BIST 9.891
DOLAR 32,57
EURO 34,98
ALTIN 2.459,54

Okullardaki korku verici durum ve medya

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Emniyeti Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ortaklaşa olarak, İstanbul’da 31 bin lise öğrenciyi kapsayan çarpıcı bir araştırma yaptı. Araştırmada, korku verici sonuçlar ortaya çıktı.

Bilmiyorum, hiç dikkatiniz çekti mi?

Geçtiğimiz günlerde, İstanbul’da 154 okulda 31 bin lise öğrencisini kapsayan çok önemli bir araştırma yapıldı.

Araştırma, sadece birkaç medya organında yer aldı.

Ne yazık ki eğitimle ilgileri, sadece reyting için SBS, YGS ve LYS deneme eki vermekten öteye geçmeyen gazetelerimiz; bu araştırmalarda geçen oranların artışına okkalıca katkıda bulunmaktan başka işe yaramayan ‘aptalca’ okul dizileri (bu dizilerin öğrenciler üzerine etkilerini ayrıca ele alacağım)  yayınlayan televizyon kanallarımız, konuya pek ilgi göstermedi.

TRT bile böyle önemli bir konuyu görmedi. Özel televizyonlarda eğitim konularının ele alındığı,  öğrencilerin sorunlarının konuşulduğu bir program bulunmuyor. Olanlar da ne yazık ki sadece özel okulların reklamını yapmaya yönelik.  Bunu anlıyorum, ama TRT’de neden bir eğitim programı yok, bunu anlayamıyorum.

Daha önce Cihat Şenel’in yaptığı “Hayatımız Sınav” programı vardı ve o programda öğrencilerin en azından sınavla ilgili sorunları gündeme geliyordu. Şimdi, ne işe yaradığı belli olmayan Sınıf 2010 diye bir dizi var. TRT, herhalde onu bir eğitim programı olarak algılıyor ve bizim de bir eğitim programımız var diye düşünüyor.

Sözü fazla dağıttım, ama çocuklarımızla ve eğitimimizle ilgili böyle önemli bir konunun; bir mankenin köpeği kadar bile önemsenip gündeme gelememesine gri beyin hücrelerim isyan ediyor. Ne yapayım?

Öğrenciler uyuşturucu bataklığında

Bu araştırmayı,  İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Emniyeti Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ortaklaşa gerçekleştirmiş. Her iki kurumun yetkililerine ve araştırmayı yapan ekibe, bizim gözlerimizi açan bu çarpıcı araştırmayı yaptıkları için teşekkür ediyorum.

Araştırma, lise öğrencileri arasında esrardan kokaine, ecstasyden captagona kadar uyuşturucu madde kullanıldığını ortaya koyuyor.

 İstanbul'un 28 ilçesindeki 154 okulda, bu yıl içinde gerçekleştirilen araştırmaya 31 bin 272 öğrenci katılmış.

Araştırmadaki en ilginç verilerden biri de sosyete uyuşturucusu olarak bilinen ve 1 gramı 150 dolardan alıcı bulan kokainin, liselinin kullandığı maddeler arasında yer alması.

Araştırma, uyuşturucuyla tanışma ve kullanma yaşının 14'e kadar indiğini gösteriyor. Öğrencilerin 5'te 1'i mutlaka sigara ya da alkol kullanıyor.

Veriler, 14-18 yaş arası gençliğin uyuşturucu bataklığına giderek saplandığını gösteriyor.

- Öğrencilerin en fazla kullandığı madde, sigara. 

- Hayatında en az bir kez dahi olsa sigara kullanan öğrencilerin oranı; yüzde 56.6. 

- En az bir kez alkol kullanılanım oranı; yüzde 32.5. 

- Öğrencilerin yüzde 20.1'i son 30 gün içinde sigara, yüzde 21.1'i de alkol kullandığını belirtiyor.

- Öğrencilerin yüzde 3.3'ü, en az bir kez esrar kullanmış. 
-  Yüzde 2.4'ü de yine en az bir kez uçucu madde kullanmış. 
- Öğrencilerin yüzde 1.6'sı ecstasy kullanmış. 
- Yüzde 1.4'ü amfetamin kullanmış.  
- Yüzde 1.2'si LSD kullanmış. 
- Yüzde 1'i de kokaini en az bir kere denemiş.

Bu konuda öğretmenlere, özellikle rehber öğretmenlere önemli görevler düşüyor.

Çocuklarımız, günde en az 6 saat okulda onlarla birlikte. Bu nedenle öğretmenler, teneffüs aralarında, kantinde, okul bahçesinde öğrencilerle birlikte olup onlarla daha etkili iletişim kurmalılar. Derslerde zaman zaman, çocuklara hayata dair yönlendirmede bulunmamalılar. Biliyorum, müfredatı yetiştirmek için ‘ha bire taramalı tüfek gibi’ ders anlatmak zorundasınız. Ama bu bilgilerin çocuklarımıza, kaya çeşitlerini öğretmekten, “periyodik cetveli” ezberletmekten daha fazla faydası olacak.

Bunu elbette sizler de biliyorsunuz.

Keşke bir de Milli Eğitim Bakanlığımız anlasa.

Rehberlik uzmanları, daha aktif rehberlik çalışmaları yapmalı.

Yani öğrencin arasında girip onlarla daima onlarla diyalog halinde olmalı. Sınıflara girip belli periyotlarda grup rehberliği yapmalı.

“Bana öğrenci gelsin, öyle ilgileneyim” şeklinde pasif bir rehberlik çalışması etkisiz ve yetersizdir.

Çocuğunun en az beş arkadaşını tanımayan baba, baba değildir.

Tabii anne de anne değildir.

Çocuklarınız kimlerle arkadaşlık ediyor?

Evde olmadığı zamanlarda hangi mekânlara gidiyor?

İnternette, kimlerle iletişim halinde?

Peki, biz çocuğumuza güvenmeyelim mi?

Evet, çocuğunuza güvenin ama kontrol etmeyi de ihmal etmeyin.

Çünkü bu maddelerden bir defa kullandı mı, geri dönülmesi zor olan bir yola girmiş olabilirsiniz.

Unutmayın; sizin ihmalinizdeki boşluğu doldurmak için, dışarıda bekleyen yüzlerce “çakal” var.

Ayrıca çocuklarınızla iletişiminizi asla kesmeyin.

Yine unutmayın; siz iletişiminizi keserseniz, onlarla iletişime geçecek yüzlerce çete üyesi var.

Vay vay vay! Milli Eğitim’in gizli ajandasına bak!

Yine geçtiğimiz günlerde, (yukarıdaki önemli araştırma  sadece birkaç gazetede yayınlanırken) hemen hemen her gazetede yer alan bir haber vardı.

Başlık aynen şöyle: Milli eğitimin gizli ajandası

Haberin içeriğini okuduğumda, “Yuh olsun” dedim.

Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı okullardaki şiddetin, kavgaların önlenmesi ve okulları tehdit eden gençlik ve uyuşturucu çeteleriyle mücadele için bazı okullarda 24 saat yayın yapan kameralar kurdurmuş ve güvenlikçiler görevlendirmiş.

Yani Milli Eğitim, tam da yukarıda bahsettiğimiz sorunla ilgili yapılması gereken önlemleri almış.

Milli Eğitim Bakanı Çubukçu’nun yaptığı açıklama şöyle:

“2009-2010 eğitim-öğretim yılında okullarda 2 bin 881 güvenlik kamerası kuruldu. Giriş-çıkışlar, okul koridorları 24 saat kayıt altına alınıyor. Kamera ve alarm sistemi olmayan okullarda ise çalışmalar sürüyor.

2010-2011 eğitim-öğretim yılında da 385 okulda 199 emniyet irtibat görevlisi, 15 emniyet 'krize müdahale ekibi' ve araçlı 126 emniyet ekibi görev yapmaktadır. Ayrıca her

okulun bir müdür yardımcısı irtibat görevlisi olarak belirlenmiş ve emniyet görevlileri ile karşılıklı iletişim bilgileri paylaşımı sağlanmıştır.”

Bunun neresi gizli, neresi ajanda?

Anlayan var mı?