Krizlerin Ortasında Türkiye’nin Yükselen Sesleri

Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu geride kaldı. Türkiye yine küresel krizleri dünya sahnesine taşıdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüye çıktığı an gözler Türkiye'ye çevrildi.

Eda Cabul Işık edacabul97@gmail.com


BM’nin 80. Genel Kurulu tarihi zirvelere ev sahipliği yaptı. Her yıl olduğu gibi New York, dünya liderlerini bir araya getirdi. 

Bu yılki genel kurulun Türkiye açısından önemine değinmek istiyorum. 

Çünkü Türkiye, küresel krizleri bir kez daha dünya sahnesine taşıdı.

Cumhurbaşkanı  Erdoğan’ın kürsüye çıktığı an, gözler Türkiye’ye çevrildi.

Gazze’de yaşanan insanlık dramı, Ukrayna’daki savaşın bölgesel dengelere etkisi, Afrika’dan Orta Doğu’ya uzanan krizler…
Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm bu başlıklarda güçlü mesajlar verdi.

Özellikle Gazze için kullandığı ifadeler, “sessiz kalan herkes bu suça ortaktır” çıkışı, BM kürsü tarihine kaydedilecek sözler arasında yerini aldı.

Peki yalnızca konuşmalar mı? Elbette hayır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikili görüşme trafiği de bir hayli yoğundu.
ABD Başkanı Trump başta olmak üzere birçok liderle yüz yüze buluştu.

Ticareti, enerji, terörle mücadele masadaki konular arasındaydı. 
Bu yoğun temas trafiği, Türkiye’nin hem bölgesel hem de küresel denklemdeki rolünü daha da belirginleştirdi.

EMİNE ERDOĞAN’IN BM ÇALIŞMALARI

Diplomasi sahnesinde dikkat çeken bir diğer isim ise Emine Erdoğan’dı. 
Erdoğan, BM’de özellikle iklim, çevre ve insani çalışmalar alanında etkin bir rol oynadı.

“Sıfır Atık” projesiyle başlayan ve kısa sürede küresel bir harekete dönüşen çevre duyarlılığını BM platformuna taşıdı.

Bu yıl New York’ta açılışı yapılan “Sıfır Atık Mavi – Damla Damla” Sergisi ise bu çalışmaların en somut örneğiydi.
Emine Erdoğan’ın himayesinde düzenlenen sergi, suyun hayati önemine dikkat çekti.
Van, Salda, Meke, Beyşehir ve Eğirdir gölleri ile İzmit Körfezi’nde yürütülen koruma çalışmalarının uluslararası ölçekte tanıtıldığı etkinlikte, sanatın diliyle çevre bilinci küresel boyuta taşındı.

Emine Erdoğan’ın “Her bir çocuk, insanlık ailesinin öz çocuğudur” sözleri salonda derin bir yankı buldu.
Suyun bir insan hakkı olduğunu vurgulayan mesajları, Gazze’de yaşanan insani dramla birlikte düşünüldüğünde, çevre diplomasisinin aynı zamanda bir vicdan diplomasisi olduğunu ortaya koydu.

Aslında hem Cumhurbaşkanı hem de Emine Erdoğan’ın bu yoğun gündemi, tek bir gerçeği ortaya koyuyor: "Türkiye artık sadece kendi sorunlarıyla ilgilenen değil, küresel meselelerde söz sahibi olan bir ülke."

BM kürsüsünde verilen mesajlar, yapılan temaslar ve gündeme taşınan projeler, bunu açıkça gösteriyor.

New York’tan yükselen bu ses, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin hangi konulara odaklanacağını da gözler önüne seriyor. 

Sonuç olarak, suyun her insan tarafından ulaşılabildiği, küresel çevre bilincinin farkına varabildiğimiz, tabiat ile güçlü bağ kurabildiğimiz, ekosisteme zarar vermediğimiz ve daha adil bir dünyanın mümkün olduğu sabahlara uyanmak ümidiyle...