BIST 9.916
DOLAR 32,52
EURO 34,90
ALTIN 2.440,93
HABER /  GÜNCEL

16 Nisan İngiltere basın özeti

Financial Times'ın Türkiye muhabiri Daniel Dombey "Gül Erdoğan'ı uyardı, AKP'de çatlaklar büyüdü", Times yazarı David Aaronovitch ise "Hepimiz soykırım yapma kapasitesine sahibiz" diyor.

Abone ol

İngiliz Financial Times gazetesi, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün halefi Recep Tayyip Erdoğan'ı uyardığını ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) içindeki çatlakların büyüdüğünü yazıyor.

Financial Times'ın Türkiye muhabiri Daniel Dombey'nin İstanbul'dan gönderdiği haberin başlığı, "Türkiye'nin eski cumhurbaşkanı, Erdoğan'ı yetkilerin tek elde toplanması ile ilgili olarak uyardı". Haber gazetenin ilk baskısına yetişmemiş ve öncelikle Financial Times'ın internet sitesinde yer alıyor.

Abdullah Gül dün akşam İstanbul'daki Financial Times Türkiye Zirvesi'nde bir konuşma yapmıştı. Gazetenin organizasyonunu, Financial Times'ın uluslararası ilişkiler editörü David Gardner ile Türkiye muhabiri Daniel Dombey yönetmişti.

Daniel Dombey Financial Times'ın bugünkü sayısında yayımlanan haberinde, Gül'ün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı özellikle başkanlık sistemi konusunda uyardığını belirtiyor.

Dombey, Gül'ün dünkü konuşması ile "başkanlık sistemine muhalefetini iki katına çıkardığı" görüşünde.

Gül konuşmasında konuyla ilgili olarak şunları söylemişti:

"Nasıl ki parlamenter sistemin noksanlarından Türkiye çok çekmiştir; öyle olmuştur ki Türkiye'de hükümetlerin yetkisi paylaşılmıştır, gölge kabineler olmuştur ve neler neler olmuştur. Şimdi eğer bir başkanlık sistemi söz konusu olursa, burada çok daha dikkatli olmak gerekir. Denge ve frenlerin çok açık bir şekilde yazılmış olması gerekir."

Dombey, Gül'ün, parlamenter sistemin daha da iyileştirilmesinden yana olduğunun altını çiziyor.

'Dikkatli bir şekilde Erdoğan'ın adını anmadı'

Financial Times'taki haberde Gül'ün iktidar partisinin kurucularından olduğu hatırlatılıyor.

Eski cumhurbaşkanın konuşmasında, Türkiye'nin son 2-3 yılda ekonomik ivmeyi kaybettiğini, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü gibi konularda kaygılar olduğunu söylediğine dikkat çekilmiş haberde.

Haberden bazı satırlar şöyle:

"Sayın Gül'ün konuşması öncesi de iktidar partisinde ihtilaf olduğuna dair başka işaretler de vardı. Sayın Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında bazı görüş ayrılıkları olduğu açık. Sayın Gül bazı konularda Sayın Davutoğlu'na benzer bir duruş sergiler görünüyor. Örneğin, Başbakanın arkasında olduğu yolsuzlukla mücadeleye yönelik askıda kalmış yasa tasarısına desteğini açıklamıştı."

"Eski cumhurbaşkanı konuşmasında dikkatli bir şekilde partisinden eski dostunun adını anmaktan kaçındı. Ancak Sayın Erdoğan hakkında bugüne kadar en fazla kaygı dile getirdiği konuşmasını yaptı. Aynı zamanda kendisini alternatif bir lider olarak yansıttı. Bu muhtemelen, genel seçimde aday listesinde kendilerine yer verilmeyen ve yeni bir parti kurulmasını teşvik edebilecek iktidar partisinden 70'den fazla milletvekiline bir mesajdı."

Financial Times'taki haberde Gül'ün muhalefet partilerinin seçimde güçlenecekleri ancak AKP iktidarının süreceği tahminine de yer veriliyor. Partinin yeni anayasayı tek başına hazırlamaması ve seçimlerde usulsüzlük yapılmaması gerektiği yolundaki uyarılarıyla birlikte...

Haber, Gül'ün Türkiye'ye, büyükelçilerinin olmadığı Mısır ve İsrail ile ilişkileri geliştirmesi, tıkanmış Avrupa Birliği üyeliği sürecine yoğunlaşması çağrılarıyla noktalanmış.

Türk Lirası dolar karşısında en düşük düzeyde

Financial Times'ın "Şirketler ve Piyasalar" ekindeki bir haberde ise Türk Lirası'nın Amerikan Doları karşısında rekor düzeye gerilemesine değiniliyor.

Gazetenin muhabirleri Michael Hunter ve Elaine Moore, liranın dolar karşısında sadece dün yüzde 0,7 değer kaybettiğini ve kurun 2,73 olduğunu belirtiyor.

Haberde vurgulanan diğer noktalar ise liranın dolar karşısında sadece bu yılki değer kaybının yüzde 16'yı bulması ve 2015'te şu ana kadar gelişmekte olan ülkelerin para birimleri arasında en fazla değer kaybedenin yine lira olması.

Gazeteye konuşan iki uzmanın görüşleri de şöyle:

Bernd Berg (Société Générale): Lira üzerindeki satış baskısının yoğunlaşmasını bekliyoruz. Seçimin neden olduğu belirsizlik sermaye çıkışını tetikleyebilir. Özellikle de doların genelde güçlü olduğu bir ortamda. Artık hükümet ve Merkez Bankası uygun önlemleri almazsa, bu satış baskısının daha da hızlanabileceğini ve kur krizine dönüşebileceğini düşünüyoruz.

Enrique Diaz-Alvarez (Ebury): Liranın gelişmekte olan ülkelerin para birimleri arasında en zayıflardan biri olduğunu düşünüyoruz. AKP hükümetinin enflayson yükselirken faizlerin düşürülmesine yönelik baskısı nedeniyle lira siyasi baskıyla karşı karşıya. Türkiye'nin para birimi özellikle de yatırımcıların gelişmekte olan piyasalarda risk alma iştahının azalması nedeniyle zayıf konumda. Lira, doğrudan yabancı yatırımlardan ve işçi dövizlerinden ziyade portfolyelerdeki değişkenliğe bağımlı durumda. Bunun nedeni de Türkiye'de cari açığın ve bankaların önemli miktardaki dış borçlarının finansmanı.

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's in Türkiye'de bankacılık sektörünün gidişatına yönelik uyarıları, Türkiye'de işsizlik oranının yüzde 11,3'e, Mart ayında bütçe açığının 6 milyar 800 milyon liraya (yaklaşık 2,5 milyar dolara) ulaşması da haberde değinilen diğer noktalar.

Haberde şu satırlar da yer alıyor:

"Türkiye'de 7 Haziran'da genel seçimler yapılacak. Cumhurbaşkanı Receo Tayyip Erdoğan'ın iktidarı merkezileştirdiği ve Batı ile ilişkilerde giderek daha da agresif bir uslup benimsediği bir dönemde seçime gidiliyor."

'Hepimiz soykırım yapma kapasitesine sahibiz'

İngiliz Times gazetesinin köşe yazarlarından David Aaronovitch bugünkü yazısında Papa ve Türkiye'nin karşılıklı açıklamalarıyla alevlenen "Ermeni Soykırımı" tartışmasını ele alıyor. Aaronovitch, "Hepimiz soykırım yapma kapasitesine sahibiz" başlıklı yazısında, yaşanan tartışmanın hiçbir ülkenin tarihinden kaçamayacağını gösterdiğini vurguluyor.

Papa Francesco, Pazar günü Vatikan'daki San Pietro Bazilikası'nda yapılan "Ermeni şehitliğinin 100. yılı için kutsal ayin" adlı törenin açılışında, "Son yüzyılda insanlık üç büyük trajedi yaşamıştır. Bunların ilki, genel olarak 20. yüzyılın ilk soykırımı olarak görülen ve siz Ermeni halkına karşı yapılmış olandır" demişti. Türkiye Papa'nın bu sözlerine sert tepki göstermişti.

Times yazarı David Aaronovitch, önümüzdeki haftanın (24 Nisan) Osmanlı İmparatorluğu'nda 200'den fazla Ermeni aydın ve siyasetçinin tutuklanarak öldürülmelerinin 100. yılı olduğunu, 1915'in ilerleyen aylarında bir ile bir buçuk milyon arası Hristiyan azınlığın zorla nakledildikleri o dönemin Osmanlı toprağı Suriye ve Irak'ın çöllerinde hayatını kaybettiğini hatırlatıyor.

David Aaronovitch'in yazısından bazı satırlar şöyle:

"Türkiye ve vatansever Türkler, yaşananın soykırım olduğunu kabul etmiyor. 21. yüzyılda bile 1915 ve 1916'da olanlar hakkında açıkça konuşmak ya da yazmak ölümcül olabiliyor. 2007'de, soykırım hakkındaki bir belgeselde konuşan Türk-Ermeni gazeteci Hrant Dink, İstanbul'da milliyetçi bir genç tarafından vurularak öldürüldü...Rastlantıya bakın ki, insanları öldürebileceği fikrini hakaret olarak gören bir kişi tarafından öldürüldü Dink."

Aaronovitch Dink'in öldürüldüğü gün, onun gazetesi Agos'ta, Akdamar Kilisesi'nin 90 yıl sonra restore edileceğine dair bir haberin olduğunu hatırlatıyor. 20 yıl önce ziyaret ettiği kilisenin, Recep Tayyip Erdoğan Başbakan iken önce restore edildiğini, sonra bir ayine ev sahipliği yaptığını, ardından da 2013'te kilisede bazı Ermeni gençlerin vaftiz edildiklerini ekleyerek...

'Erdoğan milliyetçiliğe döndü'

Yazı şöyle devam ediyor:

"Ben bir nevi Türk hayranıyım. Türkiye'yi, insanlarını severim. Bu nedenle yapılandan çok memnun olmuştum. Eğer Erdogan aşırı Türk milliyetçiliğinin bataklığını bir şekilde kurutabilseydi, Türkiye modern dünyaya çok büyük bir katkıda bulunabilirdi. Ancak Akdamar Kilisesi yeniden açıldığında, tören karşıtı bir gösteri düzenlendiğini biliyorum. Bir pankartta, 'Türkler asildir. Asla soykırım yapmazlar' yazıyordu."

"...Erdoğan kendisinin gerçek bir siyasi baskı altında hissettiğinde, milliyetçiliğe döndü. Artık onun hükümetini eleştirenler sadece haksız değillerdi. Aynı zamanda vatansever olmayan kişilerdi. Erdoğan'a muhalefet meşru değildi çünkü dış güçler kurdukları komplolarla Türkiye'yi zayıflatmaya çalışıyorlardı."

Times yazarı Aaronovitch, Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır'ın Papa'yı eleştirirken, onun ülkesi Arjantin'in, Yahudi Soykırımının en büyük icracıları olan Nazilerin önde gelenlerine, işkencecilerine kucak açtığını söylediğini hatırlatıyor.

David Aaronovitch, Bozkır'ın "Ermeni diasporası medyayı ve iş çevrelerini kontrol ediyor" sözlerini ise Yahudi Soykırımını inkar edenlerin Yahudi lobisine yönelik suçlamalarına benzetmiş.

'Hepimiz yapabiliriz'

Aaronovitch daha sonra sözü Türklerin, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1878'den sonra uzun süre gerilemesi sırasında Balkanlarda Türklerin "etnik temizliğe" maruz kaldıklarına ve 1919-1922 yılları arası savaş döneminde Yunanistan'dan sürüldüklerine, Selanik'teki camilere yapılanlara yönelik tezlere getirmiş. Bunların da büyük oranda doğru olduğunu söylüyor Times yazarı ve ekliyor:

"Katliamların ve yağmaların bizlere hatırlattığı korkunç gerçek, sadece herhangi birimizin kurban olabileceği değil, yanlış koşullarda hepimizin bunları yapabileceği aynı zamanda...Örneğin, milliyet ve demokrasi özlemlerini desteklediğim Kürtlerin ataları Ermenilerin soykırıma maruz kalamlarında korkunç bir rol oynadı. 1980'lerde ise bu kez Kürtler, Irak'ta Saddam Hüseyin'in soykırım kampanyasının kurbanı oldular."

"Bizim atalarımız da önce köle ticaretinden büyük kar elde ettikler, sonra bundan pişmanlık duydular, ardından kolonilerinde isyancıları katledip, korkunç kıtlıklar sırasında umursamaz bir tavır takındılar...Bence bu suçları bir daha işlememek için gerekli olan şey öncelikle onların gerçekten suç olduğunu kabul etmek..."

"Bu vesileyle Suriye ve Irak'ta İslam Devleti'nin kontrolündeki topraklarda binlerce Ermeninin, bazen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın varil bombalarıyla düzenlediği saldırıların ardından kendilerini mezarda bulduklarını da belirtmek isterim. Takdiri okurlarımıza bırakarak, vicdanımız rahat bir şekilde gezindiğimiz için mutluyuz hepimiz."