BIST 9.936
DOLAR 32,44
EURO 34,78
ALTIN 2.449,45

Sol ideoloji ve siyaset

Herhangi bir yaptırıma, cezaya ve özel mükafata ihtiyaç duymadan herkesin kendi işini eksiksiz yerine getirmesini bekleriz. Bunu gerçekleştirecek bir sistem arayışımız bizim sosyolojik arayışımızın bir yansımasıdır.

İnsanlığın bu dünyadaki serüveni iki temel çelişkiyi içinde barındırır. Birisi kişisel biyolojik çelişkidir diğeri de toplumsaldır.

Biyolojik ihtiyaçlarımızı kusursuz bir şekilde tatmin etmek için çabalar dururuz. Öyle bir su içelim ki bir daha susuzluk hissetmeyelim. Öyle bir yemek yiyelim ki bir daha açlık aklımıza gelmesin…

Kusursuz bir toplumsal sistem arayışımız da en kadim özlemlerimizden bir tanesidir. Dikensiz bir gül bahçesi olsun isteriz. Arılar ve karıncalar gibi bir düzen kurmak en büyük hayalimizdir.

Herhangi bir yaptırıma, cezaya ve özel mükafata ihtiyaç duymadan herkesin kendi işini eksiksiz yerine getirmesini bekleriz. Bunu gerçekleştirecek bir sistem arayışımız bizim sosyolojik arayışımızın bir yansımasıdır.

Bu iki ezeli çelişki ve iki büyük arayış da bize ilk atamız olan Hz. Adem>’den miras kalmıştır.  Hz. Adem, Cennetten ayrı düşmenin hasreti ile yanıp tutuşuyordu.

İnsanlığı yükselten ve, geliştiren esas konu da budur. Bu paradokstur.

Bu paradoksu anlamaya çalışan her din, ideoloji ve siyasi hareket dünya siyasi tarihinde kendine bir yer edinmiş, edinir.

Ancak her şeyin belli ve bilinir bir cevabının olduğunu iddia eden ideolojiler hiçbir varlık gösteremezler ve göstermemişlerdir şimdiye kadar.

Her bir ideoloji için burada ayrı ayrı bir analiz yapacak değilim, son zamanlarda ülkemizde kimi çevrelerin mevcut iktidara karşı sol bir blok üzerinden bir direnme mevzisi oluşabileceğini umutla dile getirdiklerine şahit olmaktayız.

Oysaki ben hiç umutlu değilim. Özellikle de Kürt faşizmi ile gayri meşru bir ilişki içinde olan bir solun bu coğrafyadaki insanların sorunlarına çözüm üretebileceğine ihtimal vermem. Bunu söz konusu ideolojinin aktörleri üzerinden söylediğimde düşünülmesin. Aksine ben solun epistemolojisinin bu işe elverişli olmadığını düşünüyorum.

Sol ideoloji esasında yukarda bahsettiğim her iki çelişkiye işaret ederek arz-ı endam etti dünyada. Kökü çok derinlerde olmakla beraber esas görünürlüğü ondokuzuncu yüzyıldır.

Sol ideolojinin vaat ettiği eşit ve özgürlükçü düzen içeren bir sistemin tesis edilmesi bir ideal olarak var olmanın ötesinde çeşitli biçimlerde denendi ve uygulanmaya çalışıldı.

Sonuç ne oldu?

İnsanlığın hangi sorunu için yüreklere su serpen bir çözüm üretildi?

Hem dünyada hem de ülkemizde sol ideolojinin özgürlüklerden anladığı nedir?

Sol ideoloji insanlık tarihine nasıl bir katma değer sundu bugüne kadar?

Sosyoloji ve siyaset ile az buçuk ilgilenen herkes bilir ki bu ideolojinin neşv-ü nema bulduğu her yerde baskı, zulüm ve gözyaşı asla dinmemiştir. Bizim ülkede de öyle olmuştur. Sol ideolojiye dayandığını iddia eden ulusalcı Kemalizm tüm ülkeye, PKK da Kürtlere zulmetmekten öteye geçen bir katkıda bulunmamıştır ve bulunmayacak da.