BIST 9.663
DOLAR 32,59
EURO 34,86
ALTIN 2.496,98

Nişantaşı’dan Kandil’e Bir “Aşk” Masalı

Mazhar Bağlı'nın yeni yazısı 'Nişantaşı’dan Kandil’e Bir “Aşk” Masalı'

Malum son zamanlarda beyaz cumhuriyetin sarışın çocukları Kandildeki eli silahlı Kürtlerden çok acayip bir aşk elektriği almaktadır. Öyle böyle bir muhabbet değil. Nasıl doğdu, nereye kadar uzanacağını tahmin etmek de mümkün değildir. Güzel. Bu aşk, sosyolojik bir kategori olarak bütün Kürtlere yönelik mi yoksa sadece elinde kan, taş, sopa, molotof ve silah olanlara karşı mı sorusunu akla getiremeyecek kadar yüksek potansiyelli bir elektrik içermektedir.Daha dün, Türkçe bilmediği için mecburen ve doğal olarak Kürtçe konuşan muhatabının yüzüne tükürenler bugün birer Kürt tarihçisi ve filoloğu oldular.

Dün en iyi Kürt ölü Kürt’tür diyenler bugün en iyi Kürt eli silahlı Kürt’tür demektedirler. Bu kadar keskin bir değişim bir gecede nasıl gerçekleşti acaba?Birileri bir rüya mı gördü de sabah kalkıp gözünün önündeki perdelerin kalktığını mı fark etti? Niçin ülkenin orta ve ortanın altı sınıfı “bazı etnikler gelip Antalya’da, Alanya’da oteller yapıyor, iş yerleri açıyorlar ve bize iş imkânı kalmıyor” diye dert yakınırken onların abileri ve akıl babaları bu güzel insanları biz nasıl şimdiye kadar ihmal etmişiz modundalar? Gerçekten ne oldu? Hangi hakikatle yüzleştiler de bu ülkede farklı bir etnik yapının var olduğunu gördüler.

Uluslaşma sürecinin fikir babaları, Kürtleri Türkleştiremedikleri için mi bu sevdadan vazgeçtiklerini sanıyorsunuz? Ya da Türklüğü sadece ve sadece etnik içerikli bir kategori haline getiren veya buna indirgeyen faşistlerin “bütün dünya Türk’tür” sevdasından vazgeçtiğine mi inanalım? Aslında kimsenin fikrinden ve tarihsel refleksinden vazgeçtiği yok.Yeni bir dünya kuruluyor, Türkiye bu sürecin içinde kendi iç dinamikleri ile bir gelecek planlamaya çalışıyor. Yeni dünyanın ve yeni Türkiye’nin parametrelerini elinde bulundurmak isteyenler bu kez farklı bir strateji izlemektedirler.Birinci dünya savaşı esnasında pek çok coşturucu ümitlerle bu coğrafyanın halklarını peşinden sürükleyenlerin savaştan sonra sıra egemenlik ve idarenin şekline gelince nasıl diğerlerini masada ekarte ettiğini biliyoruz. Aynı durum yeniden yaşanıyor.

Millet iradesini ortaya koymakta, birlikte yaşamaya ve kardeşliğe ümitle sarılmaktadır. Toplumda farklılıklar birbirini kabul etme ve tanıma aşamasına gelmiş ve birlikte yaşamaya dair ortaya çıkan duyarlılık birilerini tedirgin etmektedir.Bu coğrafyadaki insanlar kendi ortak geleceklerini sivil siyaset üzerinden kurgulamaya çalışırken faşistler (Türk faşistler ile Kürt faşistler) ittifak halindedirler. Kim bilir nasıl bir tezgah kuruyorlar millete. Ama artık insanlar hangi delikte yılanların-çıyanların olduğunu çok iyi biliyor. Şerbetliler.

Nişantaşı ile Kandil arasında doğan bu büyük aşkın elektriğini toprağa verecek günü heyecanla bekliyoruz.