BIST 9.909
DOLAR 32,46
EURO 34,69
ALTIN 2.434,33

Kadınlar/İlişkiler/İstatistikler..

Bu tür günlerin anlamı itibariyle tek bir güne sığdırılamayacağı, gereksiz ve safsata olduğu üzerine ahkam kesmeyeceğim birçokları gibi....

Önümüzde ''8 Mart dünya emekçi kadınlar günü'' var.

Bu tür günlerin anlamı itibariyle tek bir güne sığdırılamayacağı, gereksiz ve safsata olduğu üzerine ahkam kesmeyeceğim birçokları gibi....

Kadınlar günü, sevgililer günü, anneler günü v.s.. Bir güne sığdırılmamalı, her gün anneler günü, her gün sevgililer günü sloganları ile de gelmek istemiyorum...

8 Mart dünya kadınlar günü ve kadın manifestosu üzerine yapılacak tüm eylemlerin destekçisiyim.

Bu günleri ister kabul ederiz, ister etmeyiz. İster gereksiz buluruz, ister fazlasıyla arkasında oluruz.

Gerekli veya gereksiz...

Kadın/kadına şiddet/kadın cinayetleri/kadının toplumdaki yeri/ mutlu, mutsuz evlilikler/günümüzde kadın, erkek ilişkisi adına söylenmedik söz bırakmamak için çabalıyoruz.

Biz bunların hepsinin toplamına kadın/erkek ilişkisi diyelim...

Kadın/erkek ilişkisi günümüzde, bir türlü ehlileştiremediğimiz, içinden bir türlü çıkamadığımız, asla belli kuralları olmayan, çözümü sadece kişisel çabalarda olan bir düzeydedir. Yardım almak, öğretileri uyarlamak ne çaredir!

Çünkü; her ilişki kendi içinde başka bir dünyadır. Durum böyle iken, çözümü başkasında değil kendi içimizde aramamız aslolandır.

Her ilişki farklı bir dünyadır. Hiçbir evliliğin kuralları statik değildir. En berbat evliliği kurtarmak, bir yerlere taşımak istersek, bu imkansız değildir.

En ideal bakılan bir evliliği de, bir günde yıkmak imkansız değildir.

Aslında tam da anlatmak istediğim, çok kötü şartlar haricinde, bir evliliğin veya bir ilişkinin devamının, tamamen tarafların karşısındakini ne kadar istediğiyle doğru orantılı olduğudur.

Kişisel özellikleri ön plana çıkartıp; ''yok bana uymadı'' demek kolaycılıktır.

Bu ''yok bana uymadılar'', sonraki ilişkilerde de devam edecektir. Sonuç; günah keçisi günümüz erkekleri/kadınları olmaktadır.

Sevmekte tek başına salt bir güç değildir. Sevmenin yanında; güvenmek, cesaretli olmak, sadakat, ilişkinin her durumda arkasında durabilmek, karşındakine ışık olabilmek, yaşadıklarını muhakeme edip gelişebilmek, kısacası insanın kendini geliştirmesi, olması gerekenlerdir, bir ilişkide ve evlilikte.

Günümüzün hayli didik didik edilen ve sürekli önlem paketleri oluşturulan konusu kadına şiddet, ancak ve ancak kadının kişisel gelişiminin farkında olduğu zaman çözümde sıçrama yaşayacaktır (erkeğin kafa yapısı başka bir yazı konusu).

Kadın her yaşadığından kendine ders çıkarmasını öğrendiğinde, yaşadığı tacizi, şiddeti daha iyi anlayacak, yaşadıklarının kendisine, mesela; cesaret, korkusuzluk olarak geri dönüşümünü fark edip, belki de kendine inanılmaz sahalar yaratacaktır. Hiçbir şey imkansız değildir.

Her ilişkinin farklı kuralları vardır, bunları her çalışan beyin kendisi görüp, kendisi çözüm üretmelidir.

Konuya buradan baktığımızda kadın sorunu, tamamen Türk kadını, kişisel gelişimini fark edip bu anlamda adım attığında kadın sorunu bitecektir.

Gazetelerden veya internet ortamında, mutlu olmanın kuralları, evlilikte mutlu olmanın altın kuralları, v.s. v.s. bunları okuyarak kendi ilişkinizi değerlendirdiğinizde birçok çok hata yapabilirsiniz.

Herkesin farklı beden dili vardır, sevgisini ifade etmesi de çok farklıdır. Dedim ya, çok karışık belli bir kuralı olmayan, farklı farklı davranışların toplam silsilesidir kadın erkek ilişkileri.

Üstelik insan denilen varlık yol aldıkça değişir ve gelişir.

Siz iki sene önceki siz le aynı mısınız ? Hiç sanmıyorum...

İşte bu da şu oluyor; karşılıklı olarak değişimler ve gelişimler iki tarafı da ürkütmemeli. ''Hımm! bana karşı tavırları değişti ,acaba beni daha mı az seviyor? '' değil de, bu gelişimi onaylayıp kendimiz de gelişerek yol alırsak işte tam da buna, ilişkiyi beslemek, yukarı taşımak diyoruz.

Tabii hiç değişmez bir kural var, o da bunları yapacağımız kişiyi sevmek. Kişi ancak severse bu yola çıkar, yoksa... Yani sevgi yoksa, onu serbest bırakır...

Evlilik programı yapan Esra Erol, 12 maddede mutlu evliliğin formülünü vermiş (!)

Kendi evliliğinden de örnek veren Esra Erol, ortak hobileriniz olsun diyor. Sizi olduğunuz gibi kabul etsin, herkesin bir duruşu olsun, ailesiyle iletişiminiz kuvvetli olsun, dengeli olun, alkol alan biriyle evlenmeyin, çevrenizden soyutlanmayın, birbirinizin arkadaşları ile anlaşın diyor.

Şöyle karşıdan baktığımızda son derece iyimser bir yaklaşım. ''Hayır asla, doğru değil'' diye bir tavır alamayız.

Üstelik bu yazdıklarını bilmek ve kural olarak sıralamak içinde aylarca evlilik programı yapmak da gerekmiyor.

Sıradan evli ve evliliğini yürütebilen bir Ayşe teyzeye de sorsak bu kuralları daha da gelişmiş olarak bize sıralayabilir.

Ama benim karşı çıktığım nokta şu; bu kadar kadın programı yapıyorken, hatta ve hatta daha ileri gidip bir de kitap çıkarmış olan birinin, bu basit maddeleri sıralamak yerine daha günümüzün ilişkilerini, evliliklerini göz önüne alıp, daha derinlemesine bir analiz yapması gerekiyordu. Evlilik gurusu(!) diye başlık atılmış gazetede Esra Erol için...

Esra Erol'un 12 altın kural olarak verdiği tüm maddeler, asla kural olamaz.

Şöyle ki , mesela; kimse kimsenin arkadaşı ile iyi geçinmek zorunda değildir, ailesi ile mutlaka iyi iletişimde olması da şart değildir, alkol alan biriyle de evlenilebilir, ortak hobi çok da önemli değildir.

Her şeyin başı sevmek ve gerçekten beraber yaşama isteğidir, aksi halde bu maddeler tek başına bir hiçtir.

Bence kadın ve erkek; artık bu kadın sorunlarına, ilişkilerde problemlere, günümüzün post modern ilişkilerine kafa yormayı bırakıp belki de, herkesin kendi dünyasını yaratıp kendi kurallarını koyduğu ilişkileri yaşaması gerekiyor. Her ilişkiye bir imparatorluk gözüyle bakarsak, bize düşen nasıl beraber gelişeceğimizdir, eğer bunu istiyorsak... Herkesin kuralı kendini yönetsin. Kadın şunu sevmez, kadın bundan hoşlanmaz diye de kurallar yoktur. Kadın mesela gerektiğinde kendi için yalan söylenmesini de sever, kendi kurallarının yıkılmasını da sevebilir, sevdiği kişi için çok sevdiği arkadaşını da hayatında öldürebilir, veya benim kurallarım budur deyip taviz de vermeyebilir. İşte bunları hep yapan kadınlar. Yani hiçbir şeyin kuralı yok. Tek kural akıl.

8 Mart dünya emekçi kadınlar gününü kutluyor ve bizler burada kadın/erkek ilişkisinin sınırlarını zorlarken, Vikipedi'den aldığım istatistiki verileri sizinle paylaşmak istiyorum.

Kadına karşı şiddetin 2007 itibariyle dünya geneli verileri şöyledir:

- Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.

- Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak ''kayıp": (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.

-Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ile 4.000.000 arasındadır.

- Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen 12 milyar dolardır.

- Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar; kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.

- En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir.

- Ev içi şiddet; bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.

- Dinsel, kültürel v.b. nedenlerle yılda 2 milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir. Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur.

- Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda terör silahı olarak kullanılmaktadır.

- Ruanda soykırımı (1994) esnasında, 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.

- Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

Yeni yılda, tüm bu olumsuzlukların aşılması ve kadına hakettiği değerin verilmesi dileklerimle; tekrar tüm dünya kadınlarının bu özel günlerini kutlarım.