BIST 10.677
DOLAR 32,23
EURO 35,06
ALTIN 2.447,41
HABER /  GÜNCEL

18 Mayıs 2011 Basın Özeti

IMF başkanına istifa baskısı, Misrata'nın defansı, Yunanistan'ın geleceği, Afganistan'ın intihar bombacısı çocukları, BAE Systems'a ceza...

Abone ol

Financial Times gazetesi, cinsel saldırı iddiasıyla New York'ta bir cezaevinde duruşmaya çıkacağı günü beklerken IMF başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın istifa etmesi yolundaki baskının giderek arttığına işaret ediyor.

Başkanın tam bir milyon dolarlık kefalet talebinin reddedilmiş olması da, görevlerini ne kadar yerine getirebileceği yolundaki tartışmaları da alevlendirdi, diyor gazete. Ve istifa çağrılarının özellikle Avrupalı bakanlardan geldiğine de dikkat çekiyor.

Financial Times'a göre "yeni başkanın Avrupalı mı yoksa Avrupa dışından mı olması gerektiği ya da hangisinin bu aşamada daha güvenilir bir isim olacağı konusunda görüşler muhtelif. Ancak her kim seçilirse seçilsin, siyasi ağırlığı milliyetinden daha büyük önem taşıyacak, hatta Avrupalı bir ismin dahi Avrupa'dan bağımsız olduğunu göstermesi gerekecek. "

Dominique Strauss- Kahn, Cuma günü ilk duruşmasına çıkmaya hazırlanıyor. Financial Times, adli tıp kanıtlarının ve video kayıtların hayati rol oynayacağına dikkat çekiyor.

'Rızaya dayalıydı'

Daily Telegraph gazetesinin internet sitesine koyduğu habere göre ise Strauss-Kahn'ın avukatları, duruşmada müvekkillerinin otel görevlisi ile cinsel bir temasta bulunduğunu itiraf edeceği ancak bunun rızaya dayalı olduğunu söyleyeceğinin işaretini verdi.

Times gazetesi ise IMF Başkanı'nın bugüne kadar adının karıştığı ilişkiler, kendisini destekleyen ve suçlayan kadınlar bir bir sıralanıyor, ve bunlara kimliği gizli tutulan yeni bir kadın ekleniyor.

30'lu yaşlarında ve ismi Martina olarak verilen kadın gazeteci, Times'a verdiği mülakatta Strauss-Kahn'la toplu bir mülakatta görüştüğünü, ancak IMF başkanının daha sonra telefonunu öğrenip kendisini defalarca aradığını anlatıyor. Haberde Martina'nın anlattığına göre IMF Başkanı, "Benimle çıkmayı kabul edersen sana özel mülakat veririm." demiş:

"İşyerime gelmek istedi, hayır dedim. Neredeyse yalvaracaktı ve telefonu yüzüne kapattım."

Yunanistan'ın geleceği

IMF Başkanı'nın katılamadığı haftabaşındaki Avrupa Birliği maliye bakanlar toplantısında Portekiz'e yardım paketi üzerinde anlaşılmıştı. Ancak Atina'nın borçları için "yumuşak bir yeniden yapılandırma" gerekeceği konuşuluyor. Avrupa Birliği'nden 110 milyar dolarlık bir kurtarma paketi alan Yunanistan'ın, bu yardımın şartlarını yerine getiremeyeceği bir süredir tartışılıyordu.

Financial Times'ın baş yazısında Avrupalı bakanların son iki gündür, piyasaları şaşkınlığa uğratmayan kararlar aldıkları, ancak gelecek ayki görüşmelerin çok daha zorlu geçeceği yazıyor.

"Gelecek ay çok daha aklıbaşında olunması gerekecek. Yunanistan'ın 2012'de borç piyasasına dönmesi, gerçekçi değil. Yunanistan'a resmen kredi verenler - öncelikle Almanya Başbakanı Angela Merkel- oluşan finansman açığını nasıl kapatacaklarına karar vermek için Atina'nın performansına ilişkin Haziran değerlendirmesini bekliyor. Ki bu akla uygun. Ne var ki karar fazla beklemeyebilir.

BAE Systems'a ceza

Financial Times, İngiltere'nin ve Avrupa'nın en büyük savunma şirketi BAE Systems'in ABD'de yolsuzluk suçundan varılan anlaşma gereği, 79 milyon dolar cezaya çarptırılmasına ilk sayfadan yer veriyor.

Amerikan Dışişleri Bakanlığı, şirketin, askeri ihracatlarda Amerikan kurallarının ihlal edildiği yolundaki binlerce iddiayı ele alan soruşturmada işbirliği yapmadığını bildirdi.

Anlaşma, BAE Systems’in söz konusu iddialar hakkında Amerikalı yetkililerle arasında 14 aydır devam eden anlaşmazlığa da son noktayı koymuş oldu.

Şirket, Amerikan dışişleri bakanlığı tarihinde bugüne kadarki en yüksek cezayı ödeyecek. BAE geçen yıl da Adalet Bakanlığı ile benzer bir yolsuzluk vakasındaki usulsüzlük ve yalan beyan suçlarını itiraf ederek 400 milyon dolar ceza ödemişti. Soruşturmaların Suudi Arabistan, Tanzanya, İsveç, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan'daki savunma anlaşmalarını konu aldığı belirtiliyor.

İngiltere Kraliçesi ve İrlanda

İngiltere gazetelerinin pek çoğu, Kraliçe İkinci Elizabeth'in İrlanda'ya yaptığı ziyareti tarihi bir gelişme olarak niteliyor ve genelde olumlu yorumlar göze çarpıyor. Kraliçe 2'inci Elizabeth, bugüne dek 120 ülkeye gitmiş olsa da, kapı komşusu ve Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını kazanan İrlanda Cumhuriyeti'ni hiç ziyaret etmemişti. Ayrıca böyle bir ziyaret, yüz yıldır ilk kez yapılıyor.

Independent gazetesi monarşi için küçük ama İngiliz- İrlanda ilişkileri için dev bir adım olabilir, yorumunu yapıyor.

Kraliçe'nin dört günlük gezisi, tarihin üzerindeki örümcek ağlarını temizlemeyi amaçlıyor. İki hükümet de bu gezinin, yeni bir başlangıcın temsilcisi olmasını umuyor.

Independent gazetesi İngiltere'de hükümetin sera etkisine yol açan gaz salımlarını yarı yarıya azaltmaya yönelik imza koyduğunu ama bu hedefe ulaşmak için herhangi açık bir anlaşma olmadığını yazıyor.

Çevre örgütleri, bu adımı olumlu karşılasalar da, bu iddialı hedefe ulaşılmasını sağlayacak politikaların görünürde olmadığı uyarısında bulundu.

Hükümet, son aylarda temiz enerji teknolojilerine verilen kimi kamu fonlarını kestiğini ilan etmişti.

Afganistan'ın intihar eylemcisi çocukları

Guardian gazetesi, Afgan gençlerinin, Taliban tarafından hem tehdit yoluyla hem de şehitlik mertebesine erişecekleri vaatleriyle nasıl intihar eylemcisi olmak üzere yetiştirildikleri üzerine bir habere yer veriyor. "Taliban Nur Muhammed'e basit bir seçim sundu - ya hırsızlık yaptığı için eli kesilecekti ya da intihar bombacısı olup ailesinin şerefini kurtaracak, günahlarından arınacaktı. Bir düğün sırasında cep telefonlarını çaldığı iddiasıyla ailesinden koparılıp başka bir köyde tutulan 14 yaşında genç, tercihini ikinci seçenekten yana kullandı.

"Kısa süre sonra silah kullanmak gibi konularda basit bir eğitime alındı. Gazni'deki bir Amerikan askeri üssü yakınlarında muhafızları vurmak için kullanacaktı. Üzerine bir intihar yeleği giydirildi.

İçeri girdiğinde patlayıcıları ateşleyecek, mümkün olduğunca çok Amerikalı ve Afgan askeri de beraberinde ölüme götürecekti. İsyancılar fotoğraflarını çekip görevine yolladılar.

Kabil'de tutulduğu çocuk cezaevinde Guardian'a konuşan Muhammed, Amerikalılara saldırmaktan son anda vazgeçmiş ve teslim olmuş. Duruşma gününü bekliyor. Muhammed iki hafta önce Taliban üyesi eğitmeniyle Andar eyaletindeki bir üsse bir kaç kilometre kalana kadar yaklaşıyor. Eğitmeni gittikten sonra ise "kendisini ve başkalarını öldürmesinin günah olduğunu düşünüyor, üzerindeki yeleği fırlatıp kaçıyor."

El Kaide örgütünün geliştirdiği bu yöntem, 2005 yılına dek Afganistan'da duyulmamıştı, ancak intihar eylemleri yoğunlaşan NATO kampanyasına karşılık vermek isteyen isyancılar arasında giderek daha popüler bir hal alıyor.

'İşkence gördük'

Times gazetesi de Afganistan'dan Pakistan'a geçerken intihar eylemcisi oldukları iddiasıyla yakalanan ve yaşları 8 ile 10 arasında değişen dört çocuğun işkence iddialarına yer veriyor. Habere göre çocuklar, bu ay yakalandıktan sonra Afgan polisince kendilerine elektrik verdiğini ve dövdüğünü anlattı.

Yetkililerin verdiği bilgiye göre Taliban üyeleri söz konusu çocukları intihar yeleklerini nasıl kullanacakları konusunda eğitip daha sonra eylemlerini gerçekleştirmek üzere çeşitli kentlere göndermeyi planlıyordu.

Ancak 10 yaşındaki Muhammed Yunus, Kabil'deki rehabilitasyon merkezinde kendisini ziyaret eden Times muhabirine Afgan polisinin kendilerini yakaladıktan sonra işkence yaptığını, ancak tek isteklerinin kendilerine iş bulma sözü veren kuzenlerinin yanına gitmek olduğunu söyledi.

Rehabilitasyon merkezinin başındaki yetkili ise çocukların ilk geldiklerinde intihar eylemcisi olmak üzere eğitildiklerini itiraf ettiklerini söylüyor.

Misrata'nın defans oyuncusu

"Misrata'nın defansı" Times'ın Libya'daki muhabirlerinden Jeremy Starkey imzalı habere göre geçmişte uluslararası futbol şampiyonalarında top sürmüş bir futbolcu, yeteneğini artık sahalarda değil, savaş alanında gösteriyor. "İbrahim Beşir Şanibah, 1997 yılında İtalya'daki Akdeniz Oyunları'nda Libya'yı temsil etmiş bir futbolcu. Misrata Futbol takımın da kaptanıymış. Bugün ise Misrata'da Libya lideri Kaddafi'ye direnen 200'ü aşkın isyancıyı komuta ediyor. "Savaş alanı, futbol sahasından farksız aslında diyor" Şanibah. "Herkesi en doğru yere koymanız ve onlara tamamlamaları gereken birer görev vermeniz gerek."

Şanibah, sahalarda gollerin önünü kesmesiyle biliniyormuş. eline silah bile almamış ve Misrata'da cep telefonu satan bir dükkan işletiyormuş. Ancak Misrata, kuşatma altında kalınca ve keskin nişancılar, sokaklarda Libyalı savaşçıların peşine düşünce hiç beklenmedik bu isim, kentin savunucusu olmuş.

Şanibah, Kaddafi rejiminin bir ay içinde çökmesini umuyor. "Bütün bunlar olmadan önce, çocuklara futbol oynamayı öğretmek için bir okul açmayı planlıyordum" diyor. "Ama devrimden sonra tüm planlarım alt üst oldu. Kaddafi'den en kısa zamanda kurtuluruz umarım. O zaman geleceğin futbol yıldızlarını eğitmeye başlarım, belki."