BIST 10.320
DOLAR 32,27
EURO 35,10
ALTIN 2.467,91

28 Şubat'ın ve Tarkan Paşa'nın farkı

Kendilerini gizleyen retçi vekiller, hükümetin görmediği darbeciler ve Tarkan Paşanın poptan farkı var...

Referandum süresini kısaltacak değişiklik TBMM'de bu hafta görüşülecek. Başbakan Erdoğan, Mart ayı sonuna kadar Anayasa değişikliklerinin de TBMM gündeminde olacağını açıkladı. Öyle geniş kapsamlı bir değişiklik değil ama...

Anayasa değişikliklikleri, "hükümetin 'yargı ile olan sıkıntısını' giderecek kadar olsa yeter" diye düşünülüyor. Yani ne 12 Eylül'ün ürünü bu anayasayı 'sivil' hale getirecek ne de hükümetin savuna geldiği 'demokrasi anlayışının' yansıması olacak.
Sınırlı, dar kapsamlı bir değişiklik.
Ufak bir paket yani.  

Ama bu ufak paketi bile TBMM'den geçirmek konusunda ciddi bir endişe var. 336 sandalyeli AKP, 'militan' tartışması ile anamuhalefet partisiyle ipleri kopartan BDP'nin 20 sandalyesini de yanına almış olmasına karşın, hala endişeli.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verilen gensorunun öngörüşmesinin oylamasında çıkan sonuç bu endişeyi haklı kılıyor. 310 ret oyu çıkmıştı. CHP ile kavga etmesine, MHP ile zaten yakınlığı bulunmasına rağmen, BDP'liler oylamaya katılmamıştı.

Yine aynı şey olursa, AKP tek başına kalabilir.

Son dakikada ret oyu veren, asıl tavırlarını referandum ve Anayasa değişiklikleri oylamasına saklayan çok sayıda vekil vardı.  Yani değişikliklere ret verecekler, kendilerini gizlediler. Renklerini gizleyen bu vekiller, kendi aralarında konuşup, gizlenmeyi ve beklemeyi kararlaştırdılar.

Bu durumda; Referandum maddesine olmasa bile Anayasa değişikliklerine 330 oyun altında oy çıkması ve o ufak paketin bile ret edilme ihtimali yüksek. 

Hükümet de bunun farkında.

Bu nedenle, CHP'yi ve MHP'yi ikna etme yoluna gidecekler. Daha iki hafta önce 'artık adlarını ağzıma almayacağım' dediği Baykal ve Bahçeli ile temas yolu arayacaktır, Başbakan. Baykal'ın inadını kırmak için  'dokunulmazlık' maddesini de 'suya sabuna dokunmadan' değiştirecek bir formül ile 'değiştiriyormuş gibi' yapmaya çalışacaklar.

                         *  *  *

28 ŞUBAT
"1000 değil 10 yıl bile sürmedi", "kese kağıdı oldu"
diyerek, 28 Şubat'ın bittiği, 28 Şubat'ın intikamının alındığı mesajının verildiği bir 28 Şubat günü geçti.

Manzaraya bakınca, Balyoz, Kafes, Sarıkız, Ayışığı gibi darbe hazırlıklarının deşifre edildiği, Ergenekon operasyonu ile bu hazırlıkları yapanların toparlandığını görüyoruz.

Yani, darbe hazırlığını yapanların üzerine 'kararlılıkla' gidiliyor.

Peki ya 28 Şubat?
Hükümetin başını alaşağı eden, Başbakana 'çek git' denilen, iktidarın el değiştirmesini sağlayan 28 Şubat da, bir darbe değil miydi?

28 Şubat'ın bin yıl süreceğini söyleyenler nerede? Çevik Bir, Erol Özkasnak gibi isimleri, o kararları alan ve uygulayanları görüyor musunuz yapılan operasyonların herhangi bir yerinde? Veya Silivri'de filan?

Yani darbeyi hazırladığı iddia olunanların üzerine 'kararlılıkla' gidilirken, yapanların üzerine neden gidilmez, diye sorulsa; haksız bir soru mu olur? 

Ama biraz şöyle bakmak gerek:

28 Şubat'ı gerçekleştirenlerin bilerek ya da bilmeyerek oluşturduğu siyasi iklim, AK Parti'yi iktidar yaptı.

Ak Parti kendisine iktidar yolunu açan 28 Şubat'tan, fiilen gerçekleşmiş bir darbeden hesap sormayı hiç düşünmezken, bir ihtimal darbe planladığı iddia olunanların üzerine nasıl da 'kararlılıkla' gidiyor, değil mi?

                        *     *   *

TARKAN PAŞA 
Süperstar, popun paşası Tarkan gözaltına alındı.
İddiaya göre kokain çekmiş, kokain satıcıları ile yaptığı telefon görüşmeleri dinlemeye takılmış, kendisine 'patron' diyorlarmış, evinde esrar filan da bulunmuş...

Tarkan Paşa'ya  Emniyette 'paşalara' layık bir muamele yapıldı. Panik atağı var diye, kapalı yere konulmadı. Tost istedi, tost geldi. 'Pizza' dedi, pizza yedi. Sağlık raporu alınması sırasında da polis, basın görüntü almasın diye 'azami derecede dikkat' sarfetti. Basın yakalamasın diye, çevredeki yakın hastanelere götürülmeyen ve hangi hastaneye götürüldükleri anlaşılamayan Tarkan Paşa ve diğer zanlılar, sağlık raporlarının alınmasının ardından yeniden İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’ndeki binasına getirildi. Garaj kısmından binaya alınan zanlılar nezarete alındı.

Koca koca paşalara, Apo'yu yakalayıp getiren generale, yıllarını ülkeye hizmet için harcamış rektör, gazeteci, yazarlara, kuvvet komutanlığı bile yapmış paşalara gösterilmeyen bu 'özen', Tarkan Paşaya neden gösterilir ki?
Bu fark neden ki?

Bu fark, hayatımızın ne kadar da poptan olduğunun kanıtıdır.