BIST 10.277
DOLAR 32,33
EURO 34,82
ALTIN 2.406,89
HABER /  GÜNCEL  /  EĞİTİM

29 Mayıs Üniversitesi eğitime başladı

Diyanet Vakfınca kurulan İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi düzenlenen törenle eğitime başladı.

Abone ol

Devlet Bakanı Faruk Çelik, milletin 12 Eylül referandumunda tavrını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek, ''Güvenliğe dayalı değil, güvene dayalı bir millet-devlet kaynaşmasının adeta yol haritasını milletimiz önümüze koydu. Bunu düşünerek üniversitelerimizin bir kaynaşma, tanışma mekanı olduğunu ben kardeşlerimizin bilmesini istiyorum'' dedi.

Devlet Bakanı Faruk Çelik, Diyanet Vakfınca kurulan İstanbul 29 Mayıs Üniversitesinin Bağlarbaşı Yerleşkesinde düzenlenen 2010-2011 akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'de her alanda olduğu gibi yükseköğretim alanında da çok büyük mesafeler katedildiğini söyledi.

Türkiye'de 1923-1924 yıllarında bir üniversite, 307 öğretim elemanı ve 2 bin 914 öğrenci varken, 2010'da 154 üniversite, 102 bin öğretim elemanı ve 303 milyon 300 bin öğrenci bulunduğunu kaydeden Çelik, ''Bu, genç Cumhuriyetimizin kısa süre içerisinde yükseköğretim alanında nereden nereye geldiğini görme açısından önemlidir'' dedi.

''Üniversitelerimizi bilgi üreten, bilgiyi yayan, kalkınma ve gelişmenin, demokrasinin ve özgürlüklerin merkezi şeklinde tanımlayabiliriz'' diyen Çelik, bu nedenle Türkiye'deki üniversitelerin sayısı ve niteliğinin de son derece önemli olduğuna dikkati çekti.

Çelik, gelişmiş ülkelerde 300 bin kişiye bir üniversite düşerken, Türkiye'de 475 bin kişiye bir üniversitenin tekabül etmesinin, üniversitelerin sayısının hangi noktaya geldiğini göstermesi açısından önem taşıdığını dile getirdi.

Türkiye'de 24-25 yaşın altında takriben 31 milyon genç nüfus olduğunu, 20 yaşın altında da 25 milyon nüfus bulunduğunu kaydeden Çelik, ''Bu potansiyel, girmeye çalıştığımız AB ile ilgili çok önem arz etmektedir. AB coğrafyasında nüfus ve genç nüfus açısından demografik yapının Türkiye'ye neler kazandıracağı çok açıktır. O nedenle Türkiye'nin bu sayısal avantajlarını nitelikli bir avantaja dönüştürmek için üzerine düşen daha çok görevler olduğunu ifade etmek istiyorum'' diye konuştu.

Üniversite ve yükseköğretim hayatındaki gelişmelerin son yıllarda son derece olumlu ve müspet olduğunu dile getiren Çelik, bazı eksikliklerin olduğunu, bunların giderilmesi konusunda da büyük çabalar sarf edildiğini ifade etti.

Çelik, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, gerek Parlamento içerisinde olduğu dönemde, gerekse Cumhurbaşkanlığı döneminde eğitim alanında çok büyük destekleri olduğunu ve bu süreç içinde üniversitelerin çok büyük imkanlara kavuştuğunu kaydederek, ''7.5 milyar lira olan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin 28 milyar TL'ye, 2.5 milyar lira olan yükseköğretim bütçesinin 9.5 milyar TL'ye çıktığı düşünülürse ve yeni kurulan üniversitelere 100 bin ilave kadronun geleceği düşünülürse, nereye koştuğumuz gayet açık bir şekilde görülmektedir'' şeklinde konuştu.

''TÜRKİYE, DÜNYA ÜLKESİ OLACAKSA...''

Cumhuriyetin temel hedeflerinden birinin kalkınma, diğerinin de çağdaşlaşma olduğunu anlatan Çelik, şöyle devam etti:

''Çağdaşlaşma konusu üzerinde yıllarca tartışmalar yaşadık. Çağdaşlaşma demek, değer yargılarınızı, kimliğinizi koruyarak uygar dünyada var olmak demektir. Türkiye demokrasi, hak ve özgürlükler alanında çok ciddi bedeller ödeyerek mesafeler kat etti. Milletimiz 12 Eylül referandumunda tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Güvenliğe dayalı değil, güvene dayalı bir millet-devlet kaynaşmasının adeta yol haritasını milletimiz önümüze koydu. Bunu düşünerek üniversitelerimizin bir kaynaşma, tanışma mekanı olduğunu ben kardeşlerimizin bilmesini istiyorum.

Türkiye dünya ülkesi olacaksa, atması gereken adımlar vardır. Bunlardan en önemlisi, farklı dil, farklı lehçe olmasına rağmen üniversiteler kaynaşma mekanları olmalıdır. Gereksiz tartışmalardan kaçınarak, Türkiye geleceğe yürümelidir, geleceğe koşmalıdır.''

Çelik, bu üniversitenin öğrencisi olmanın bir ayrıcalık olduğunu vurgulayarak, öğrencilere, ''Genelde gençlerde gördüğümüz bir bezginlik var. Bunu kenara koymamız gerek. Türkiye Cumhuriyeti'nin üniversitelerinden mezun olarak, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan olabileceğimizi, Anadolu'nun neresinden gelirsek gelelim bu imkanın Türkiye'de var olduğunun örnekleri ortaya çıkmıştır. Bu örneklere dayanarak çok çalışmanız gerektiğini ifade ediyorum. Bunun yolunun da üniversitenize, derslerinize sahip çıkmaktan, üzerinize düşen görevi en iyi şekilde yapmaktan geçtiğini ifade ediyorum'' diye seslendi.