BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,79
ALTIN 2.440,62

Mecliste belden aşağı muhabbetler!

Bir duvar yazısı vardır; ’’Anlaşılmak istiyorum ama yanlış anlaşılmak.’’Ne dersiniz? Bazen siyasiler yanlış anlaşılmak istiyor olamazlar mı?

Bir duvar yazısı vardır; ’’Anlaşılmak istiyorum ama yanlış anlaşılmak.’’Ne dersiniz? Bazen siyasiler yanlış anlaşılmak istiyor olamazlar mı?
Bülent Arınç ve Aylin Nazlıaka arasında geçen diyaloglara tanık olmuşsunuzdur.
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın aylar öncesinde kürtaj tartışmaları sırasında,’’Başbakan vajina bekçiliği yapmayı bıraksın’’ sözleri gündeme damgasını vurmuştu.
Sayın Arınç’ın aylar sonra,’’Evli bir bayan milletvekili, çocuğu olan bir milletvekili, kendisiyle ilgili bir organı nasıl böyle açıkça konuşabilir, nasıl yüzü kızarmaz, benim o zaman yüzüm kızardı o zaman mahçup oldum’’ açıklaması kafaları karıştırdı.
Kürsüden bu itirafı yapan Arınç, belli ki söylediklerini iyice düşünmüş ve gelecek karşı saldırıların bilinciyle hareket etmiş.
Arınç, yanlış anlaşılma derdinde değil. ’’Ben mahcup bir insanım, zarif bir hanımefendinin bana bakmasından sıkılabilirim’’ diyor.
Diğer taraftan da, Kamer Genç’e laf yetiştiriyor ’’Senin aklın uçkurunda’’ diye. ’’Vajina’’ kelimesinden bir ergen gibi yüzü kızaran Milletvekilimiz ’’uçkur’’ derken gayet rahat…
Sayın Arınç’ın son derece pişkin açıklamaları ve üslubu elbette çok rahatsız edici.
Söylenecek söz çok…. ’’Siz vajina kelimesinden utanana kadar, bunlardan rahatsız olun……..’’Yüzünüz bunlardan kızarsın’’…….Diye başlayan yüzlerce cümle kurabiliriz. Birçok köşe yazarımız bunun hakkını vermiş.
Ama benim bugün hiç öyle bir niyetim yok.
Yanlış anlaşılmaya çanak tutan sözlerinin ardından gelebilecek saldırıları ve polemikleri öngören bir zekaya sahip olduğuna emin olduğumuz Başbakan yardımcısı var karşımızda.
Konuyu başka bir tarafa çekmek istiyorum. Gerçeklerimize…
Hep kadına şiddetten söz ediyoruz. Şiddet denildiğinde ilk aklımıza gelen, eşinden/sevgilisinden dayak yemiş, gözleri morarmış, bilmem kaç yerinden bıçaklanmış, korku filmlerini aratmayan görüntüler…
Oysa ki; kadına şiddetle baş ettiğini zanneden, son on yılda fiziksel şiddetin ve cinayetlerin arttığı bir iktidar dönemi var karşımızda.
Diğer taraftan, bugün Mecliste Başbakan yardımcısının bir kadın Milletvekiline üslubuna baktığımızda, kadının bel altından vuruluşunun asıl şiddet olduğunu apaçık görebiliriz.
Bugün, fiziksel şiddetten ziyade, çalışma hayatındaki aktif bir kadının toplumda biraz sırıtması halinde veya mesleki başarıları erkek rakiplerini geçtiği durumlarda, kadının belden aşağı vurulması şiddetlerin en büyüğü ama gözden en kaçanıdır.
Bülent Arınç, bir Başbakan yardımcısı olarak sonuna kadar yanlış bir üslup sergilemiştir.
Ama, bu bizim toplumumuza özgü bir üsluptur.
Erkek egemenliğinin ortaya çıkardığı, anne/babadan çocuklara geçecek olan aşılması zor bir zihniyettir. Aile Bakanlığı istediği kadar kadına şiddetle mücadele etsin, bu zihniyet değişmediği sürece kadın cinayetleri ve şiddet artarak devam edecektir. Bugün, bunu daha net görebiliyoruz.
Sayın Arınç’da bu toplumun bir ferdidir. Farklı bir tavır sergilememiştir. O, dışardaki herhangi bir erkek, kadına hangi gözle bakıyorsa o pencereden bakmıştır.
Yazımı Konfüçyüs’ün bir sözüyle bitirmek istiyorum;
''Araştırma yapıldığı zaman ancak bilgi artırılabilir; bilgi artırıldığında ancak istek samimi olabilir; istek samimi olduğunda ancak akıl ıslah edilebilir; akıl ıslah edildiğinde ancak özel yaşam iyileştirilebilir; özel yaşam iyileştirildiğinde ancak aile yapısı düzeltilebilir. Aile yapısı düzeltildiğinde ancak devlet düzen içinde yönetilebilir.'' 
(Konfüçyüs – Düşünceler)