BIST 9.717
DOLAR 32,55
EURO 34,93
ALTIN 2.439,82
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Niğde'de görenleri şaşkına çeviren yaratık!

NİĞDE'de 2 yıl önce eski yapı bir evin kayadan oyma kilerinde bulunan ve türü bilinmeyen hayvan iskeleti gizemini koruyor.

Abone ol

Niğde Müzesi'nde sıvalı kafa taslarını incelemek üzere kente gelen Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal, hayvan iskeletini camekanda sergileyen Abdullah Öztürk'ün iş yerine geçti. İskeleti inceleyen Erdal, Öztürk'ün nereden ve nasıl bulduğu konusunda da bilgiler aldı.

Daha sonra değerlendirmelerde bulunan Erdal, canlının türünün ne olduğunu söylemek için arkeozoolog olmak gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:

"Benim mesleğim bu değil o nedenle bir şey söyleyemem. Bunun çok detaylı bir şekilde analiz edilmesi lazım ama benim gözlemlerime göre bunun daha çok böyle etle beslenen etçil türünde küçük boyutlu canlıya ait olduğunu söylemek mümkün. Çıktığı alanın mağara olduğu ya da bir evin tabanındaki mahzen ya da mağara biçimindeki yerleşim yeri olduğu anlaşılıyor.

Burada tüfler oyulduğu için ya hayvan oraya girdi, dışarı çıkamadığı için hayatını kaybetmiş ve fosilleşmiş olabilir ya da öldükten sonra birisi o mahzene atmış orada fosilleşmiş olabilir. Fosilleşme dememizin nedeni şu, eğer bir canlıyı tuzun içerisine ya da tüfün içerisine koyarsanız o koyduğunuz canlı büyük oranda içerisindeki suyu hızlıca kaybeder kaybettikten sonra kurur kuruyan şey de uzun süre çürüme sürecine dayanıklı kalır.

Buradaki gördüğümüz örnekte kısmen bütün hücrelerinin içerisindeki suyun tamamını kaybetmiş bir canlıya benziyor. Tabii böylece kuruduğu için de bir düzeyde mumyalaşmış bir görünüm arz ediyor. Ama bunun bilinçli bir şekilde mumyalaştırıldığı söylemek pek anlamlı bir şey değil. Çünkü bulunduğu konum ve ele geçirilme biçimi pek benzemiyor. 100 yıllık da olabilir bin yıllık da olabilir ama evin ne zaman terk edildiğine bakmamız daha doğru bilgi verir."

'MÜZEDE SERGİLENMELİ'

Niğde Müzesi'ndeyken kendisine iskeletten bahsedildiğini ve bunun üzerine merak edip görmek istediğini ifade eden Yılmaz Selim Erdal, "Ama benim biraz önce söylediğim gibi esasen bunların uygun bulunduğu yerlerde yani müzelerde ve diğer yerlerde saklanması ve sergilenmesi çok daha iyi olur çünkü gördüğünüz gibi yavaş yavaş bozulmalar başlamış, güvelenmeler artar burada o zaman bunları mutlaka iyi bir şekilde kontrol etmek, içerisini ilaçlamak sonra da gelecek kuşaklara aktarmak gerekir diye düşünüyorum" diye konuştu.