BIST 10.209
DOLAR 32,41
EURO 34,77
ALTIN 2.398,42
HABER /  GÜNCEL

Ağca’yı neden bulamadınız?

Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Doğan satmış'a bir birinden ilginç mektuplar geldi. İşte okurdan Hürriyet'e en zor soru: "Ağca'yı neden bulamadınız?"

Abone ol

Yaptırımcı olun

TÜRKİYE’
de en çok güvendiğim ve samimi bulduğum gazete Hürriyet’tir. Ve en çok sevdiğim sayfalardan biri de "Okur Temsilcisine Mektuplar" sayfasıdır. Burada okurlar, kendi gazetelerine eleştirilerini en doğal hakları olarak rahatlıkla yapıyor ve bu eleştirilere bir de cevap veriliyor. Bu okuyucuya verilen önemi ve değeri gösterir. Fakat 16 Ocak tarihli gazetenizde bu durumu göremedim. Siz gazetede, bir nevi biz okurların elçisi konumundasınız. Okurların eleştirilerini diğer departmanlara ne şekilde yansıttığınızı bilemiyorum. Fakat bir şekilde diğer departmanlara pek de sempatik gelmediğinizin farkındayım. Örneğin, 16 Ocak’ta sadece spor eleştirisine bir cevap verilmişti. O da okuyucunun, özellikle tek satır dahi olsa cevap istemesi üzerine yazılmıştı. Yanıt sadece "Spor Servisi özür diliyor" şeklindeydi ve aslında çok şey anlatıyordu.

Bizi temsil eden size, biraz daha yaptırımcı olmanızı tavsiye ediyorum.

Umut KOZANOĞLU

TEMSİLCİNİN NOTU: Okur Temsilcisi’nin görevi, okurların gazete içeriğine yönelik eleştirilerini almak, gerekiyorsa yayımlamak, bu konudaki ilkeleri hatırlatmak, varsa hataları göz önüne sermek. Kısaca, "Hürriyet okurları Hürriyet için, yayımlanan haberler için ne düşünüyor, okur mu haklı gazeteciler mi" bunu ölçmek. Yaptırım gücü, Genel Yayın Yönetmeni’nin. Ancak samimi olarak şunu sizlere söylemek isterim ki, burada yayımlanan tüm eleştiriler gazete içinde mutlaka adresini buluyor ve sandığınızdan fazla dikkate alınıyor. Hatta bence bu köşeyi Hürriyetçiler, okurlardan daha dikkatli takip ediyor.


G.Saray maçının sonucu

23 Ocak tarihli spor sayfalarınızı inceledim ve güncel haberlerin olmadığını gördüm. Konyaspor-Galatasaray maçıyla ilgili haber ve yorum bir kenara, maçın skoru bile yazmıyor. Zaten puan cetvelinde de bu maçın skoru işlenmemiş ki Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki puan farkı hálá 7 olarak görünüyor. Ve biz okurlar, gazeteyi güncel haberleri ve yorumları okumak için alıyoruz. Bu maç pazar günü saat 19.00’da oynandı. Kaldı ki bazen geç saatlerde oynanan maçlardan dolayı (özellikle Şampiyonlar Ligi maçları) gazetenin sabah biraz geç geldiğini biliyorum, bunu da anlayışla karşılıyorum. Nasıl oluyor da çok geç olmamasına rağmen bu maçla ilgili yazı ve yorumlara gazetenizde yer verilmiyor, anlamış değilim. Bu noktada geçen hafta yer verdiğiniz bir okurun şikáyetine ben de katılıyorum. Galatasaray’la ilgili haberleri yazmakta bir kısıtlama mı var?

Ş.ÇAVUŞOĞLU

TEMSİLCİNİN NOTU: Spor servisi, o günkü G.Saray maçının sonucunun, yoğun kar yüzünden baskıların öne çekilmesi nedeniyle bazı taşra baskılarına yetiştirilemediğini belirtti ve özür diledi. Kar yağışı yüzünden okullar bile bir hafta kapatıldı. Maalesef bu tür aksamalar olabiliyor.


Köprüler boştu

16 Ocak tarihli gazetenizde "Bayram Tatilinde Köprüler Bomboştu" haberi hem "gerçek değil", hem de "yanlış" yorum. Haberde "Köprü ve otoyolların ücretsiz olması, yoğunluğu önledi" ibaresi kullanıldı.

Ben, bayram süresince iki kez, Kadıköy’den Beyoğlu’na gidip geldim ve Boğaziçi Köprüsü’nü, çevre yollarını kullandım. İki seferde de köprüye giden çevre yolları tıkalıydı. Bu tıkanıklığı bizzat yaşayan Mehmet Y.Yılmaz da konuyu köşesine taşıdı. Haberi yazan gazetecinin gözlem alanı neresiydi bilmiyorum.

Bayram süresince köprüler nispeten tenha olsa bile, bu tenhalığın "köprülerin ücretsiz olmasıyla sağlandığı" yorumu bilimsel olarak yanlıştır. Bilimde, gözlemlerden bir sebep-sonuç ilişkisi çıkarmak için, kıyaslanan iki olayda "diğer tüm şartların eşit olması" gerekir. Yani, köprülerdeki tenhalığın sebebi, bunların ücretsiz olması değil, okulların ve işyerlerinin kapalı olması ve köprüleri kullanan kişilerin bir kısmının şehir dışına geziye gitmeleri olabilir.

Ege CANSEN / Hürriyet Yazarı

Lojmanda köpek

17 Aralık’ta "Namaz Kılıyoruz Köpek Haramdır" başlığıyla yayımlanan haber, olayın değiştirilmesi, başka mecralara götürülmesi niteliğindedir.

Haberdeki kişi, lojmanda iki köpek beslemekte ve diğer lojman sakinlerinin, özellikle çocukların korkmasına sebep olmaktadır. Ayrıca köpeklerin lojman sakinlerine saldırıları da olmuştur.

Kamu Lojmanları Yönetmeliği’nin 40. maddesi, lojmanlarda hayvan beslenmesini yasaklamıştır. Bu yasak bölge müdürlüğümüzce konulmamış, Bakanlar Kurulu tarafından yönetmelikle konulmuştur. Olayın siyasi veya uhrevi görüş ve inançlarla, hayvan sevgisiyle ilgisi yoktur. Kararın şahsımla ilişkilendirilmesi de doğru değildir. Bizim tek hedefimiz, bölgemizin karayolu ağını dünya standartlarına ulaştırmaktır.

Abdullah SABAZ / Karayolları 9. Bölge Müdürü

Hürriyet’e web-cam

SAYIN Hürriyet mensuplar; ben 10 yılı aşkın bir zamandan beri Hürriyet’i düzenli biçimde okuyorum. 5 yıldır bu düzenli takibi internet üzerinden gerçekleştiriyorum. Aklımdan geçen bir soru, sizi neden şu an göremediğim? Canlı bir kamera ile siz işinizi yaparken neden sizinle olamıyorum? Az önce Sayın Ertuğrul Özkök Bey’in yazısını okudum. Ben de Hürriyet ailesine dahil hissediyorum kendimi. Sizi görmek istememde bir mahzur aramayın; sadece "aileme" duyduğum ilgiden kaynaklanıyor.

Cihan GÜNEYLİ/ALMANYA

TEMSİLCİNİN NOTU: Hürriyet’in servislerinin ve baskı makinelerinin bir kamera aracılığıyla internette canlı yayımlanması çarpıcı bir öneri. Ve bildiğim kadarıyla bunu yapan bir gazete henüz yok. Bence de böyle bir girişim ilginç sonuçlar verebilir.


Ağca’yı neden bulamadınız?

BEN 67 yaşında, dededen bir okurunuzum. 1948’den beri Hürriyet’i elimden bırakmadım. Gazeteyi ilkokul birinci sınıfta Sedat Simavi’nin elinden almış ve satmıştım.

Bir şaşkınlığımı dile getirmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Mehmet Ali Ağca, serbest bırakıldı, 9 gün serbestçe dolaştı ve sonra yeniden tutuklandı.

Ancak bu süre içinde Hürriyet dahil tek bir gazeteci, Ağca’yı bulup konuşamadı. Hürriyet’te bu kadar gazeteci var, diğer gazetelerde bir o kadar gazeteci var. Bu kadar imkán, internet, cep telefonu var. Bir Allah’ın kulu onun yerini tespit edemez miydi?

Oysa polis, bir saniyede gidip Ağca’yı aldı. Ben gazeteci olsam, onu dakikasında bulurdum. Mesela ben, eski milli futbolcuyum, futbol tarihi için ne gerekirse saniyede bulurum. Ben yayın yönetmeni olsam, Ağca’yı bulamayanlara ağır ceza verirdim.

Fikri KURT

TEMSİLCİNİN NOTU: Ağca’nın, 9 gün boyunca dolaşmasına rağmen bir gazetecinin onu bulamaması gerçekten ilginç. Acaba gazeteciler (Hürriyet çalışanı olması şart değil) ne düşünüyor? Yanıt vermek isteyen varsa, haftaya onları da yayınlayabiliriz.


Otobüste cep

UZUN yıllardır Avrupa’da yaşıyorum, işletmeciyim, yaşım 58. Anlayamadığım şeylerden biri de Türkiye’de otobüs seyahatinde cep telefonunuzu açık unutup birden çalması halinde, tüm otobüs yolcuları tarafından linç edilme tehlikesiyle karşılaşmanız! İlkelliğe bakar mısınız? Futbol ve diziden başka bir ilgi alanı yok. Ülkemde yaşayanlar, cep telefonunun çalması halinde fren sisteminin çalışmayacağına öylesine inanmışlar ki... Yok mu bir basın mensubu şu işi en iyi şekilde halka anlatabilecek? Bu olayı hangi Avrupalıya anlatsanız güler.

Kaya TİGLİOĞLU

Kış ve medya

MERHABA, ben Ankara’da oturuyorum. Hürriyet Gazetesi ve tüm medya Türkiye’yi sadece İstanbul’dan ibaretmiş gibi görme alışkanlığını devam ettiriyor. Karla ilgili haberlerde bu iyice açığa çıktı. Sizlerin ilgi göstermemesi sonucunda tepkilerimiz boşa gidiyor. Ankara’daki yerel yöneticiler resmen sınıfta kalmıştır. Hiçbir belediye çalışmamıştır ve medya da ilgi göstermemiştir. Lütfen biraz ilgi. Serhat BAHÇECİ

OKURLARIMIZDAN KISA KISA

HASAN ÜNSAL Karma namazla ilgili Ahmet Küre’nin görüşlerinin iki gün üst üste manşet olması, "Günün Haberi" diye nitelenmesi bence gereksiz. Bu adam evinde istediği gibi namaz kılabilir, bu kimi ne ilgilendirir? Haberi iç sayfalara da verebilirdiniz. Konu bu kadar önemli değil.

DR. TUNCAY YILMAZER 23 Ocak tarihli gazetenizde Turgut Özakman’ın "Albay Nazım Görev Bekliyor" başlıklı makalesinde Nazım Bey’in 2. İnönü Savaşı’nda şehit düştüğü belirtilmektedir ki bu yanlıştır. Nazım Bey, Kütahya-Eskişehir muharebelerinde şehit düşmüştür.

SEMİH ÜRERSOY 21 Ocak günkü manşetiniz: "Lobi Piyanisti 3 Trilyon Vurdu." Ülkede para birimi değişmiş ve üzerinden 13 ay geçmiş. 20 günden beri de artık eski para birimi piyasada geçmiyor. Türkiye’nin en çok satan, öncü gazetesi hálá "trilyon" manşeti atabiliyor. Çok yadırgadım, daha dikkatli olunmasını diliyorum.

REMZİ TAŞMURAT 25 Ocak’taki haberin başlığı "Kardaki Ayak İzi Yakalattı". Ancak, haberden bir şey anlaşılmıyor. Haberin ortalarında öldürülen kişinin Ali Kemal Mert olduğu belirtiliyor. Ancak, haberin sonlarına doğru durum biraz karışıyor. İsterseniz habere bir kez daha bakın. Böyle redaksiyon olur mu?

Kaynak : www.hurriyet.com.tr