Mehmet Akif, yıldızların
kandil gibi semadan aktığı o nurlu geceyi şöyle betimler;
“On dört asır evvel yine bir böyle
geceydi,
Kumdan ayın on dördü bir öksüz
çıkıverdi,
Lakin o ne hüsrandı ki hissetmedi
gözler,
Hâlbuki kaç bin senedir
bekleşmedelerdi…”
***
Mehmet Akif’in, söz konusu şiiri
yazdığı zamanı ve içinde bulunduğu içtimai ortamı, Efendimiz’in
(SAV) doğmadan önceki dünyanın haline benzeterek “yine öyle bir
geceydi” şeklinde açıklamasının şimdinin insanını hangi şiddetle
sarsacağı, her Müslümanın kendi içinde koparacağı Nuh tufanına
bağlı.
Keza bugün; “Onun olmadığı,
aktardıklarının ve sünnetinin hayata geçirilmediği her yer cahiliye
devrini yaşamaya devam ediyor.” şeklinde bir önermenin reddedilmesi
mümkün değil. Çünkü Cahiliye Devri’nde çocukların öldürülmesi
durumu, adının kürtaj olarak değiştirilmesi ile daha sevimli bir
hale büründürülse de gerçekte aynı vahim ve korkunç sonuca
çıkmaktadır. Putperestliğin yaygın oluşundan hareketle, günümüzde
paraya, makama veya çeşitli arzu ve heva heveslere tapma
derecesinde teveccüh gösterilmesi de farklı bir sonuca
çıkmamaktadır. Tefecilik, kumar, zina, savaş ise aynen Cahiliye
Devri’nde olduğu gibi günümüzde gözümüzün önünde durmakta ve hatta
cereyan etmektedir.
Hülasa O’nun (SAV) dünyaya
teşrifinin insan(lığ)ın kurtuluşu için ne derece önemli olduğunu
idrak edemediğimizi, günümüz dünyasına bakınca daha iyi ve daha
yakından müşahede edebiliyoruz. Genel olarak yaşıyor olduğumuz
düşüş, kargaşa, savaşlar, yoksulluk, insan şerefinin alaşağı
edilmesi, türlü türlü ahlak problemleri, hırslar ve daha niceleri…
Tüm bunlar Hz. Peygamber'in (SAV) asli manada anlaşılmadığının en
somut ve acı göstergeleri.
Hâlbuki tüm insanlığa bir rahmet
olarak gönderilen Efendimiz (SAV), yalnızca yeni bir dinin
peygamberi olmamış aynı zamanda insanın temel hak ve özgürlüklerini
kazanmasını ve içtimai birçok hususu hak/hakikat çerçevesinde çeki
düzen veren İlahi bir anlayışı da beraberinde getirip ilk
uygulayıcısı olmuştur.
Hal böyle iken İslam’ın asli
kaynaklarından olan Kur’an ve onun hayata tatbiki olan sünnet’in,
yaşadığımız içtimai problemlerde, çözüm sağlayacak bir referans
noktası olarak alınmak yerine Batı’dan devşirilen yahut yeni icat
edilen bir takım kavramlarla günümüz meselelerine çözüm üretilmeye
çalışılması, kimseye abes gelmemektedir. Hâlbuki Kur’an Kerim ve
Efendimizin sünneti, insanı temel aldığı için ve hangi dönemde
yaşarsa yaşasın insan aynı insan olduğu için, onun yaşayacağı tüm
problemleri çözecek temel bir çerçeve zaten
çizilmiştir. Mevlid
Kandili'ni burada
yazılanları bir kenara koyarak düşünmek, ancak kandilin nasıl
kutlanmaması gerektiğini bize öğretecektir.
O’nu (SAV) anlayabilmek, yaşayışını
hayatımıza tatbik edebilmek ve aktarabilmek duasıyla, Mevlid
Kandilimiz mübarek olsun.
TWİTTER: @muratcahid