BIST 10.471
DOLAR 32,84
EURO 35,20
ALTIN 2.441,54
HABER /  GÜNCEL

Alparslan Arslan yine olay çıkardı

Birinci Ergenekon davasının sanıklarından Alparslan Arslar mahkemede sanıklardan Yıldırım'a kafa atmak istedi.

Abone ol

Birinci Ergenekon davası sanıklarından Alparslan Arslan, duruşmanın görüldüğü mahkeme salonunda sanık Osman Yıldırım'a kafa atmak isteyince salon dışına çıkarıldı.

Birinci Ergenekon Davası'nın 131.duruşması Silivri'de devam ediyor.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Osman Yıldırım'ın çapraz sorgusu, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün sorularını yanıtlamasının ardından tamamlandı.

Osman Yıldırım'ın 9 oturumda tamamlanan çapraz sorgunun ardından sanık ve avukatlarının taleplerinin alınmasına geçildi. Osman Yıldırım'ın sorgusu dava kapsamında en uzun süren çapraz sorgu oldu.

Osman Yıldırım, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün sorusu üzerine Teoman Ekşioğlu ve Ahmet Doğan'ın Ankara'da kendisini ziyaret ettiğini söyledi.

Köksal Şengün'ün "Peki seninle ne konuştular?" sorusuna Osman Yıldırım, "Teoman Ekşioğlu bana Muzaffer Tekin'in selamını getirdi. Savunmanı böyle yaparsan daha iyi olur dediler. İfadelerimde vatanımı, milletimi sevdiğim yerine, dini motifler kullan dediler" diye cevap verdi.

Bunun üzerine Başkan Köksal Şengün, "Muzaffer Tekin'in talimatı mıydı?" diye sorunca Osman Yıldırım "Selamı var dediğine göre o çıkıyor" dedi.

Bu arada söz alan sanık Alparslan Arslan, Veli Küçük'ü hayatında hiç görmediğini belirterek, Onu milliyetçi ve mukaddesatçı olarak tanıdığını söyledi. Osman Yıldırım, "Yer yer sevilen yer yer de yerilen bir insandır. Yerilen derken eleştirilen anlamında söylemiyorum" diye konuştu.

Duruşmada gerginlik

Çapraz sorgusu tamamlanan Osman Yıldırım'ın sanıkların bulunduğu bölüme oturtulmasının ardından Alparslan Arslan ayağa kalktı.

Alparslan Arslan, Osman Yıldırım'ın bulunduğu bölüme doğru yürüdü. Hareketlerinden Osman Yıldırım'a kafa atmak istediği anlaşılan Arslan jandarmalar tarafından yere yatırılarak etkisiz hale getirildi.

Arslan, Başkan Şengün'ün "Yavaş yavaş dışarı çıkarın" uyarısı üzerine, salondan dışarı çıkartıldı.

Şengün bu durumu tutanağa "Arslan taşkınlıklar yapması sebebiyle dışarı çıkartıldı" diye geçirdi.

Osman Yıldırım'ın avukatı Murat Eken ise savunmasını Perşembe günü yapacağını belirtti.

Başkan Şengün bunun üzerine sanık ve avukatlarının taleplerini almaya başladı.

İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz "Bir an evvel Danıştay enkazının ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Gizli tanık 9 olduğu anlaşılan Osman Yıldırım'ın, Ümit Sayın'a yapılan uygulama gibi gizli tanık ifadesi alınarak beyanının saptanmasını istiyoruz" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın talepler bölümünde söz alan tutuklu sanık Oktay Yıldırım, Ümraniye'deki el bombalarına ilişkin görüntü ve ses kaydının bulunduğu CD'nin TÜBİTAK tarafından incelenmesinin tamamlandığını hatırlattı.

Yıldırım, TÜBİTAK'ın CD'deki seslere ilişkin yaptığı çözüm ile kendi yaptığı çözümü karşılaştırarak, TÜBİTAK'ın açıkça bir karartma uyguladığını, ses uyumuna uygun, anlam karmaşasına neden olacak çözümlemeler yaptığını savundu.

TÜBİTAK ve kendi incelemesi ile tezat oluşturan konuşma kayıtlarını parça parça mahkeme salonunda dinleterek farklılıklar bulunduğunu iddia eden Yıldırım, "Hiçbir tartışmaya gerek yok. Benim kulaklarım iyi duyar. Sizin kulaklarınız da iyi duyar. Önemli olan bunu kulakların değil, vicdanların duymasıdır" diye konuştu.

Akkurt: "Polis ne söylerse yaptım"

Tutuklu sanıklardan Selim Akkurt da "İtirafçı olmadan Ergenekon'dan çıkılmıyor. Ben de itirafçı olmaya karar verdim" diyerek başladığı konuşmasında, kendisine yönelik karalama kampanyası yapıldığını söyledi.

Akkurt, kaçak yaşadığı yıllarda polisin bilgisi dahilinde gezdiğini ifade ederek, "Polis ne söylerse yaptım. Kuvayı Milliye Derneği'ne onların istekleriyle girdim" dedi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün "Kim bu polisler" sorusuna Akkurt, Mutlu E, Ali Fuat Y. ve İsmail E. olduğunu ileri sürdü.

MİT'in de bilgisi olduğunu savunan Akkurt, Hizbullah ve DHKP/C'ye yönelik operasyon yapılacağının söylendiğini, ancak operasyonun bu davaya ilişkin yapıldığını anladığını kaydetti.

Akkurt, tutuklanmadan birkaç ay önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde eski Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı ve savcı Zekeriya Öz ile görüştüğünü ifade ederek, "Beni oraya İsmail E. getirdi. Beni onore edecek sözler söylediler. Bana güvendiklerini anlattılar. Görevimi başarıyla yaptığımı söylediler" iddiasında bulundu.

Fehmi Koru ve Baydemir'e suikast

"Fehmi Koru ve Osman Baydemir'e suikast yapacak gibi telefonda konuşmamı istediler" diyen Akkurt, Muhammet Yüce ile suikast yapacaklarmış gibi telefonda bu talimatlar üzerine konuştuğunu anlattı.

Akkurt, Muhammet Yüce'nin de "MİT'çi Mustafa" adlı birisiyle görüştüğünü anlatarak, "Buradaki sanıkların hiçbiriyle fikri birliğim yok. Benim 7 sülalem Fethullahçıdır. 5 yıl imam hatipte okudum. Sülaymancıların yurdunda kaldım. Onlar için her şeyi yaparım. Benim ne işim var bunlarla. Beni bir örgütten yargılayacaksanız Fethullah terör örgütünden yargılayın" diye konuştu.

"Tahminen bunlar bana birini öldürteceklerdi ama ben de yetenek olmadığını görünce vazgeçtiler" diyen Akkurt, Çolakkadı, Öz, Mutlu E, Ali Fuat Y. ve İsmail E'nin duruşmada dinlenilmesini istedi.

Mahkeme bu itiraflarını yeterli görecekse kendisinin tahliye edilmesi gerektiğini ifade eden Akkurt, yeterli görmezse konuşacağı daha çok şeyi olduğunu söyledi.

Duruşmada tutuklu sanık Zekeriya Öztürk de üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu hakkında reddi hakim talebinde bulundu.

Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti adına açıklama yapan Başkan Şengün, Haşıloğlu'nun çekilmesini gerektirecek bir neden olmadığını açıkladığını belirterek, reddi hakim talebi de zamanında yapılmadığı için kabul edilmediğini bildirdi. Şengün, olumsuz hava koşulları nedeniyle de duruşmanın 28 Ocak Perşembe günü saat 09.30'a ertelendiğini açıkladı.

Eymür'ün ifadesi

Tutuklu sanıklardan Nusret Senem de mahkemeye sunduğu yazılı dilekçesinde, ikinci davanın sanıkları Mustafa Balbay ve tahliye olan Gürbüz Çapan ile aynı koğuşta kaldığını belirterek, 22 Ocak 2010 günü MİT Samsun Bölge Başkanı ya da başka bir MİT görevlisinin Çapan ile görüşmek üzere duruşma salonuna geldiğini öne sürdü.

Dilekçesinde, Çapan'ın tahliye edildikten sonra F7'deki koğuşuna geldiğinde "MİT Samsun bölge Başkanı geldi. Duruşma sırasında bana 'Buradakilerle kendini fazla özdeşleştirmişsin. Mesafe koy' dedi" diyen Senem, MİT Müsteşarlığına yazı yazılarak MİT Samsun Bölge Başkanı ya da başka bir MİT görevlisinin 22 Ocak 2010 Cuma günü Gürbüz Çapan ile görüşmek üzere duruşma salonuna MİT müsteşarlığının emriyle mi geldiğinin ve Çapan'a 4 sayfalık bir yönlendirme mektubu gönderilip gönderilmediğinin sorulmasını talep etti.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in 11 avukatı tarafından mahkemeye sunulan dilekçede de MİT mensuplarının tanık olarak dinlenilmesinin izne tabi olduğu hatırlatıldı.

MİT Müsteşarlığına yazı yazılarak, eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün, dosyada bulunan tanık ifadesi için izin alınıp alınmadığının sorulması istenilen dilekçede, izin verilmeksizin alınmışsa bu ifadenin dosyadan çıkarılması talep edildi.

Dilekçede, Eymür için böyle bir izin verilmişse, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un tanıklığı konusunda neden izin verilmediğinin sorulması istendi