BIST 10.311
DOLAR 32,21
EURO 34,72
ALTIN 2.449,36
HABER /  GÜNCEL

Ali Bulaç şaşkına döndü

Mardin'deki vahşeti kimse izah edemiyor. Sosyolog ve aynı zamanda Mardinli olan Ali Bulaç, olayı nasıl görüyor?

Abone ol

İNTERNETHABER- Mardin'de 44 kişinin öldürülmesi Ali Bulaç'ı şaşkına çevirdi. Kendisi de Mardinli olan ve bölgeyi iyi tanıyan gazeteci ve sosyolog Ali Bulaç, böyle bir olayın bölgede ilk defa yaşandığını belirtti.

Bulaç, yeni bir sosyolojik vaka ile karşı karşıya olduklarını söyleyerek ABD işgalinden sonra komşu ülkelerdeki toplu katliamlara dikkat çekti.

Korucuların da bölgede sorun olmaya başladığını sözlerine ekleyen Bulaç'a göre olayın temelinde bölgenin nihilist şiddete doğru hızla yol alması yatıyor.

Bulaç NTV'de yayınlanan "Yazı İşleri" programının canlı yayın konuğuydu. İşte Bulaç'ın akademisyenleri olay üzerinde yoğunlaşmaya çağırdığı o konuşması:

YENİ BİR DURUM SÖZ KONUSU

13. yüzyıldan beri orada bir yatır var. Değil cinayet hırsızlık yapmak suçtur. Erzurum'dan insanlar buraya ziyarete gelir piknik yeridir. Bugüne kadar namaz kılan insanları toplu halde imha etmeye yönelik ceza sistemi bu bölgenin geleneğinde görülmüş değil.

İster kız davası ister kan davası olsun böyle bir ceza öngörülmüş değil. Benim bildiğim eski Atilla sitesinde kollektif ceza öngörülürdü. Yani Atilla'ya ihanet edenler toplu halde ihma edilirdi, tavuklarına varıncaya kadar.

Burda da köklerini kazımak üzere ceza öngürülmüş. kan davalarında erkeklere matuf olur. Burada farklı bir durum söz konusu.

1984'ten bu yana devlet ile PKK çatışıyor. Ama her iki tarafın da çatışma konseptleri biri diğerini imha üzerine oturtulmuştur.  17 bin 500 faili meçhul cinayet, 3 bin boşaltılmış köy 3 milyon insanın yerinden göç ettirilmesi, beşeri coğrafyayı da çökertti.

IRAK VE SURİYE'DE BENZERLERİ OLDU

Bunun yanı sıra toplu halde insan öldürülmesi yeni bir durumdur. Irak'ın işgalinden bu yana Suriye ve Irak'ta örneklerine bolca rastlandığımız olay. ABD uçakları düğüne giden konvoyları vuruyor. Her seferinde çoluk çocuk 25 kişi öldürüyorlar. Afganistan'da benzer olaylar vuku buluyor. 2008 yılında 2100 sivil öldürülmüş.

Demek ki giderek böyle bir şiddet kültürü yayılıyor. O ortamda yetişen insanlar artık ceza verme şeklinin bu olduğunu düşünüyor. İçleri ancak bu şekilde rahatlıyor.

TÖRE, GELENEK, FEODALİTE VE AĞALIK OLAMAZ

Bence feodaliteyle bölgenin uzaktan yakından ilgisi yok. Bambaşka bir tarihten geliyoruz. Toprak ağalığı 1858'ten sonra özellikle cumhuriyetten sonra ortaya çıkmış bir durum.

Tarihsel bir temeli yok. Gelenekle, töreyle ya da namus cinayetleriyle açıklanamaz. Çok daha derin bir durum söz konusu. Sosyal bilimcilerin kanaat önderlerin çeşitli önyargılardan arınarak olay üzerine yoğunlaşması gerekiyor.

KORUCULAR SORUN

Koruculuk siteminde suistimaller oluyor. Zaman zaman kendi hasımlarıyla da mücadele ediyorlar. Haksız yere arazi gasp ediyorlar köylere saldırıyorlar.

Geçen seneye kadar 60 bin korucu vardı, 50 bin kadro daha verilecek. Kendilerini korunmuş hissediyorlar. Her zaman kontrol altında olduğunu düşünmek mümkün değil. Silahları var, statüleri var. Bazen kendi kanunlarını kendileri dikte ettiriyorlar.

Olayın vuku bulmasında korucu olmalarının onlara sağladığı avantajı düşünebiliriz. Ama olayın temelinde bölgenin nihilist şiddete gittiğini görmek lazım.

KIZ MESELESİNDE BÖYLE OLMAZ

Kız meselesinde bizim oradaki geleneklere göre öncelik hakkı amcasının oğlundadır. Fakat kız istemezse bu durumda amca çocuklarının yaptıkları şey kaçırmak ya da babayı öldürmektir.

Fakat böyle annesini, kız kardeşlerini, torunlarını, çocukları öldürmek görülmüş şey değil. Burada bir gariplik var.