BIST 10.209
DOLAR 32,43
EURO 34,78
ALTIN 2.396,64

Trafikte çözüm için motosiklet teşvik edilmeli

Gelişmiş ülkelerde motosiklet kullanımının neden yaygın olduğunu düşünmeliyiz

Gelişmiş ülkelerde motosiklet kullanımının neden yaygın olduğunu düşünmeliyiz

----------------------------------------------------------------------

İstanbul’daki trafik sorununun tabii ki çözümlenmesi gerekiyor. Ama bizi yönetenler bir çözüm üretmeye görsün bir bakarsınız yasaklarla karşılaşırsınız, ağzınız açık kalır. Tabii ki metro önemli bir çözümdür İstanbul gibi bir metropol için. Ama başka şeyleri de düşünmek gerekir. Köprülerden bir gün tek plaka bir gün çift plaka geçen araç uygulamasını da yaşadık geçmişte. Bugün yeni bir şey bulmuş gibi bundan söz edenler herhalde yaşları müsait olmadığı için o günleri hatırlamıyorlar. Yani, çözüm olmamıştı İstanbul için.

İnsanlara özgürlük sağlayacak hizmetler üretmek yerine sorunların çözümünü yasaklarda aramak, gelişmiş ve gelişen ülkelerin layık olduğu bir şey değil elbette. Okul sayısı yetersiz kaldığı için öğrenci sayısını kısıtlamak olamayacağı gibi böyle bir zihniyetle, yeterli iş imkanı sunamayınca da insanlara çalışmayı yasaklamak gerekir. Ya da çözümü hemen bedelini arttırmakta bulanlar gibi, çalışmak isteyenden daha çok vergi almaya kalkarsınız. Böyle düzenler, zavallı düzenlerdir. Halbuki halk yöneticilerden daha çok okul, daha çok iş imkanı ve her şeyi daha çok satın alıp tüketebileceği hizmetler beklemektedir. Ekonominin iyiye gitmekte olduğunu söylüyorsanız daha çok teknoloji, daha çok refah, daha çok iletişim, daha çok ulaşım olmalı. İnsanlar daha çok otomobil, daha çok yazlık, daha çok deniz aracı, daha çok motosiklet alabilmeli. Yoksa, insanlara hizmet vermek vaadi ile o göreve neden talip olduğunuzu sorarlar.

İstanbul’da çevre yolları yetmiyorsa, yenileri yapılmalı. Avrupa’da iki şehri, gerekiyorsa birden fazla otoyolu ile bağlayan planlamalar dahi yapıyorlar. Bu şehirde trafik kuralı diye bir şey kalmadı. Onca trafik polisinin işi, tıkanmış trafiği seyretmek midir? Servis otobüsleri daracık yolları kilitlemeye yetiyor. Gün boyunca şehir içinde park eden bu otobüsleri, çözüm üretmesi gereken bir Allahın kulu günler boyunca görmüyor. Hele hayati yollarda iş çıkışından bir saat önce gelip yer kapan servis otobüslerinin o yolları geçilemez hale getirmesini 50 metre ötedeki trafik polisleri görmezden gelirse, onun amirlerinden ileri görüşlü olmalarını nasıl bekleyebiliriz ki? Bunları daha önce de yazdık ama okuyan kim, halkı umursamıyorlar.

Resmi araçların yarattığı kargaşa ve kural tanımazlığa bir de halka adeta meydan okuyan taksiler eklenince, işte dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul’da ilkel toplumlardaki kargaşayı yaşamaya mahkum oluyoruz. İstanbul’dan daha küçük olduğu halde İstanbul’dan çok daha fazla araç sayısına sahip avrupa şehirlerinde böyle bir karmaşa yaşanmıyor. Şehir plancıları oralara gidiyorlar. Gördüklerinden sonuç çıkarmalılar.

Araç sayısını vergi ile sınırlamanın en önemli örneği Singapur’dur. Küçücük bir ada dünyanın en zengin ekonomisine sahipse ve o adada baraj yapıp su depolayacak toprağın bile yoksa, o zengin toplum şehir merkezine özel araçla girişini zorlaştırmak için daha yüksek vergi uygulamaktan başka çaren yoktur. Singapur, hava kuvvetlerinin uçaklarını komşu ülkeden kiraladığın topraklara indiriyorsa, halkın konut ihtiyacını karşılayacak kadar toprağı yoksa onların barınabilmesi için gökdelenler yapmaktan başka çaresi yoktur. Araç sayısını engelliyor ama yeraltındaki müthiş metro ile insanlarının şehir merkezine de en hızlı şekilde ulaşmasını sağlıyor.

Gelelim yazımızın başlığı olan “motosiklet” konusuna.

Trafiğe çözüm üretmesi gerekenlerin hepsine sesleniyorum ;
Gelişmiş ülkelerde neden çok sayıda motosiklet kullanıldığını düşünmelisiniz. Bakmayın siz motosikleti kötüleyenlere. Bugün İstanbul trafiğindeki araçların sadece yüzde beşinin bile motosiklete dönüşmesi ile İstanbul’daki trafik çilesi sona erer.

Bunun müthiş bir öneri olmadığını belirteyim ama gelişmiş ülkelerde kesin çözüm yaratan bir öneri olduğunu da unutmayalım. Ciddi hizmetler beklediğimiz yöneticiler, böyle çözüm önerilerini hafife alıp daha ciddi şeylerle uğraştıkları sürece, işte böyle bir de bakarlar ki önlerindeki sorun dağ gibi olmuş, Belediye Başkanı’nı da Valiyi de aşmış, Hükümet de içinden çıkamayınca 4-5 bakanla koordinasyon kurulları kurulur, kara kara düşünmeye başlarlar.

Söylediklerimize kulak versinler. Onlar bir dönemdir görev yapıyorlar ama biz 50 yıldır bu şehirde yaşıyoruz.