BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Yunan basını 'ihlal'i abarttı

Önceki günlerde Yunanistan tarafından dile getirilen "ihlal" olayı, 17 Aralık'tan önce Türkiye'nin önüne engeller koyabilmek amacıyla Yunan basını yoluyla abartılıyor...

Abone ol

Radikal yazarı Haluk Şahin, önceki günlerde sık sık Yunanistan tarafından dile getirilen 'Ege'de ihlal' sorununun Yunan Basını tarafından nasıl ve neden şişirildiğini derin irdelemeleriyle ortaya koyuyor...



17 Aralık'ı bekleyen Türkiye, sünnet olmaya giderken her geçenin yanağından makas aldığı bir çocuğa benziyor. Ya da, gerdeğe giderken her geçenin yanağından bir öpücük aldığı gelin adayına.

Yunan basınında son günlerde çoğalan 'Türkiye gene yoldan çıktı, Ege'de durmadan egemenliğimizi ihlal ediyor' haberlerini, Yunan Cumhurbaşkanı Stephanapoulos'un aynı yöndeki sözlerini, Yunan politikacılarının eski kırık plağın yapıştırılarak yeniden döndürülmeye başlandığı izlenimini veren cümlelerini bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
Sanırsınız ki, Ege'de büyük bir gerginlik ve kriz var. Aslında öyle bir şey yok. Yaz başındaki durum ne idiyse şimdi de üç aşağı beş yukarı aynı. Olimpiyatlardan önceki statükoya dönüldü.

Belli ki, taraflardan biri kriz varmış izlenimi yaratarak 17 Aralık öncesi mevziler edinmek istiyor.
Olaylara nesnel olarak baktığımızda bu tarafın Yunanistan olduğunu görüyoruz.

17 Aralık öncesi Türkiye'nin Ege'de kriz çıkarmasında ne çıkarı olabilir? Avrupa kamuoyunda, özellikle Fransa'da bu kadar sorunu varken bir de Yunanistan sorunu çıksın ister mi? Bence istemez, bu, mantığa aykırı olur.
Gerçi Yunan gazeteleri bu krizde Erdoğan hükümetinin masum olduğunu belirtip suçu 'askerler arasındaki şahinler'e yıkıyorlar, ama bu da oyunun bir parçası. Hem 17 Aralık öncesi Ege'de mevzilerini güçlendireceksin, hem de Türk hükümetini askerlere sözünü geçiremeyen, bu nedenle Avrupa'ya yakışmayan bir kukla olarak resmedeceksin!

Dostlar, kurnazlığın bu kadarı biraz fazla kaçıyor!
Cem-Papandreu ve Erdoğan-Karamanlis diyalogları sayesinde bu türden ucuz oyun dönemlerini geçtiğimizi sanıyorduk. Karşılıklı olarak medyalarımız bu türden beylik manipülasyonlara maydanoz olmamaya karar vermemişler miydi?

Ne yazık ki, eski hastalıklar kolay depreşiyor. Ama galiba kolay da geçiyor. Çünkü ortam farklı. Eski rutubetli odanın yerinde şimdi güneşli, havadar bir salon var.

1999 depreminden bu yana halklar dostluğun kendi yararlarına olduğunu anladılar. Ege'nin bir barış denizi olmasında iki yanın da çıkarı olduğunu eskisinden çok daha iyi biliyorlar.

Tüm bu Ege'de kriz haberleri sırasında çıkan bir başka haber, bu durumu çok iyi ortaya koyuyor. Ege'deki Yunan adalarının valileri Türk turistlerin 48 saatliğine vizesiz gelebilmeleri için Yunan hükümetine başvurmuşlar. Ayrıca, Türkiye'nin de 50 dolar seyahat ödentisini kaldırmasını istiyorlarmış. 'Çok kötü bir turizm sezonu geçirdik, tüm ümidimiz Türklerde' diyorlarmış.

Taşos ve Semadirek adalarının Türk turist çekmek için Türkçe özel broşürler bastırdığını yaz aylarında yazmıştım. Diğerleri de onlardan geri kalmama çabasında.
Bu arada bazı 'şahin' Yunan gazeteleri çığlıklar atıyor: 'Bir Türk teknesi İmia (Kardak) yakınlarında yarım saat oyalandı!'

Ve ardından, '17 Aralık'ta veto ederiz ha!' tehditleri.
Etmeyin, eylemeyin. O sayfayı geçmemiş miydik?

YAZI:RADİKAL