek öncülüğünü yaptığımız 2014 yılında ilan ettiğiniz İstanbul sözleşmesine en son itiraz edecek akılların, bugün Ayasofya’yı gerekçe göstererek, delme, hatta yok etme çabaları beyhudedir.

İstanbul sözleşmesinde emeği olan herkese hakarettir. Toplumu bu kadar germenin mantığını anlayan var mı, en çok birlik olunması gereken şu dönemde.

Sayın cumhur başkanına darbe girişiminde yapamadıklarını, kripto darbeciler üzerinden, sözüm ona ekran maymunları mı yapıyor?

Rahmetlik Fevzi çakmağın bir sözünü çok manalı buluyorum

Cemaat ve tarikatlar, haçlıların Anadolu’da kurdukları ileri karakollardır.

Atatürk’e söv hakaret et

İstanbul sözleşmesini sorgula

Bir de hilafet dillendir.

Şeriat isteriz diye sokak, sokak dolaş…

Dinini kadın erkek ayırmaksızın yer yüzüne getiren hazreti Muhammedîn söylemlerine ters düşen bu yaklaşım aklen de mantıken kabul edilemez.

Kadına karşı şiddetin yüzde yetmişinin evlerde gerçekleştiğini düşündüğümüzde şiddetin evde olması zaten aile denen mefhumun yok olduğunu gösterir.

Özge canları, pınarların hunharca insanlık dışı yöntemlerle katledilmesine yürekler nasıl razı gelir

Senin kızın, karın, torunun yok mu?

Aile dediğin kuruma saygın, sevgin bu kadar mı?

Kadını bu kadar hakir ve manasız görmek senin hangi öğretine dayanıyor.

Cenabı Allahlın eşit olarak yarattığı kula sırf senin sapkın yorumlarına dayanarak zulüm reva mı görülsün.

Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bu konuda ciddi adımların atılması, atılan adımlardan bir santim geri gidilmemesi lazım.

Dünyadaki erkek terörünü görmezden gelemeyiz, bu durum sadece bize ait bir hastalık değil tüm dünyayı saran veba, kadınların canına musallat olmuş durumda.

Güney Amerika’dan başlayıp dünyanın dört bir yanını saran kadın istismarı, kendini var eden anneye karşı en büyük ihanettir.

Şükür özge canın katilinden kurtulduk, ancak Ceren Öztürk’ün katili hala Yargıtay yolunda cezasının azaltılması hususunda çeşitli yollar arıyor

Bu tür suçları işleyenlere yönelik verilen cezalara karşı benim vicdanım sızlıyor.

Korkum odur ki eğer adalet yeterince yerini bulmazsa, bir süre sonra adaleti o kadınların, masum çocukların kanı yerde bırakılmaz, aileler kendi adaletini kendi sağlar. Zulmü yapan şerefsizin yedi sülalesinden hesap sorulur. Eğer devlet kendi caydırıcılığını sağlayamazsa, toplum bu boşluğu doldurur.

Kıskandım, erkekliğime laf söyledi, bana hakaret etti bende onu 8 parçaya böldüm hatta yaktım bir de betona gömdüm ifadeleri karşısında tecelli edecek adalet kifayetsiz kalıyor.

Benim yargı erkine işini öğretecek ne yetkim, nede halim var, ancak benim vicdanım, ruhum sızlıyor diğer tüm analar babalar gibi.

Bu ülkede idam olmalı, eğer daha masum görünecekse öyle iple değil , elektriğe verilmiş alçakları titrerken görmek istiyorum.

Küçücük sebillere hunharca saldıran, öldüren insan müsveddelerinin yaşamasının doğru olmadığını düşünüyorum. Benim verdiğim vergilerle o mikropların hapishanelerde, beslenmesi, yaşatılıyor olması kanıma dokunuyor.

Son söyleyeceğim:

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE EL SÜRMEYİN…