BIST 9.916
DOLAR 32,52
EURO 34,97
ALTIN 2.437,91
HABER /  GÜNCEL

Abdullah Gül'den geriye ne kaldı?

7 yıllık görevini tamamlayan Abdullah Gül, "İlklerin Cumhurbaşkanı" oldu. Aday gösterilmesiyle başlayan ilkler, hiç bitmedi.

Abone ol

Geçtiğimiz perşembe günü 7 yıllık görev süresini tamamlayan Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı dönemi, birçok ilklere sahne oldu. İşte Gül dönemi ilklerinden bazıları:

- Gül, eşi başörtülü ilk cumhurbaşkanı olarak da tarihe geçti. 

- Abdullah Gül, cemevi ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu.
- Köşk’te onun döneminde ilk kez şehit aileleri için iftar verildi.
- Muharrem ayı iftarını da yine ilk kez Köşk’te gerçekleştirdi.
- Görev süresi boyunca Türkiye’nin 81 ilini de ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu.
- En çok yurtdışı seyahati yapan isim oldu. Türkiye dışına 119 seyahat gerçekleştirdi.
- TBMM tarafından seçilen son cumhurbaşkanı oldu.

367 garabetiyle başlayan, TSK'nın 27 Nisan e-muhtırasıyla engellenmeye çalışılan Cumhurbaşkanı adaylığı sonrası Abdullah Gül, Türkiye’nin 11. cumhurbaşkanı olarak Köşk’e çıktı. Peki 7 yıl nasıl geçti? İşte Zaman gazetesinin kendi bakış açısından derlediği 10 maddede Gül’ün Çankaya serüveni:

HİTAP KİRİZİYLE BAŞLADI, BİR GÜNDE BAŞKOMUTANLIĞINI KABUL ETTİRDİ

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt kapıda karşıladığı Gül’ü, kürsüye çıkarken selamlamadı. Bu iyi haber değildi. Gül, tedirgindi. Ardından GATA Komutanı Korgeneral Necati Özbahadır ve diğer konuşmacılar da Gül’e alışıldığı gibi “Sayın Cumhurbaşkanım” yerine “Sayın Cumhurbaşkanı” diye hitap etti. Cumhurbaşkanı’nın morali bozulmuştu. “Selam ve hitap” krizi bir gün sonraki Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde aşıldı. Komutan ve askeri öğrenciler Gül’e “Sayın Cumhurbaşkanım” diye seslendi. Cumhurbaşkanı, rahat bir nefes aldı. O artık fiilen de başkomutandı.

TERÖRLE MÜCADELEDEN, ÖRGÜTLE MÜZAKEREYE!

Göreve geldiği ilk dönemde, terör örgütüne çok sert ifadelerle yüklendi. Yapılan saldırıların intikamının alınacağını söyledi. Bununla beraber Cumhurbaşkanı, 2009’da söylediği ‘İyi şeyler olacak’ sözüyle aslında çözüm sürecinin fitilini ateşleyen isimler arasında başı çekti. Genel olarak süreç boyunca, hükümetle paralel bir yol izledi. Zaman zaman ise tedirginlikler yaşadı. Örgütün, Başbakan Erdoğan’ın naif tabiriyle ‘şımarması’, özellikle hükümete yakın medya tarafından PKK’ya giydirilen dokunulmazlık zırhı, Gül’ü de rahatsız etti. Yine de süreçten desteğini çekmedi. Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın 2013 Nevruz’undaki ‘barış’ çağrılarını da olumlu karşıladı.

GEZİ OLAYLARINDA HÜKÜMETLE AYRI DÜŞTÜ

2013’ün Mayıs ayının sonlarına doğru, Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülmesini engellemek için başlayan protesto gösterileri şiddet eylemlerine dönüşerek diğer şehirlere de yayıldı. Erdoğan, eylemcilere ‘çapulcu’ dedi. Yaşananları, birçok olaydaki gibi ‘darbe girişimi’ olarak nitelendirdi. Gül ise farklı bir yol izledi. ‘Mesaj alınmıştır’ dedi. Demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını vurguladı. Hatta “Bir açıdan bu ve benzeri olayların başlangıcı ile ilgili açıkçası gurur da duyarım.” ifadelerini kullandı.

TARTIŞMALI YASALARI ONAYLADIKÇA 'ÇANKAYA NOTERİ' DAMGASI YEDİ

2013’te şike soruşturmasının ardından, bu eylemi yapanlara verilen cezaları azaltan yasayı veto ederek, toplumun geniş kesimlerinin büyük sempatisini kazandı. Fakat son dönemi anti-demokratik yasalara ‘evet’ demekle geçti. Ülkeyi muhaberat devletine çevirme potansiyeli taşıyan MİT yasası olmak üzere, yargıyı siyasallaştıran HSYK, hür teşebbüsü engelleyen dershane düzenlemelerini onayladı. Veto etmediği internet düzenlemesiyle, Twitter ve YouTube yasaklarının önünü açtı. Sonra da bu yasakları tweet atarak eleştirdi.

YARGITAY'DAKİ OLAY HİYERARŞİYİ ALT ÜST ETTİ

Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması sürecinde karşılıklı sıcak mesajlar veren Başbakan Tayyip Erdoğan ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, 10 Mayıs 2014’te tarihe geçecek sertlikte bir tartışma yaşadı. Erdoğan, Feyzioğlu’nun konuşmasına sinirlendi ve müdahale etti. Feyzioğlu “Çok yapıcı bir konuşma.” görüşünde ısrar edince Erdoğan, daha da öfkelenerek “Böyle edepsizlik olmaz ki.” tepkisini gösterdi. Feyzioğlu da, “Edepsizlik yapan ben değilim Sayın Başbakan.” karşılığını verdi. Başbakan bu kez, sesini yükseltti. “Sen kendin yapıyorsun. Yalan konuşuyorsun hep, Van’da neler yapıldığından haberin var mı?” diye bağırdı. Erdoğan, beraberindekilerle birlikte salonu terk etti ve Gül’e ‘gidelim’ manasında bir el işareti yaptı. Devletin zirvesini, birliğini ve bütünlüğünü simgeleyen Gül de Erdoğan’ın peşinden salonu terk etti.

DDK'YA HAZIRLATTIĞI RAPORLARLA TARİHE IŞIK TUTT

Gül’ün yaptığı en olumlu hareketlerden biri Devlet Denetleme Kurulu’nu (DDK) etkin kullanmaktı. DDK, önce Muhsin Yazıcıoğlu’nun şüpheli helikopter kazasını araştırdı. Tarihî bilgi ve belgelere ulaştı. Dosya, Özel Yetkili Mahkeme’ye taşındı. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kabri de DDK raporu sonrasında açıldı. Özal’ın vücudunda zehir çıktı. Hrant Dink cinayeti ve Madımak olayıyla ilgili hazırlanan rapor da devletin bu süreçlerdeki hata ve ihmallerini gözler önüne serdi.

KULAK RAHATSIZLIĞI SİYASİ HAYATINI BİTİRECEKTİ

Gül’ün kulak rahatsızlığı aslında daha eskiye dayanıyordu. 2006’nın Mart ayında GATA’da bıçak altına yattı. İç kulak operasyonu tam iki buçuk saat sürdü. 2012’nin Ağustos ayı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için tam bir kâbustu. Kırgızistan ziyaretini yarıda kesti, ülkeye döndü. Bir süre hastanede ilaç tedavisi gördü. Fakat iyileşememişti. Bir yıl sonra bu kez ameliyat olmak zorunda kaldı. Gül’ün sol kulağına ‘koklear implant’ yerleştirildi. Bu teknoloji sayesinde kulağa gelen sinyaller doğrudan sinirlere iletilmeye başlandı. Gül artık iyileşmişti. Rahat bir nefes aldı.

ÇANKAYA KÖŞKÜN'DE BİRÇOK İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİ

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü’ndeki 7 yıllık görev süresi boyunca birçok ‘ilk’e imza attı Abdullah Gül, cemevi ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu. Yine Köşk’te onun döneminde ilk kez şehit aileleri için iftar verildi. Gül, Muharrem ayı iftarını da yine ilk kez Köşk’te gerçekleştirdi. Görev süresi boyunca Türkiye’nin 81 ilini de ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu. Gül, il ziyaretleri sırasında valiliklere de hediye takdim edilmemesi konusunda uyarıda bulundu. Bunun yerine Gül için 460 bin fidan dikildi, 3 bin öğrenciye burs verildi. 11. Cumhurbaşkanı, haleflerine göre en çok yurtdışı seyahati yapan isim oldu. Türkiye dışına 119 seyahat gerçekleştirdi. Gül, eşi başörtülü ilk cumhurbaşkanı olarak da tarihe geçti. Ayrıca TBMM tarafından seçilen son cumhurbaşkanı oldu.

SİYASİ PLANLARINI BİR SÜRE ERTELEMEK ZORUNDA KALDI

Önce, ‘bu şartlarda siyasete devam etmeyeceğini’ söyledi, birkaç ay sonra ‘millete hizmete devam’ kararı aldı. Görev süresinin bitmesine sayılı günler kala ‘Partime döneceğim.’ dedi. Fakat Bülent Arınç’ın tabiriyle partinin yeni yetmeleri Gül’ü istemiyordu. Gazetelerdeki köşelerinden, TV ve gazetelerden hatta sahte isimlerle açtıkları sosyal medya hesaplarından bunu açık açık dile getirdiler. Tabii yeni yetmeleri cesaretlendiren asıl isim Başbakan Erdoğan’dı. Ve Erdoğan sonrasını şekillendirecek olağanüstü kongreyi, Gül’ün görev süresinin bitiminden bir gün önce topladılar. Siyaset dilinde buna ‘Seni partide istemiyoruz.’ deniyordu. Gül için işaret ettikleri yer en azından şimdilik bekleme odası oldu.

KÖŞK'ÜN PATRONU HER ZAMAN HAYRÜNNİSA HANIM OLDU

Hayrünnisa Hanım’a ayrı bir parantez açmak lazım. 7 yıl boyunca Köşk’ün tartışmasız tek patronuydu. Gül’ün giyeceği kıyafetten, Çankaya’ya alınacak personele kadar son sözü hep o söyledi. Zaman zaman kullandığı bütçenin büyüklüğü nedeniyle eleştirilse de Köşk’e zarafet kattı. Restorasyon çalışmalarıyla, devletin zirvesi bambaşka bir çehreye büründü. Depolarda çürümeye terk edilmiş sanat eserlerini ülkeye kazandırdı. Giderayak yaptığı ‘Asıl intifadayı ben başlatacağım.’ açıklamasıyla da aslında siyasetin de ne kadar içinde olduğunu gösterdi.