Üç bin yıl önce yapılan nasihat...
Zincirlikuyu mezarlığının kapısında şöyle bir ibare vardır:
"Ölüm en büyük nasihattır".
Bu "nasihat" bana üç bin yıl önce, Xsantos'ta
yazılmış bir duvar yazısını hatırlattı.
Kutlama günlerinde insanlar bir tapınağa asılan yazıyı gidip okur,
birbirlerine sarılarak kenetlenirlermiş.
Hepimizin alacağı bir ders vardır düşüncesiyle o yazıyı sizinle
paylaşmak istedim.
İşte milattan önce 9. yy da yazılmış ve herkesin
okuması gereken nasihat..
"Annenin seni doğurduğu saatleri hatırlıyor musun?
Sen ağlarken herkes sevinçle gülüyordu.
Öyle bir ömür geçir ki, sen öldüğünde herkes ağlasın...
Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde
huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe
herkesle dost olmaya çalış.
Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak
olsun.Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız
kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil
oldukları zaman bile dinle onları; çünkü dünyada herkesin bir
öyküsü vardır.
Yanlız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkar. Ne kadar
küçük olursa olsun işinle ilgilen. Hayatta ki dayanağın odur.
Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve
yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki başarıların bedenini ve
yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış
olacaksın.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever
gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun. Ama hükmetme.
İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki
insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri kumsaldaki kum tanecikleri
değildir.
Aşka burun kıvırma sakın. O çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir.
O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma
ihtiyacı olduğunu unutma.
Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. Birincisinin acısı bir
an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o
kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bir zafer sayılır. Bu
dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme. Gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek
teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin, yapabileceklerini
engellemesine izin verme. Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsan,
yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya karşılaştığın
fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle
ilgilenir.
Arasıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki evreni yargılamak
imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle
barış içinde ol.
Doğduğun zamanları hatırlar mısın? Sen ağlarken herkes sevinçle
gülüyordu. Öyle bir ömür geçir ki herkes ağlasın sen öldüğünde.
Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Eninde sonunda bütün servetin sensin.
Görmeye çalış ki bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine
de insanoğlunun biricik güzel mekanıdır."