BM’nin 80. Genel Kurulu tarihi zirvelere ev sahipliği yaptı. Her
yıl olduğu gibi New York, dünya liderlerini bir araya
getirdi.
Bu yılki genel kurulun Türkiye açısından önemine değinmek
istiyorum.
Çünkü Türkiye, küresel krizleri bir kez daha dünya sahnesine
taşıdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kürsüye çıktığı an, gözler
Türkiye’ye çevrildi.
Gazze’de yaşanan insanlık dramı, Ukrayna’daki savaşın bölgesel
dengelere etkisi, Afrika’dan Orta Doğu’ya uzanan krizler…
Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm bu başlıklarda güçlü mesajlar verdi.
Özellikle Gazze için kullandığı ifadeler, “sessiz kalan
herkes bu suça ortaktır” çıkışı, BM kürsü tarihine
kaydedilecek sözler arasında yerini aldı.
Peki yalnızca konuşmalar mı? Elbette hayır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikili görüşme trafiği de bir hayli
yoğundu.
ABD Başkanı Trump başta olmak üzere birçok liderle yüz yüze
buluştu.
Ticareti, enerji, terörle mücadele masadaki konular
arasındaydı.
Bu yoğun temas trafiği, Türkiye’nin hem bölgesel hem de küresel
denklemdeki rolünü daha da belirginleştirdi.
EMİNE ERDOĞAN’IN BM ÇALIŞMALARI
Diplomasi sahnesinde dikkat çeken bir diğer isim ise Emine
Erdoğan’dı.
Erdoğan, BM’de özellikle iklim, çevre ve insani
çalışmalar alanında etkin bir rol oynadı.
“Sıfır Atık” projesiyle başlayan ve kısa sürede
küresel bir harekete dönüşen çevre duyarlılığını BM platformuna
taşıdı.
Bu yıl New York’ta açılışı yapılan “Sıfır Atık Mavi – Damla
Damla” Sergisi ise bu çalışmaların en somut örneğiydi.
Emine Erdoğan’ın himayesinde düzenlenen sergi, suyun hayati önemine
dikkat çekti.
Van, Salda, Meke, Beyşehir ve Eğirdir gölleri ile İzmit Körfezi’nde
yürütülen koruma çalışmalarının uluslararası ölçekte tanıtıldığı
etkinlikte, sanatın diliyle çevre bilinci küresel boyuta
taşındı.
Emine Erdoğan’ın “Her bir çocuk, insanlık ailesinin öz
çocuğudur” sözleri salonda derin bir yankı buldu.
Suyun bir insan hakkı olduğunu vurgulayan mesajları, Gazze’de
yaşanan insani dramla birlikte düşünüldüğünde, çevre diplomasisinin
aynı zamanda bir vicdan diplomasisi olduğunu ortaya koydu.
Aslında hem Cumhurbaşkanı hem de Emine Erdoğan’ın bu yoğun
gündemi, tek bir gerçeği ortaya koyuyor: "Türkiye artık
sadece kendi sorunlarıyla ilgilenen değil, küresel meselelerde söz
sahibi olan bir ülke."
BM kürsüsünde verilen mesajlar, yapılan temaslar ve gündeme taşınan
projeler, bunu açıkça gösteriyor.
New York’tan yükselen bu ses, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin hangi
konulara odaklanacağını da gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, suyun her insan tarafından ulaşılabildiği, küresel
çevre bilincinin farkına varabildiğimiz, tabiat ile güçlü bağ
kurabildiğimiz, ekosisteme zarar vermediğimiz ve daha adil bir
dünyanın mümkün olduğu sabahlara uyanmak ümidiyle...