BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,09
ALTIN 2.501,86
HABER /  GÜNCEL

ABD'nin kendine inancı sarsıldı

Katrina devletinin beceriksizliği karşısında şaşkın, doğanın gazabına karşı savunmasız, haksızlıklarla yüzleşince kuvvetten düşmüş bir Amerika çıkardı ortaya...

Abone ol

New Orleans'ın o bildik lakabıyla anılması artık çok zor. Bu kentin, hayatı zoraki değil, akıcı bir bütünlük içinde yaşadığını yansıtan takma adıyla "The Big Easy" (Büyük Rahat) olduğuna artık kim inanabilir ki?
Katrina, işte asıl bunu yaptı; Amerika'nın kendine olan inancını sarstı. Tarihe, ABD'nin en büyük doğal felaketlerinden biri olarak geçmekle kalmayacak; derin yapısal sorunlarını Amerika'nın yüzüne çarptığı da hatırlanacak.

Bir yanda, devletin etkin hizmet verememesi ve siyasi liderliğin zafiyeti var. Diğer yanda, ülkenin sosyoekonomik dengesizlikleri ile ırk ayrımcılığının bugün hâlâ silinmeyen izleri.

11 Eylül'ün aksine...

Bu haliyle, 11 Eylül saldırılarından çok farklı bir tahribat Katrina'nınki.

11 Eylül, yöneticileriyle bütünleşen, başkalarının hunharlığa karşı milli dayanışmadan güç alan, haklılığına kuvvetle inanan bir Amerika yaratmıştı. Katrina ise devletinin beceriksizliği karşısında şaşkın, doğanın gazabına karşı dayanışma gösteremeyen, kendi içindeki haksızlıklarla yüzleşince adeta kuvvetten düşmüş bir Amerika çıkardı ortaya.

Büyü perdesi kalktı

Katrina'dan önce ABD'nin belki de en büyüleyici kentiydi New Orleans. Nedeni malum: Sokaklarında Afrikalı kölelerin müzik yapmalarına izin vererek ilk caz ritimlerinin doğuşuna tanıklık etmiş; "Mardi Gras" karnavalı ve caz festivali her yıl milyonlarca turist çeken; Fransız ve İspanyol kolonyal döneminden kalma malikâneleri, mis kokulu bahçeleriyle masalsı bir yer.

Bütün bunlar, New Orleans'ın geçmişinde mi kalacak? Louis Armstrong ve Marsalis kardeşler gibi müzisyenleri, Tennesse Williams ve Truman Capote gibi yazarları yetiştirmiş bu kent, suların altından eski büyüsünü koruyarak çıkabilir mi?

Çoğuna göre bu imkânsız, zira Katrina, New Orleans'ı saran büyü perdesini de yırtıp attı. Kentin mimarisi ve müziği felakete dirense bile, artık kimse büyünün geri planındaki yoksulluğu, eşitsizliği görmezden gelemeyecek.

Yüzde 67'si siyahlardan oluşan kentte siyahların üçte biri yoksulluk sınırı altında. Katrina'yı bin beter kılan da, kentin sosyoekonomik uçurumları.
Kasırgadan önce "Evlerinizi boşaltın" talimatı veren yetkililer, en az 70 bin New Orleanslının binip gidecek otomobilinin, otelde kalacak parasının olmadığını nasıl da hesaplayamadı? Deniz seviyesinin altındaki kent merkezini göl sularından koruyan kanal duvarları yıkılınca, ölümle yüzleşenlerin hemen hepsinin yoksul siyahlar olması, felaketi "doğal" olmanın ötesine, "toplumsal" kategorisine taşımıyor mu?

Devlet aciz kaldı

Bu kanalların Katrina'nın şiddetine dayanamayacağı da, kasırganın güzergâhı da önceden biliniyordu. Yine de, acil yardım düzenlemelerini mükemmelleştirdiği iddiasındaki Amerikan devleti gafil avlandı. Belediye, eyalet ve federal hükümet uzun süre etkisiz kaldı.
Afetlerde devreye giren Ulusal Muhafızlar, yerel mensuplarının çoğu Irak'ta savaştığından, bu kez yavaş ve yetersizdi. Takviye birlikleri görevlendirmesi gereken Başkan Bush'un liderlik refleksi yavaş ve yetersizdi.

Polislerin terk ettiği New Orleans'ta, kenti terk edemeyen yoksullar ihtiyaçtan ve öfkeden dükkânları yağmalarken, çaldıkları silahları ihtiyacı karşılayamayan yardım görevlilerine doğrulturken devlet yavaş ve yetersizdi.

Atalet, New Orleans, cesetlerin sel sularında yüzdüğü; havasında dışkı ve çürümenin solunduğu; yangınların sardığı bir kente dönüştükten sonra aşılabildi.

Bush sarsılabilir

New Orleans'ın yeniden yaşanabilir hale gelmesi aylar alacak. Louisiana, Mississippi ve Alabama'da milyonlarca evsiz var. Bölgedeki petrol üretimi durdu, benzin fiyatları fırladı, enerji krizi kapıda. Ölü sayısı, binlerle ifade ediliyor; zarar on milyarlarca dolar.

Bush yönetimi, bu bilançoyu iyi okumaz ve sosyal hizmetleri kısan, vergilerde zenginleri kayıran, enerji savurganlığını önlemeyen politikalarında değişiklik yapmazsa hızla yalnızlaşabilir.

Katrina fiyaskosu, ABD'nin muhalif sesini Irak Savaşı'nın yapamadığı ölçüde güçlendirmeye aday. Bush bu sese kulak vermezse, Irak Savaşı'na muhalefeti dizginlemesi de zorlaşacaktır.

Haber: Yasemin Çongar
Kaynak: