BIST 10.159
DOLAR 32,21
EURO 35,08
ALTIN 2.471,47

AB'den Bir Ses;"Türkiye ye Evet"

İnsan nasıl düşünmek isterse bütün dünyayı öyle algılayabiliyor.

İnsanı insan yapan bütün birikimlerin oluşturduğu hayata bakış tarzı, kişinin birey olarak duruşunu belirliyor.

Eşya ve hadiselere bakış açısı bu açıdan çok önemli.

Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi "niyet ve nazar eşyanın mahiyetini değiştirir".

Bu yüzden aynı durumlar karşısında insanlar, farklı taban tabana zıt duruşlar sergileyebiliyorlar.

Böyle durumlar karşısında farklı düşünerek empati yapabilmek insanı diğerlerinden farklı kılan en medeni önemli özellik.

Çarşamba günü Galatasaray Üniversitesinde katıldığım Fransa eski başbakanlarından Michel Rocard’ın “Türkiye ye Evet” adlı kitabı vesilesi ile düzenlenen imza töreni ve konuşmasını dinlemeye gittiğimde bunu bir kez daha anladım.

Sahnede Galatasaray Üniversitesi amblemli kürsünün önünde sarı kırmızı renklerden oluşan şık bir çiçek buketi vardı.

Yanımdaki arkadaşıma ne kadar güzel bir espri dedikten sonra, bunun böyle okunabileceği gibi, sarı ve kırmızı çiçeklerin aralarında yer alan aranjmanı tamamlayan yeşil renkli bitkilerin varlığı nedeni ile “Galatasaray Üniversitesinde PKK renkleri” şeklinde de okunabileceğini de hatırdan çıkarmamak lazım dedim.
Ne de olsa burası Türkiye!

Evet, medyamız başta olmak üzere insanımız bir folklor gösterisi sırasında giyilen kıyafeti bile bir örgüt propagandası olarak okuyor ise, toplumun bu yanlış okumayı nerelere vardırabileceğini düşünmek bile istemiyor insan.

Hani bazen her olaya kötü bakan insanlara deriz ya.

“Senin niyetin bozuk”

Evet, niyeti baştan bozunca, dört yanı cehennem, sembolleri kutsallık derecesinde totemleştiren ya da karşı tarafa düşman safına yerleştiren yapısı ile niyet okumaları çok fazla olan bir ülke oluyoruz.

Fransa eski Başbakanı’nın AB üyelik sürecimiz ile ilgili kendi durduğu yerden ifade ettikleri, bizde çok tartışmalı hale gelen AB maceramızın da bir niyet ve nazar krizi içinde olduğunu bana anlattı.

Öncelikle Sayın Başbakan Türkiye’nin üyeliğini akıl, karlılık ve mantık perspektifinde destekleyenlerden.

Ayrıca siyasi bir sorumluluğunun olmaması nedeni ile de çok çıplak konuştu.

 Birebir olmasa da mealen söylediği bir söz çok manidardı.

“Biz Türkiye yi çok kültürlü yapısı, engin tarihi tecrübesi, doğal güzellikleri nedeni ile AB içinde görmek istiyor değiliz. AB’nin küresel bir oyuncu olmak gibi bir derdi olduğundan dolayı Türkiye yi aramızda görmek istiyoruz.”

Sonrasında da BMGK geçici üyeliğimizden, İKÖ de başkanlığımıza, Kafkas açılımından, genç nüfusa kadar birçok konuda kısa kısa doneler verdi.

Ve nihayetinde günümüz dünyasında karşılıklı mecburiyetler dünyasının, birlikteliklerin esas mantığını oluşturduğunu vurguladı.

Bu mecburiyetler ekonomik ve stratejik temelli mecburiyetler oldukça ve bir de herkes durduğu yeri iyi bildiği ölçüde birlikteliklerin bir kaybedeni olması gerekmiyor aslında.

Her nedense? Demediğimiz bir netlikte, amacı belli olarak, Ergenekon davası sürecinin de bize anlattıkları ile daha da iyi anladığımız AB üyelik süreci ile ilgili olarak çok başarılı olan bir tu kaka kampanyası yapıldı.

Bunda bu çevrelerin ekmeğine yağ süren AB de Türkiye’nin üyeliğine politik veya insani, ihtiyari veya gayrı ihtiyari karşı çıkan AB çevrelerinin katkısı unutulacak gibi değil.

Ama her ne olursa olsun AB bizim için bir sihirli değnek değil.

Bizi bölüp parçalayacak bir şer şebekesi hiç değil.

AB üyelik sürecini anlama noktasında niyet ve nazarların süratle değişmesi veya değiştirilmesi lazım.

Hem bizim kamuoyunun fazlası ile komploculuğa varan üyelik süreci ve sonrası endişeleri, hem de üye ülkelerin üyeliği ile birliğin en kalabalık ve güçlü ülkelerinden olma konumuna bir anda sıçrayacak Türkiye ile ilgili endişelerinin buluştuğu bir karşıtlık zemininde buluşan bir ortak muhalefet zaten var.

Her iki tarafta bu karamsar ve komplocu niyetlerini biraz daha iyi ve güzele tahvil ederek insanlık, tarih, coğrafya, ekonomi ve jeopolitiğin bizi mecbur ettiği medeniyetler ittifakı adına çok önemli bir adım olan, Türkiye’nin AB üyelik sürecini, zaman olarak daha hızlı ve sağlıklı atlatabiliriz.