BIST 10.046
DOLAR 32,31
EURO 34,69
ALTIN 2.407,89
HABER /  DÜNYA

Almanya’da çifte vatandaşlığı savunacak

Alman Hristiyan Demokratlar Partisi’nin (CDU) ilk Müslüman milletvekili Cemile Yusuf, on yıllarca yabancılara uzak duran ve sıkı göçmen poli...

Abone ol

Alman Hristiyan Demokratlar Partisi’nin (CDU) ilk Müslüman milletvekili Cemile Yusuf, on yıllarca yabancılara uzak duran ve sıkı göçmen politikalarını savunan bir partide, "çifte vatandaşlık ve vatandaşlık haklarının geliştirilmesini savunacağını" söyledi.
Batı Trakya kökenli anne ve babası yaklaşık 40 yıl önce çalışmak için Almanya’ya gelen 35 yaşındaki Cemile Yusuf, Eylül ayındaki genel seçimlerde CDU’dan aday olarak federal meclise girmeyi başardı.
Almanya’daki Türk toplumunun başarı hikayelerine genç yaşta bir yenisini ekleyen Cemile Yusuf, liseyi bitirdikten sonra Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletindeki Bonn Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler bölümünde lisans eğitim aldı. CDU partisi ile ilk olarak, parti bünyesinde bulunan Türk-Alman Forumu sayesinde üniversite döneminde tanıştığını söyleyen Yusuf, siyasi çalışmalarına bu dönemde başladı.

“2005’TE İLK DEFA BİR BAKANLIĞA UYUM BAKANLIĞI ADI KONULDU”
Üniversite döneminde çok saygın Alman siyasetçilerin uyum politikası hakkında çalışmaları olduğunu belirten Cemile Yusuf, bu siyasetçilerle birlikte toplantılar düzenlediklerini ve bu sayede CDU’nun içindeki tartışmaları, konuları yakından tanıma şansı elde ettiğini belirtti.
Cemile Yusuf, üniversiteden mezun olduktan sonra Uyum Bakanlığı’nda işe başlamış. Bu dönemde, 2005 yılında, CDU tarafından ilk defa bir bakanlığa Uyum Bakanlığı adı konulmuş ve Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde ilk Uyum Bakanı Armin Laschet olmuş.
Laschet’in bu işi hem isteyerek hem hızlı bir şekilde sürdürdüğünü ifade eden Yusuf, Alman siyasetçinin Kuzey Ren-Vestfalya’da uyum konusunu ön plana çıkardığını ve kendisinin de Laschet için çalışma fırsatı olduğunu söyledi. Yusuf, kendisini asıl etkileyen dönemin o olduğunu ifade ederek, “Ondan önce de CDU içerisine ayak basmıştım ama onun hem eğitim ve hem iş konularında yapmış olduğu çalışmalar ciddi bir anlamda CDU’nun bir açılımda bulunduğunu gösterdi bana. Bir de Armin Laschet’in konuşmalarında hep böyle bir cümle vardı; ‘Uyum konusunu sırf sorun şeklinde görmek değil, daha çok burada yaşayan yabancı uyruklu insanların potansiyellerini nasıl ön plana çıkarabiliriz? Bu bizim gelecek için en büyük hedeflerimizden bir tanesi.’ Ve bu konuşmalar gösteriyordu ki uyum konusuna hem farklı bakıyordu, hem de yeni bir not koyuyordu. Bunları toplu hale getirdiğimiz zaman CDU’ya ayak basmamın nedeninin onlar olduğunu söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

“CDU, SENELERCE ‘ALMANYA BİR GÖÇ ÜLKESİ Mİ DEĞİL Mİ’ SORUSUNU TARTIŞTI”
Hristiyan Demokrat Partisi’nin uzun yıllar parti içerisinde “Almanya bir göç ülkesi mi değil mi?” sorusunu tartıştığını dile getiren Cemile Yusuf, “Ve o yüzden uzun yıllar maalesef parlamentolara da baktığımızda çok fazla milletvekili adaylarımız ve milletvekillerimiz yok CDU partisinde. Ama 2005 yılında büyük koalisyonda Başbakan Merkel uyum konusunu kendi kabinine aldı. Sayın Böhmer ilk devlet bakanı konumuna getirilen bir bakan oldu ve Sayın Böhmer Uyum Bakanı sonuçta. Ve 2005 yılından beri CDU partisinde uyum konusunda çalışmaların olduğunu görüyoruz” dedi. Yusuf, “İlk İslam Konferansı, Uyum Konferansı CDU tarafından düzenlendi. Eğitim politikasına 13 milyar daha fazla yatırım yapıldı. Bunun haricinde iş hayatında, özellikle gençlerin meslek eğitiminde destek programları düzenlendi. CDU tarafından üniversitelerde İslam teolojisinin okunması mümkün oldu ve aşağı yukarı 2 ay önce Müslüman olan üniversiteliler için hükümet tarafından ilk kez bir vakıf kuruldu. Bunların hepsine baktığımız zaman CDU’nun son yıllarda çok hedefli bir uyum politikası sağladığını ve burada yaşayan yabancılara da aynı eğitim ve iş şanslarını sağlamak istediğini görüyoruz” ifadelerinde bulundu.

“CDU YILLARCA YABANCILARA UZAK DURDU”
CDU’nun yıllarca yabancılara karşı biraz uzak durduğunu ve bu yüzden Türk asıllı insanların ya da yabancı uyruklu insanların da CDU’yu hiçbir zaman kendilerini gerçekten kapsayan bir parti olarak görmediklerini belirten Cemile Yusuf, “Fakat son seçimlerde de bunların değiştiğini görüyoruz. Hem CDU’ya karşı ilginin arttığını okuyoruz ve görüyoruz ve aynı zamanda üye sayısının da arttığını görüyoruz” diye konuştu. Cemile Yusuf konuşmasına şöyle devam etti:
Şimdi şöyle bakarsak seçim kampanyası esnasında SPD ve Yeşiller vergilerin artacağını söyledi. Bu vergi artımı orta boyutta olan işverenlerin aleyhine olacaktı. Ve burada Türk uyruklu işadamları ile konuştuğunuzda onlar size, ‘SPD ve Yeşiller vergileri arttırmak istiyorlar. Ben bir işadamı olarak bunu kesin reddediyorum ve o yüzden benim seçeceğim parti her zaman CDU’dur’ diyorlar. Yani söylemek istediğim biz yabancı uyruklu seçmen hakkında konuşursak bu homojen bir grup değil. Bunların arasında işadamlarımız var, üniversitelilerimiz var, aileler var… Bunlar hepsi artık partilerin onlara sergilediği hem aile, hem eğitim, hem iş politikasına bakıyorlar. Aynı zamanda Almanya’nın ekonomik durumu nedir? Biz bir ekonomik kriz yaşamamıza rağmen, Euro krizi yaşamamıza rağmen Almanya’nın, AB içerisinde en güçlü ülkelerden bir tanesi olduğunu görüyoruz. Ve insanların bunların da farkında olduğuna inanıyorum. O yüzden bu eski sınırlar artık kalkmakta ve yabancı uyruklu insanların da CDU’yu kendileri için keşfettiğine inanıyorum.”

“ÇİFTE VATANDAŞLIĞIN VE VATANDAŞLIK HAKLARININ GELİŞTİRİLMESİNİ SAVUNUYORUM”
Çifte vatandaşlık konusunda CDU’nun çizgisi uzun yıllardan beri aynı olduğunu, Hristiyan Demokratlar’ın çifte vatandaşlığı reddettiklerini söyleyen Cemile Yusuf, “Fakat ben çifte vatandaşlığın ve vatandaşlık haklarının geliştirilmesini savunuyorum. Aynı zamanda CDU’da bulunan başka arkadaşlarımız da uzun yıllardan beri bu konuyu savunuyorlar ve CDU içerisinde de bu konuda parti başkanları ile görüşmeler oluyor. Eski Uyum Bakanı ve Kuzey Ren-Vestfalya CDU Şefi Armin Laschet bu konunun seçimlerden sonra tekrar masaya yatırılacağını söyledi. Ve biz çok ümitliyiz. Önümüzdeki dönemde bu konunun da ciddi bir anlamda tartışılacağına inanıyoruz” dedi.

“ÇALIŞMA ALANLARIM EĞİTİM VE AİLE POLİTİKASI OLACAK”
Çalışmalarını eğitim ve aile politikaları üzerinde yürüteceğini anlatan Yusuf, “Ben ilk etapta bir milletvekili olarak seçim bölgem olan Hagen’i iyi bir şekilde temsil etmek istiyorum Alman Parlamentosu’nda. Bunların arasında benim önem verdiğim noktalardan bir tanesi eğitim politikası olacak. Maalesef Almanya’ya baktığımızda eğer bir çocuk akademisyen bir aileden gelirse onun eğitim yolu çok daha kolay ve çok daha pozitif bir şekilde ilerliyor. Fakat annesi-babası akademisyen olmayan bir çocuk eğitim hayatında bir takım zorluklar yaşıyor. Almanların ve CDU partisinin de hem fikir olduğu, her çocuğun aynı şansa sahip olması gerektiğini savunarak eğitim politikası üzerinde çalışmak istiyorum. Umarım ki benim de bu konu üzerinde bir etkim olur. Aynı zamanda aile politikasına da önem veriyorum çünkü benim yaşımda olan genç ailelerin, hele kadınların hem işi ve hem aileyi bir çatı altına getirmekte zorluklar çektiğini görüyoruz. Bir taraftan iş hayatında ilerlemeyi öbür taraftan bir aile kurmayı Hristiyan Demokratlar Partisi olarak bunların mümkün olmasını sağlamak istiyoruz ve bu konuda da çalışmalarım olacak” şeklinde konuştu.

“MÜSLÜMAN OLDUĞUM MEDYADA ÇOĞU KEZ BELİRTİLDİ”
Kendisinin Müslüman olmasının, özellikle son seçim kampanyası sırasında medyada, ilk Müslüman siyasetçi, Hristiyan Demokratlar da ilk Müslüman diye çoğu kez belirtildiğini kaydeden Yusuf şunları söyledi:
“İlk milletvekili adayı olduğum için o zamanlar bunun bir ilk olduğunu kabul ettim fakat benim şahsen bir sınırı geçme durumu bir gazetecinin bana Müslümanlığı nasıl yaşadığımı sormasıyla oldu. Ben de kendisine ‘Bu soruyu Hristiyan olan ya da hiçbir dini olmayan başka siyasetçilere de soruyor musunuz yoksa ben Müslüman olduğum için mi bu sizi çok aşırı derecede ilgilendiriyor?’diye sordum. Bir taraftan böyle bir ilgi var. Hiç kötü niyetli olmayan, gerçekten bir soru işareti, bir merak olabilir. Ama aynı zamanda mademki biz Alman siyasetçi olarak kabul edilmek istiyoruz o zaman bir takım sınırları da göstermek lazım. Yani herkesin kendine ait bir özel hayatı var, bir din anlayışı var. Bunu herkes kendisine göre tanımlayabilir ve kendine göre yaşayabilir. Ve burada öyle inanıyorum ki ne bir Müslüman, ne bir Hristiyan siyasetçinin seçmenlerine bunu sergilemesi gerekmiyor. Bu özel hayatı kapsayan bir şeydir.”

“MİLLETVEKİLLİĞİ SEVEREK TAŞIDIĞIM BİR SORUMLULUK”
Milletvekili olarak seçilmesinin ailesini çok mutlu ettiğini dile getiren Cemile Yusuf, “Onlar buraya çalışmak için geldiler. Annem babam ikisi de bir fabrikada çalıştılar. Ve küçüklüğümüzden beri ağabeyimle benim eğitimime her zaman yatırım yaptılar. İlk nesil psikolojisi diyorum ben buna; kendinden kısıtlayıp hep çocuklara yatırım yapmak, onlar geleceklerini kurtarsınlar, iyi bir eğitim düzeyine gelsinler, bir meslek sahibi olsunlar yani her şey çocuklar için psikolojisiyle doğup, büyüdük. Ve tabiî ki benim bir milletvekili olabilmem onları çok gururlandırdı, çok mutlu etti” dedi.
Yusuf, Batı Trakya azınlığından gelen bir insan olduğu için milletvekili olarak seçilmesinin Batı Trakyalılar arasında da çok büyük bir etki oluşturduğunu dile getirerek, “Hele son günlerde aldığım mesajlar, aldığım tebrikler gerçekten olağanüstü. Çok güzel bir duygu. Aynı zamanda tabiî ki bir sorumluluk ama severek taşıdığım bir sorumluluk. Umarım attığım adımlar da bu doğrultuda iyi olur. Her yan için, her bir soru için öyle demek istiyorum. Çünkü çok büyük bir mesaj. Yani uzun yıllar baskı altında yaşayan bir azınlıktan geliyorsanız, bu bir azınlık içinde bir onur kaynağı. Ve mesajlar da onu gösteriyor. Her ne taraftan bakarsanız hem ailem için büyük bir mutluluk. Anne babalarımız arkamızda olmasalardı biz bu kadar başarılı olamazdık” diye konuştu.

KOALİSYON GÖRÜŞMELERİ
Hristiyan Demokrat Parti’nin koalisyon konuşmalarına hazırlandığını ancak SPD’nin önce kendi arasında bir karara ulaşmak istediğini belirten Yusuf, sonrasında CDU’nun hem Sosyal Demokratlar’la, hem Yeşiller’le bu konuyu görüşeceğini söyledi. Yusuf, “Son günlerde SPD’nin 6 tane bakanlık istediği konusu medyada yer aldı. İçerikli olarak tam bir sonuca varılmadan hemen kendine bakanlık istemek o kadar iyi bir mesaj vermedi. Ama bunun haricinde önemli olan seçmenlerin vermiş olduğu oyların aynı şekilde hem koalisyon hem koalisyon anlaşmalarında bir karara bağlanabilmesi. Bu SPD’yle olabilir, Yeşiller’le olabilir. Ortak noktalar var ama ayrı olan noktalar da çok var. Örneğin vergi konusu. CDU ciddi anlamda vergilerin artmayacağını savunuyor ancak SPD vergi artışını destekliyor. Bu konuda nasıl bir araya gelinebilir bir fikrim yok. Ama bu konuşmaları sürdürecek olan 14 kişilik ekip CDU tarafından şuan oluşturulmuştur. Ve yakın zamanda koalisyon ön görüşmelerine gidilecektir” ifadelerinde bulundu.
(İHA)