BIST 10.334
DOLAR 32,22
EURO 34,74
ALTIN 2.456,52
HABER /  GÜNCEL

22 Nisan 2011 Basın Özeti

Guardian 'Misrata'nın beklenmeyen savaşında mezarlıklar doluyor' diyor, CIA Papa'ya suikast girişimi sonrası Bulgaristan'a çamur mu attı? ve İngiltere'de Liverpool'dan rekor forma anlaşması...

Abone ol

Bugünkü İngiliz gazetelerinden derlediğimiz basın özetine Guardian'la başlıyoruz. Gazetenin manşeti, "Misrata'nın beklenmeyen savaşında mezarlıklar doluyor".

Guardian, Misrata'daki muhabiri Xan Rice'ın gönderdiği haberi çekmiş manşetine...Gazete, Misrata'nın Libya'da iç savaşın en yoğun yaşandığı kent olduğunu, halkın kenti kuşatan Libya lideri Muammer Kaddafi'ye bağlı güçlere meydan okuduğunu belirtiyor.

Xan Rice ise haberinde bu meydan okumanın bedelinden söz ediyor. Libya'nın en büyük üçüncü kenti Misrata'da savaşın başlamasının üzerinden iki ay geçmiş durumda. Kentte hastaneler de doluyor, mezarlıklar da...İsyana son vermeye çalışan Kaddafi güçleri en az 1000 kişiyi öldürdü Misrata'da...Doktorlar da, yaşamlarını yitiren sivillerin yüzde 90'ının ölüm nedeninin, orantısız şekilde ateş açılması olduğunu söylüyor.

Tüm bu noktaların altını çizen Guardian'ın Misrata'daki muhabiri ayrıca kent merkezinin bir bölümünün tamamen yıkıldığını, binalarda-evlerde-camilerde kurşun izleri olduğunu, şehirle iletişimin kesildiğini, sokakların yanmış araçlar ve tanklarla dolu olduğunu belirtiyor.

Xan Rice'ın yazısından bazı satırlar aktaralım:

"Zırhlı silahlarının ve tecrübelerinin sınırlı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, isyancıların-tüm Misratalıların direnişi fevkalede görünüyor. Kaddafi güçlerini şehrin bir tarafında tutmayı başarmaları sanki bir mucize. En azından ustaca verilen bir gerilla savaşı...Ancak bu sonuçta bir kuşatma ve isyancılar da sadece kendi hatlarını savunabilirler. Savaşta bir çıkış yolu bulacak ya da ailelerini güvenli bir yere gönderecek olanaklardan yoksunlar. Ve ağır kayıplar vermesine karşın, Kaddafi Misrata'da savaşı sürdürmekte kararlı.".

'Arap rejimlerinin isyanları bastırma çabası yetmeyebilir'

Patrick Cockburn'nün Independent'taki yazısının başlığı, "Rejimler, kendilerine bağlı güçleri harekete geçiriyor. Rüzgar, Arapların özgürlüğüne karşı, tersine mi dönüyor?".

Cockburn; Bahreyn, Libya, Yemen ve Suriye'nin liderlerinin artık bir sürprizle karşılaşmadıklarını, onların yenilgilerinin kaçınılmaz görünmediğini söylüyor. Yazıdan bazı satırlar aktaralım:

"Tüm bu ülkelerdeki gelişmeler, Tunus ve Mısır'da olanlardan çok farklı. Bu iki ülkede askeri ve siyasi kurumlar, rejimden kurtulabileceklerine ancak devletin geri kalanını muhafaza edebileceklerine inandılar. Ancak bu Libya'da ya da Suriye'de yapılamaz. Çünkü iki ülkede de, rejim ile devlet fazlasıyla içiçe.".

Patrick Cockburn'a göre, Washington'un Kuzey Afrika'daki otokrotik Arap devletlerine tavrı, stratejik önemi çok daha yüksek olan Amerika'nın müttefiki Körfez ülkelerine tavrından çok farklı. Cockburn, Amerika'nın, devrimin ya da karşı devrimin geleceksel düşmanı İran'a yardım mı edeceğini yoksa engel mi olacağını da hesapladığını vurguluyor. Cockburn buna karşın yazısını şöyle noktalamış:

"Karşı devrim, iki ay öncesine dek daha uzun sürecek gibi görünüyor. Bu sürpriz sayılabilir çünkü Tunus ve Mısır'da iyi bağlantıları olan otoriter rejimler çok hızlı çökmüştü. Polis devletleri zaman içinde, baskı kuran aşılması zor güçlerini harekete geçirdi. Ancak bu bile, otokratik yönetimlere son verebileceklerine inanan ve yeni politikleşmiş halkların isyanlarını bastırmak için yeterli olamayabilir.".

'CIA Papa'ya suikast girişimi sonrası Bulgaristan'a çamur attı'

Daily Telegraph gazetesinin haberlerinden birinin başlığı, "CIA, Papa 2. Jean Paul'ün vurulmasıyla ilgili olarak Bulgaristan'a çamur attı.".

Gazete, yayımlanan yeni bir kitapta, Amerikan istihbaratının Komünizmin itibarını sarsmak bu yönde çaba harcadığının iddia edildiğini duyuruyor. İtalya'da yeni piyasaya çıkan ve 20 yıllık bir araştırmanın ürünü olan "Papa'yı Öldürün: Papa 2. Jean Paul'e Yönelik Suikast Girişiminin Ardındaki Gerçek" adlı kitabın yazarları, Marco Ansaldo ile Yasemin Taşkın.

Mehmet Ali Ağca, 13 Mayıs 1981'de Vatikan'ın San Pietro Meydanı'nda Papa İkinci Jean Paul'e dört el ateş etmiş, Papa saldırıda ağır yaralanmıştı. Ağca'nın daha önce Sofya'ya yaptığı geziye dayanılarak, suikastin ardında Bulgar Gizli Servisi'nin, hatta belki de KGB'nin olduğu görüşü, yaygın bir şekilde kabul edilmişti. Ancak kitabın yazarları bu argümanı reddediyor.

Yazarlardan Marco Ansaldo, "Bulgaristan'ın Papa'ya yönelik saldırı ile bağlantılı olduğu yolunda en ufak bir kanıt yok. Bulgar bağlantısını CIA yarattı" diyor. Papa'yı öldürmeye çalışanların ülkücüler olduğunu vurgulayan Ansaldo, şunları söylemiş:

"Dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Alexander Haig, CIA'den Komünistlere karşı kullanılabilcek birşey bulmasını istedi. CIA ülkücülerin organize suç örgütleri ve Ağca'nın gezisi vesilesiyle Bulgaristan'da bazı bağlantıları olduğunu biliyordu. CIA yetkilileri çok akıllılardı.
Ağca Papa'yı öldürmeye çalıştığında hemen bu bağlantıları istismar ettiler.".

İslam'ın anlamak isteyenlere 'farklı' İstanbul turu

Guardian gazetesinin iç sayfalarındaki bir haberin başlığı, "İstanbul'da bir ay Müslüman olun. Günde beş kez namaz kılın, oruç tutun".

Guardian'ın haberinde, Blood Foundation adlı sivil toplum kuruluşunun organize ettiği bir İstanbul turundan söz ediliyor. Tayland merkezli bu kuruluş, tura katılanların İslam'ı daha yakından tanımaları amacıyla, onların dokuz gün boyunca dininin tüm vecibelerini yerine getiren bir Müslüman gibi yaşamasını istiyor. Blood Foundation'dan Ben Bowler, esasında Ramazan ayını örnek alarak turun bir ay sürmesini istediklerini ancak müşterilerin işlerinden izin almakta zorlandıkları için şimdilik dokuz günlük bir süreyi tercih ettiklerini belirtiyor. Ancak yine de turun gelecekte 21 güne çıkarılması umuluyor. Mevlânâ'nın ve temsil ettiği sûfî geleneğin örnek alındığı tura katılanlar günde beş vakit namaz kılıyor, oruç tutuyor, İslam üzerine dersler alıyor, alkollü içki ve domuz eti tüketmiyor. Blood Foundation benzer bir turu, Budizmin daha yakından tanınması için Tibet'te de düzenliyor.

Ben Bowler'ın ifadesiyle, "Müslümanlar ve dünyanın kalanı" arasındaki çatışma, "dünyada en çok tartışılan konulardan biri". Bowler, düzenledikleri turun, eğitici ve kültürel bir tatil isteyen "açık fikirli" bireylere cazip geleceğini söylüyor.

Liverpool'dan rekor forma anlaşması

Bugünkü basın özetimizi Times gazetesinden bir haberle noktalıyoruz. Gazetenin ilk sayfasında da yer bulan bir spor haberi bu...

Times, İngiltere Premier Ligi kulüplerinden Liverpool'un yılda 25 milyon sterlinlik bir forma anlaşmasına imza attığını duyuruyor. Bu alanda İngiltere'de bir kulübün imzaladığı gelmiş geçmiş en büyük anlaşma bu...Times'ın haberine göre Liverpool anlaşma uyarınca 2012-2013 sezonundan itibaren, Boston merkezli Amerikan şirketi Warrior Sports tarafından hazırlanacak formaları giyecek. Liverpool daha önce Adidas'la yaptığı anlaşmadan yılda 12 milyon sterlin alıyordu.

İngiltere'de daha önce bu alanda rekor Nike'dan yılda 23 milyondan fazla alan Manchester United'a aitti. Times ise Manchester United'ın Nike'la 13 yıllık anlaşmasının sona ereceği 2015'te İngiltere rekorunu yeniden kırabileceğini söylüyor.

BBC Türkçe'nin İngiltere gazetelerinden derlediği basın özetini, hafta içi her sabah Türkiye saatiyle 08.40'ta NTV ekranından izleyebilir, ayrıca gün boyunca internet sayfamızda bulabilirsiniz. Adresimiz: bbctürkçe.com