BIST 9.322
DOLAR 38,24
EURO 44,01
ALTIN 4.231,26

Aile Yılında Aile İçi Şiddetin Önüne Geçmek: Psikologlar İçin Meslek Yasası

Psikologların meslek yasasının eksikliği, aile içi ve çift şiddetiyle ilgili müdahalelerde ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu eksiklik, sadece bireysel terapi süreçlerini değil, toplumsal sorunların çözümünü de olumsuz etkilemektedir.

Psikoloji alanının ticaretleşmesi ve etik düzenlemelerin eksikliği, halkın gözünde bu mesleğe karşı ciddi bir güven kaybına neden olmaktadır. Önceden psikolojik destek almanın toplumda bir tabu olduğu dönemlerden geçmişken henüz bu algı yavaş yavaş kırılmaya başlamıştır. Pandemi süreciyle birlikte psikolojik desteğin önemi daha fazla vurgulanırken, etik dışı uygulamalar, sosyal medya fenomeni haline gelen “uzmanlar” ve denetimsizlik, halkın yeniden bir güvensizlik geliştirmesine neden olmaktadır.


Özellikle mesleğin popülerleşmesi ve bazı kişilerin sadece maddi kazanç veya şöhret için bu alana yönelmesi, psikolojik destek arayan bireylerin tedaviye karşı umutsuzluk ve şüphe duymasına sebep olurken; “Beni bunlar mı tedavi edecek?”, “Zaten ne söyleyeceklerini biliyorum.” gibi düşünceler, insanların terapiye olan inancını kaybetmesine ve destek almaktan kaçınmasına yol açmaktadır. Daha da kötüsü, etik dışı uygulamalar ve gizlilik ihlalleri, insanların mahremiyet kaygısını arttırmaktadır.


Bu durum ileriye dönük, geri döndürülemez psikolojik kaygılar yaratırken, insanlar gerçekten ihtiyaç duydukları halde bile yardım almaktan kaçınmaktadırlar. Sonuç olarak, psikolojik rahatsızlıklar kronikleşmekte, çözülmesi zorlaşmakta ve bu da toplumsal düzeyde daha büyük sorunlara yol açmaktadır.


Bu konuda atılması gereken en önemli adımlardan biri, psikoloji alanında meslek yasasının çıkartılmasıdır. Etik standartların belirlenmesi, meslek içi denetimin artırılması ve uzmanların belirli yeterlilikleri karşılaması zorunlu hale getirilmelidir. Halkın rehabilitasyon sürecine ve uzmanlara olan güvenini yeniden kazanabilmesi için yalnızca yasalar değil, aynı zamanda toplumun bilinçlendirilmesi de önemlidir.


Yıllardır süren bu karmaşa, mesleğin itibarsızlaşmasına neden olmakta, “Merdiven altı” olarak tabir ettiğimiz, hiçbir eğitim almadan insanları yanlış yönlendiren kişiler nedeniyle çare arayan bireylerin umutları tükenmekte ve bu alandan alacakları faydadan vazgeçmelerine yol açmaktadır.


Denetimsizliğin ve etik ihlallerin önüne geçilmezse, psikolojik destek almak isteyen bireyler daha fazla zarar görebilir ve toplumun genel ruh sağlığının olumsuz etkilenmeye devam etmesi öngörülmektedir. Bu nedenle, hem devletin hem de meslek örgütlerinin bu konuda daha ciddi adımlar atması gerekmektedir.


Bu konu gerçekten çok önemli ve meslek etiği açısından ciddi sorunlar barındırmaktadır. Psikoloji ve psikoterapi gibi insan hayatını doğrudan etkileyen alanlarda, yeterli eğitim ve denetim olmadan hizmet sunan kişilerin varlığı, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük zararlara yol açabilir. İnsanların bu alandan umut beklerken hayal kırıklığına uğraması, sadece bireylerin değil, aynı zamanda bu mesleklerin itibarının da zedelenmesine neden olmaktadır.


Ayrıca, sosyal medyada ve televizyonlarda meslek etiği çiğnenerek, sırf izlenme, tanınırlık ve maddi menfaat uğruna yanlış bilgiler verilmekte ve fayda yerine zarar doğuracak yönlendirmeler yapılmaktadır. Bu durum, bu tür mesleklere olan güveni ve algıyı ciddi şekilde zedelemektedir.


Sosyal medya ve televizyon gibi platformlarda yanlış bilgilendirmeler ise bu sorunu daha da derinleştirmektedir. Bilimsel temele dayanmayan ya da ticari kaygılarla yapılan yönlendirmeler, insanların güvenini sarsmakta ve ihtiyacı olan kişilerin doğru yardımı almasına engel olmaktadır. Bu nedenle, düzenleyici yasaların oluşturulması ve meslek etiğinin korunması kritik bir ihtiyaçtır. Eğitim, denetim ve meslek standartlarının belirlenmesi, bu karmaşayı çözmede önemli bir adım olacaktır.


Bu durumu aile içi şiddet gibi kırılamayan döngülerle bağdaştırmak da yerinde bir yaklaşımdır çünkü insanlar doğru bir destek sistemi bulamadığında, travmalarıyla baş edemeyip şiddet veya diğer olumsuz davranışları yeniden üretebilmektedirler.


Psikologların meslek yasasının eksikliği, aile içi ve çift şiddetiyle ilgili müdahalelerde ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu eksiklik, sadece bireysel terapi süreçlerini değil, toplumsal sorunların çözümünü de olumsuz etkiler. İşte bazı nedenler:

1. Uzman Müdahalenin Yetersizliği: Aile içi şiddet ve çift sorunlarında doğru müdahale, uzman bilgisi ve etik yaklaşımla yapılmalıdır. Ancak yasal çerçeve eksik olduğunda, şiddet mağdurlarına veya çiftlere profesyonel yardım sağlama süreci sekteye uğrayabilir.

2. Yanlış Yönlendirme: Meslek yasası olmadığında, bu konuda eğitim almamış kişiler kendilerini psikolog veya terapist olarak tanıtabilir. Bu da aile içi şiddet mağdurlarını yanlış yönlendirme ve daha fazla zarar verme riskini artırır.

3. Önleyici Mekanizmaların Eksikliği: Aile içi şiddeti önlemek için psikologların rehberlik ve farkındalık çalışmaları kritik önemdedir. Ancak meslek yasasının olmaması, bu tür çalışmalarda standartların oluşmasını ve yaygınlaştırılmasını zorlaştırır.

4. Şiddetin Döngüsü: Şiddet mağdurları ve failler üzerinde etkili psikolojik destek sağlanamazsa, şiddetin döngüsü kırılmaz. Bu da aile içindeki bireylerin, özellikle çocukların, ileride benzer davranışlar sergilemesine neden olur.

5. Toplumsal Yanlış Yönetim: Meslek yasası eksikliği, aile içi şiddetle ilgili toplumsal müdahalelerde yanlış politikalar veya eksik uygulamalarla sonuçlanabilir. Psikologların, aile mahkemelerinde uzman raporları hazırlama veya şiddet mağdurlarına destek sağlama süreçlerinde yetkilerinin belirsizliği, adaletin sağlanmasını zorlaştırır.


Bu nedenle, bir meslek yasası sadece bireysel psikolojik destek için değil, toplumsal sorunların çözümü ve aile içi şiddet gibi derin etkileri olan durumların yönetimi için de kritik bir ihtiyaçtır. Böyle bir yasanın olmaması, şiddetle mücadelede sistematik bir zayıflığa yol açmaktadır.