BIST 9.800
DOLAR 32,58
EURO 35,05
ALTIN 2.458,84

Asimilasyon korkulacak bi’şey değil!

Avrupa’da Türk çocuklarının, Hristiyan ailelere verilerek asimile olma sorunsalı üzerine;

Asimilasyon’un sosyolojiye göre anlamını; farklı kökenden gelen azınlıkları veya etnik grupları, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini, baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etmek diye açıklamış vikipedi.

Tam anlamı bu olmasıyla beraber, asimilasyonu daha esnek bir hale getirmemiz mümkün.

Ülkemizde yıllarca asimile edilmeye çalışılmış etnik grupları gözlemlediğimizde tam olarak kimsenin asimile olmadığını görüyoruz.Hatta hiç. 

Bu şu demek; gerçek manada asimilasyon kişinin kendi tercihidir ve doğal bir seleksiyondur. kimse; ‘’hadi ben asimile olayım’’ diyerek yola çıkmaz. 

Asimilasyon ve entegrasyon arasında çok ince  bir çizgi vardır.

Avrupa’da yaşayan bir Müslümanın, yaşadığı ülkede birebir entegre olması ‘din olgusu’, kaynaklı mümkün değildir.

Bundan dolayı entegrasyon adına söylenen binlerce yalanı kaale almamak en doğru olanıdır.

Türk’ün Müslüman olmasının dışında bir uyum sorunu yoktur. 

 

Doğal asimilasyon/planlı asimilasyon...

 

Avrupa’da Türk çocuklarının, Hristiyan ailelere verilerek asimile olma sorunsalı üzerine;

_Geçmişini ecdadını, öz kimliğini inkar etmekse, sorarım size;  Alman koruyucu aileler işkence odalarında mesai mi yapıyormuş? 

_’Ya Hristiyan olacaksın ya da ölüm’ü seçeceksin’’ diyerek, tazyikli su mu sıkılıyormuş Müslüman çocuklara?

_Sosyal yaşantılarına baskı mı yapılıyormuş?

_Her sabah ’En büyük Almanya’ sloganıyla güne başlayıp, söylemeyen kırbaçlanıyor muymuş?

_Kırbaçlanıp ölen çocuğun arkasından,Başbakan Merkel topluluklara bu çocuğu yuhalatmış mı?(mesela)

__Alman ailelere verilen Müslüman çocuklar, yaramazlık yaptıklarında biber gazıyla mı yola getiriliyormuş?

Bu ailelere verilen çocuklarda ölüm vakası olmuş mu?

Hayır. Hayır.Hayır.

Sonuç; doğal asimilasyon.

Sonuç;korkuya yer yok.

 

Müslüman aileler koruyucu aile olmak istemiyor!

 

Avrupa’da yaşayan Türk aile diyor ki; ’’biz ailesi uyuşturucu kullanan bir çocuğu nasıl evimize alalım,kendi çocuğumuzu ondan nasıl koruyalım?’’

Diğer bir aile der ki; ‘’babası katil olan bir çocuğu aramıza nasıl alalım?’’

Yine diğer bir aile; ‘’annesi kötü yola düşmüş çocuğa nasıl talip çıkalım?’’ vesaire vesaire…

Bakınız; Türkleri acıma kültüründe, acı edebiyatında kimse sollayamaz ama iş gerçeğe bindi mi, ortalıkta in cin top oynar, bi kere burada net anlaşalım.

Kimse ama kimse ailesi düşmüş bir çocuğu evine alıp bakmaz, yapanlar vardır ama çok nadir.

Almanya’da yaşayan Sosyal Pedagog ve Gençlik Dairesi Eğitim Müdürü Ömer Tunçdeniz, çocukların Hristiyan ailelerin geleneklerinden etkilendiklerini işaret etmiş. 

Tunçdeniz, istismarın yalnızca Türk çocuklar için geçerli olmadığını söylemiş.(AA)

 

"İstismar, Alman aileler için de geçerli. Ben 3 Türk ailesinde çalıştım, hiçbir zaman bir Türk ailesinden Türk çocuğu alınmadı. Sadece 4 tane çocuk yurda yerleştirildi, o da aile talebinde dolayı. 24 saat boyunca mutlaka eğitici kişiler oluyor. Amaç, yardımlardan sonra çocukların ailelerine geri dönmesi. Kasıtlı bir istismar olmasa da çocuklar ister istemez etkileniyorlar."

Yetkililer amacın çocukları sağlıklı ve refah içinde korumak olduğunu ama Gençlik Dairesinin aile üzerinde en ufak bir şüphesinde çocukları geri aldıklarını, çocuk zarar görür düşüncesiyle hareket ettiklerini belirtiyorlar.

Bu arada Türk çalışanların en büyük şikayeti Türklerin koruyucu aile olmak istememesi.

Dolayısıyla,bu doğal süreçte çocukların Hristiyan ailelerden etkilenmesi,hem şaşılacak hem de korkulacak bir durum değil.

Sonuç itibarıyla ben ‘’asimile olun’’ demiyorum ki, üstelik bunu en son söyleyecek kişi benim. 

Ben,’’asimilasyon tek çareyse neden olmasın’’ diyorum.

Ha, ‘’Yurt Dışı Türk ve Akraba Toplulukları’’nın varsa bu konuyla ilgili bir projesi sunarlar, biz de değerlendirmemizi yaparız.

Alman Gençlik Dairesi adlı ÖRGÜT!

Twitter’da ’Türk çocuklarını asimile etme kurumu’’ başlıklı bir yazı dikkatimi çekti ve alelacele okudum ardından yazıyı kaleme alan zata, ‘’Asimilasyon korkulacak bir şey değil’’ diye tweet attım.

Beni asla anlamaya çalışmadan,’’neden öyle düşünüyorsunuz Ayla hanım’’ sorma nezaketinde bulunmadan, arka arkaya hakaretler işittim bu aydın gazeteciden(!)

Söz konusu kişi yazısında, ‘’Alman Gençlik Dairesini’’  ÖRGÜT diye dikte ettiğinde hırsım/ sinirim bin kat dah arttı. Şöyle ki; örgüt dediği kurum binlerce gencin bakımını üstleniyor, kutsal bir görev yapıyorlar, işte bu kişi bu kuruma örgüt diyor, daha ne diyeyim...

Alman Gençlik Dairesi(Jugendamt) 

Jugendamt; çocukların çıkarını gözetleyen, onların iyi bir eğitim alabilmeleri ve yetiştirilmeleri için ebeveynlere, boşanma ve ayrılma durumlarında anne ve babaya yardım etmeyi hedefleyen bir devlet dairesidir. Bu dairenin temel hedefi çocuğun veya çocukların menfaatini gözetmektir. 

Diğer taraftan;

NSU davasında devletimizin bir yaptırımı oldu mu? Hayır.

Almanya’da çifte vatandaşlıkta gelinen neticeden memnun olan var mı? Eh işte…

Almanya’da değişen bedelli askerlik kanununda,bedeli peşin ödeyenlerin parası iade edildi mi? Hayır.(4000euro)

Bu liste çok uzar... 

Söz savunmanın.

Avrupalı Türk’ün hayatını zorlaştırmayın!

İslamofobinin son bir kaç senedir tırmanışa geçtiği ve en son geçtiğimiz günlerde yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, ırkçı, göçmen politikalarıyla ön plana çıkan aşırı sağın zaferini hep beraber büyük bir şaşkınlık ve dehşetle izledik. 

Seçimlerden çıkan sonuç, bundan sonraki süreçte, Avrupa’da yaşayan Türk’ün kuşkusuz sorunlarının artacağı yönünde.

Hal böyle iken; yani Avrupalı Türk için yaşam gitgide zorlaşıyorken, devletimizden gelen gereksiz atraksiyonların orada yaşayan vatandaş için ne gibi tehlikeler oluşturabileceğini öngörüyor olmaları ve ona göre adım atmaları aslolan.

Avrupa’daki Türk kökenli Milletvekilleri, Başbakan’ın Avrupa’daki Türk politikasının haklı olarak karşısında durmakta. 

Çünkü onlar, bundan sonraki süreçte, Alman hükümetinin veya diğer Avrupa ülkelerinin, Başbakanın tavırlarına mütakip nasıl şekilleneceğini öngörmekteler. Onları kaale almamazlık yapmayalım.Onları ciddiye alalım.

Gerektiğinde yardım isteyelim.