BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Açlık grevlerini BDP mi teşvik ediyor?

BDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü açlık grevindeki mahkûmların durumu ile ilgili RS FM’e çarpıcı açıklamalarda bulundu...

Abone ol

İNTERNETHABER.COM

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Cezaevi Alt Komisyonu Bolu F ve T tipi cezaevlerini ziyaret ederek açlık grevindeki mahkûmlarla görüştü. Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, F tipi cezaevinde 19, T tipi cezaevinde ise 6 mahkûmun açlık grevinde olduğunu belirtirken, “51 gündür açlık grevi yapanları, yapmayan mahkûmlardan ayırt edemediklerini, sağlık durumlarının iyi göründüğünü” söyledi. Heyette bulunan BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise 'Atilla Güner'le Akşam Postası' programına canlı yayınla bağlanarak, açlık grevindeki mahkûmların durumu ile ilgili RS FM’e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kürkçü “Komisyon Başkanı, açlık grevi yapanları ayırt edemediğini söylüyor. Çünkü koğuşta en şişmanın yanına gitti” diye konuştu.


AYHAN BEY BUGÜNE KADAR HİÇ AÇLIK GREVİ GÖRMEMİŞ

Tabii ki orda bir şov yok. Şovu Başbakan ve bakanları yapıyor ortada trajedi öncesi bir durum var. Benim gözlemlerim ki Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün ayırt edemedik koğuşlara girdiğimizde dedi. Ben doğrusu ayırt ettim doğrudan doğruya açlık yapana gittim ama anladığıma göre Ayhan Bey hiç açlık grevi bugüne kadar görmemiş. O yüzden koğuştaki en şişman kişiye gitti ve tabii ki yanıldı. Bütün bu yüzeysel gözlemlere bakarak çok mühim bir şey yok izlenimine bizi kaptıracak beyanlardan bence sorumlular sakınmalı çünkü mühim bir şey var. Hükümetin şöyle bir yaklaşımı var, önce sorunların olmadığını söylüyor sonra sorun ortaya çıkınca onun başka bir sorun olduğunu söylüyor. Sonunda her şey vahimleştiği zaman sıra bir şey yapmaya geliyor ama en önceki yapılacaklar yapılmadığı için sonunda da hiçbir şey yapılamıyor ve bir trajediyle karşı karşıya kalıyoruz.

EYLEMCİLERİN DURUMU ÇOK İYİ DİYENLER DOĞRUYU SÖYLEMİYOR 

Bu sefer öyle olmasın derim ben o nedenle uyarıyorum, dikkat çekmeye istiyorum. Sorunları hafifletmeye, olduğundan hafif göstermeye çalışmasın kimse, komisyonumuzun AKP’li üyeleri vicdanlarıyla hükümet siyaseti arasında sıkışabilirler ama vicdanlarının sesini dinlesinler ve problemin olduğunu görsünler, göstersinler. Ben göstermeye devam edeceğim. Ortada ciddi bir açlık grevi var ve bu vahim sonuçlara gebedir. Evet, bugün için kimse ölüm döşeğinde değildir ama 10 gün sonra böyle olmayacağını hiç kimse söyleyemez. Bugün bunu ben çok yerde söyledim. Çok uzun zamandır cezaevinde kalan hepsi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm insanlar. 14 yıldır yatan en az o kadar yatıyor. 14 yıldır yatan var, 16, 18, 20, 32 sene hayatını cezaevinde geçirdikten sonra açlık grevine insanın adım atması için kimse tarafından kışkırtılması, kandırılması değil kendisinin bu yönde son derece açık, samimi bir kanaati ve kararlılığa sahip olması gerekir. Ben vekillerimizin bunu gözlemiş olduklarını düşünüyorum ama gördüklerini itiraf etmek onlara zor geliyor, bu tabloya baktığımızda bir şey yok, zaten ayırt edemedik, hepsi zaten çok iyiler diyenler doğru söylemiyorlar. Sorunu çözme yönünde adım atmaz isek biz aslında sorun yok ya da sorun başka. Sorun denilen şey aslında sorun değil diye Başbakan gibi yaparsak üstelik bu sorunu gösteren, işaret eden, bizzat sorunun kendisi olan insanlara hakarete, dışlamaya, onları aşağılamaya başlar isek, bize Bolu’da grevcilerin bize söylediği gibi sonuçta ölüm oruçlarının kapısı açılmış olur bunu da hiçbirimiz istemiyoruz, temenni etmiyoruz. Bu yönde bir davranış da göstermiyoruz.

AÇLIK GREVLERİNİ BDP TEŞVİK ETMİYOR 

Bu arada şunu da belki eklemem gerekir, bize Barış ve Demokrasi partisine yönelik olarak bu grevleri teşvik ettiğimiz ya da bu grevleri durdurmadığımız yönünde sağdan, soldan söylenenler var. Bu konuda bugün sağlık bakanını dinledim diyor ki; “İçerdekiler bıraksın grevi, dışarıdakiler yapsın”. Ben şimdi bu mugalâtalarınla vakit geçiremeyeceğimizi herkese söylemek isterim. Çünkü bu insanlar siyasal karakterlerini ve hayattaki duruşlarını ifade ettiğim bu insanların herhangi birinin emriyle ve esasen de Barış ve Demokrasi partisinin emriyle kendileriyle aralarında herhangi bir organik bağ olmayan kişilerin tavsiyesiyle açlık grevine girmesi mümkün olmadığının siyasetten anlayan insanlar bilir. Bunların rica minnet ile sonlandırılamayacağı da bütün deneyimlerle sabittir.

KOMİSYON ÜYELERİ DE EYLEMİN TALEPLERİNİ MAKUL BULUYOR 

Ortada bir talep var, talebin meşru ve mazur görülüp görülmemesiyle ilgili ben açıkça söyleyebilirim cezaevlerinde bu grevcilerle görüşen komisyon başkanımız diğer üyeler aslında ortaya konulan taleplerin hiçbirine karşı olmadıklarını söylediler. Bu talepler yerine getirilebilir, burada bir problem de yok dediler. Ama sonra şöyle devam ettiler; arkadan dördüncü talebin gelmeyeceğini nereden bilelim?Şimdi böyle bir şey olur mu? Böyle bir muhakeme olur mu? Nihayet ortada kendini ahlaken siyaseten bir talepler dizisiyle bağlamış bir insan topluluğu var. Eğer dördüncü, beşinci talebi bunun peşine eklerse sadece rezil olur, o zaman bizim de desteğimizi ya da talepleri hakkındaki desteğimizi alamaz. Yoksa mücadele tarzını, seçim meselesi kendine kalmış.

HÜKÜMETİN EYLEMCİLERE MÜDAHALE HAKKI YOKTUR 

Ben bugünden herkesi uyarmak istiyorum: Bir müdahale lafıdır dolaşıp gidiyor, gene bu Malta bildirgesinde açıkça belirtildiği gibi bu konuda grevciler ve hekimler dışında bu konuda kimse karar veremez. Ben hekimlerin kendi meslek deontolojisine bağlı olarak, önlerindeki tıbbi ve etik ilkeleri göz önüne alarak her somut durumda grevcilerle danışarak bu konuda karar almaları gerektiğini söylemek isterim, bu konuda Başbakanın durmadan söylediği müdahale ederiz, müdahale hakkımız var laflarının hiçbir aslı astarı yoktur. Müdahale hakkı yoktur. Ve şunu da söylemek istiyorum bu zorla besleme yönünde girilecek her türlü müdahalenin aslında kendi haline bırakıldığında ortaya çıkacak olandan çok daha fazla kayba yol açacağını öngörebiliriz. Neye dayanarak? Geçmişteki deneyimlere dayanarak, Türkiye’de ilk kez açlık grevleri olmuyor. Ve her açlık grevi dalgasında anlayışsızlıklar, kaba müdahaleler sonucunda hayatını kaybeden grevci sayısı geometrik olarak arttı.