BIST 9.883
DOLAR 32,51
EURO 34,90
ALTIN 2.453,57

Katsayı sorununda en büyük tehlike

Türkiye’de moda olduğu üzere bir konuda; sadece uzmanları konuşmaz, ama onun dışında hemen hemen herkes o konu ile ilgili görüş bildirir.

Katsayı konusunda da, işin uzmanı eğitimciler dışına herkes konuşuyor.

Eğitim Fakülteleri bu konuda susuyor.

Gerçi onların eğitimle ilgili herhangi bir konuda görüş bildirdiklerine şahit olmadım.

Zaten Türkiye’deki üniversitelerin önde gelen sorunlarından biri de bu.

Hayattan çok kopuklar.

Bu konuda, en çok konuşanlar her konuda olduğu gibi siyasetçiler.

Siyasetçiler katsayı konusunda ha bire konuşuyor; konuştukça da işi batırıyorlar ve daha fazla politize ediyorlar.

Ekranlarda, gazete köşelerinde yorum yapanlardan kaç tanesi bilim adamı, kaç tanesi eğitimci?

Her konuya olduğu gibi bu konuya da birilerinin üzerinden pirim yapmaya çalışan zümre çörekleniyor.

Çöreklendikçe de, iş bilimsel olmaktan ideolojik olmaya dönüşüyor.

Mesela, en baştan bu katsayı derdi, neden bazı baroları gerdi, anlayamadım doğrusu.

Meğer bizim bu barolarımız ne kadar eğitim sorunlarıyla ilgililermiş de, bilmiyormuşuz.

Eminim; bu konuda gelişmiş ülkelerdeki sistemleri de incelemişlerdir.

Bu konuda, eğitimcilerin ve pedagogların görüşlerini mutlaka almışlardır.

Onlardan dileğim; Türk üniversiteleri neden dünyada ilk 500’e bile giremiyor bu konuda bir rapor ve öneri hazırlarlarsa eğitime esaslı bir katkıda bulunurlar.

 

Seçtiğiniz meslek, seçtiğiniz eşiniz gibidir.

 

Eşinizi ve mesleğinizi, ömür boyu onunla yaşamak için seçersiniz.

Ve ömür boyu, onlarla mutlu olmak için tercih edersiniz.

Katsayı sorunun, çocuklarımıza ve geleceğimize getirdiği en büyük tehlike; tamda bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Ağzı süt kokan, 14 yaşındaki çocuklara, meslek seçimi gibi hayatının en önemli kararını vermeye zorlamak; o yaşta bir çocuğun eş seçimi yapmasını istemek kadar sağlıksız bir beklentidir.

Bundan dolayı, çoğu insan ya mezuniyetinden sonra, üniversitede eğitim aldığı alanın dışında çalışıyor ya da bilinçsizce tercih ettiği mesleğinde başarısız ve mutsuz oluyor.

Teknik lise mezunu olup iyi bir hazırlık yaparak tıp fakültesi kazanmış ve şu an başarılı bir kardiyolog olan ya da hukukçu olan tanıdığım insanlar var.

Birbirine bu kadar uzak alanlara bile geçişler olmaktadır.

14 yaşındaki çocuğun, hala 500 öğrenciye bir rehberlikçinin düştüğü bir sistemde nasıl böylesine yaşamsal bir seçim yapmasını beklersiniz?

Siz, kendi çocuğunuz olsa bunu gerçekten samimiyetle ister misiniz?

Türkiye’de öğrenci olmak ne kadar zor.

Dünyada, karmaşık sayıları düşünürken katsayı karmaşasını düşünmek zoruna olan başka hangi ülkenin çocukları vardır, acaba?