Cumhuriyet'in vicdanı yok mu? İnatla mı imkanla mı yaşar Cumhuriyet?

İsrail'in Gazze'de uyguladığı katliama "dur" demek adına bir gövde gösterisiydi 'Büyük Filistin Mitingi' ve bu mitinge katılarak, ellerinde yalnızca Türk Bayrağı ve Filistin Bayrağı taşıyan insanlar Cumhuriyetin çocuklarıydı. Atatürk'ün görmek istediği 'vicdanları ve irfanları hür' bireylerdi.

Ayşegül Akyüz Yahşi yarenliceask50@gmail.com

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı 2023 yılı özelinde yeni bir tarihin başlangıcıydı. Bu tarihi günün AK Parti iktidarında yaşanması muhalif cephelerde hazımsızlık doğursa da herkese ve her şeye rağmen Cumhuriyet 2.asrına girdi. 

Öyle bir girdi ki; tüm dünyada Cumhuriyet'in eserleri hayranlık uyandırdı. Kutlamalarda yerli ve milli üretimler sergilendi, gurur verici görsel şölenler ve geçişler düzenlendi. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan protokolleri kabul etti. Yer ve göğün adeta Türk bayrağının rengi ile boyandığı bir Yüzyıl kutlaması yaşadık, unutulmaz anlara şahitlik ettik...

Cumhuriyete sahip çıkarak, Türkiye'yi 'tek dişi kalmış medeniyetlerden' açık ara önde götüren, dört bir yanını savaşların sardığı bir dönemde teknoloji hamleleri ve Savunma Sanayi üretimleri ile güçlü devlet statüsü kazandıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Cumhuriyeti hakkıyla kutlamadığını" söylemek körlükten ziyade çamur atmanın açıkça ilamıdır. Burası net!

Ama net olmayan ve anlaşılması mümkün olmayan; Sözcü Gazetesi'nin manşeti... "İnadına Cumhuriyet" "Ne yaparlarsa yapsınlar milletin kalbinden bu sevgiyi söküp atamazlar! İnadına Cumhuriyet inadına Atatürk" yazması...

Öbür taraftan Cumhuriyet Gazetesi'nin "Unutturmak isteyenlere en iyi yanıtı millet verdi izindeyiz" safsatası...

İktidar yanlısı gazetelere bakıyorsunuz; Hürriyet, Sabah, Akşam... Atatürk'ü ve Cumhuriyeti unutturmak şöyle dursun Cumhuriyet'e sahip çıkılacağı ve Cumhuriyet'in emin ellerde olduğu yazılı manşetler atıldı.

Devlet aklından gafil kalanlar Filistin Mitingi için geç kalındığını söylediler. Fakat kaçırdıkları bir şey vardı ki; o da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın keskin zekası...

Büyük Filistin Mitingi ile Cumhuriyet'in 100.yılı dolmadan dünyaya bir mesaj verildi;

"Borçsuz, başı dik, bir ve beraberce âleme ve zalime karşı Türkiye meydan okumasıydı bu mesaj..." Yankıları dünya basınında duyuldu...

Şimdi de Cumhuriyet'in hakkıyla kutlanmadığı gerekçesiyle boş konuşanların karın ağrısını biraz deşelim...

28 Ekim'de yapılan 'Büyük Filistin Mitingi' Türkiye'nin her bir yanından bir buçuk milyonu aşkın; vicdanlı, duyarlı insanların katılımıyla gerçekleşti. İsrail'in Gazze'de uyguladığı katliama "dur" demek adına bir gövde gösterisiydi bu miting ve ellerinde yalnızca Türk Bayrağı ve Filistin Bayrağı taşıyan bu insanlar Cumhuriyetin çocuklarıydı. 

Atatürk'ün görmek istediği vicdanları ve irfanları hür bireylerdi.

Ne derlerse desinler, Türkiye vatandaşı olan herkes Cumhuriyet'in de evladıdır. Filistin'e destek pankartlarının yanından geçip giderken "laiklik" sloganları atmak vicdansızlığın emaresidir. Hür vicdanlara pranga vurmaktır. Filistin bir devlet meselesi değildir ki laiklikle ters düşsün.

İstiklal şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy'u şu veciz satırlarıyla yad edelim siz anlayın:

"İmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür...
İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür!" 

Anafartalar Kahramanı olan Atatürk'ün izinden gidenler; dünyada yaşanan hiçbir zulme, hiçbir tehdide boyun eğmez ve sessiz kalmaz!

Bugün yapılan her şeye rağmen toplumu ayrıştırarak, Atatürk'le Filistinlilere destek verenler arasında uçurum açanlara soruyorum: "Cumhuriyet'in vicdanı yok mu ki" Cumhuriyet'in çocukları Filistin'in özgürlüğü için toplandığı ve seslerini yükselttiği için rahatsız oldunuz?

Ki bu yükselen ses; değil, Cumhuriyeti gölgede bırakmak amaçlı olsun, bilakis Türkiye Cumhuriyeti'nin büyüklüğünü dünyaya haykırışıydı... Bu haykırışı, sağa sola çekmeye çalışanlar öncelikle kendilerini sorgulamalılar.

Birçok muhalefet mensubu baş başa verdiler, 28 Ekim'i 29'a bağlayamadı... Uğur Dündar, Aytun Çıray gibi isimler bugün vahşetin sahibi olan batıyı hala överken, Türkiye'yi yine yeniden yerdiler...

Esasında Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun dahi "Cumhuriyet gölgede kaldı" ifadesini duyduğumda diğerlerinin ne söylediği ya da ne söyleyebileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek!

O zaman şöyle diyelim; 28 Ekim'i 29'a bağlayan gün, Türkiye'nin dünyaya verdiği mesajı alamayanlar, öncelikle kimlerden olduklarını sorgulasınlar ve gidip 14/28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde "Cumhuriyeti değiştireceğiz" diyen HDP ile ittifak kuran Cumhurbaşkanı adaylarına hesap sorsunlar! İnadına demekle olmuyor bu işler... 

İnatla değil; imkanla yaşatılır Cumhuriyet! Önce Türkiye'ye 22 yıldır kazandırılan imkanlara bakacaksın sonra Cumhuriyet'in vesayetin gölgesinden alınıp nasıl meydana çıkarıldığına...

Cumhuriyet emin ellerde...