BIST 9.916
DOLAR 32,53
EURO 34,84
ALTIN 2.441,95
HABER /  GÜNCEL

Yalçın Topçu'dan Eren Bülbül açıklaması

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yalçın Topçu, PKK ve DEAŞ'ın şehit ettiği Eren Bülbül ve polis Sinan Acar ile ilgili açaıklama yaptı.

Abone ol

Geçtiğimiz hafta sonu önce Trabzon’un Maçka ilçesinde henüz çocuk yaşta şehit edilen Eren Bülbül, ardından İstanbul’da şehit edilen polisimiz Sinan Acar hakkında bir açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yalçın Topçu “birlik ve beraberliğimize kast eden küresel terörün maşaları 15 yaşında bir fidanımız ile gencecik bir polisimizi alçakça ve kahpece ciğerimizden koparıp aldılar. Ailelerine, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyor, Allah’tan sabır niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı. 

“Toplumsal Huzur ve İdam” konulu bir yazı kaleme alan Topçu terör olayları sebebiyle milletin vicdanında açılan yaralara, devletin yükümlülüklerine ve idam konusuna değindi:

“TÜRK MİLLETİNİN İSTEĞİNE GÖRE HAREKET ETMELİYİZ”
“Bir devletin kanunlarını evrensel insanlık değerleriyle birlikte kendi kültürel değerlerine ve ihtiyaçlarına göre belirlemesi en tabii hakkıdır. Biz kanunlarımızı çıkarırken AB veya ABD dayatmalarına değil, sosyal gerçeklerimiz, medeniyet değerlerimiz, evrensel insan hakları normları ve Büyük Türk Milletinin isteğine göre hareket etmeliyiz. Devletin görevi halkının huzur ve güvenliğini sağlamaktır. Ceza kanunları toplumun ortak faydasına göre belirlenmelidir. Devlet düzenleyici bir otorite olarak mağdurun yanında olmalı ve hakkını korumalıdır.  Aynı zamanda devletin uygulamaları vatandaşların vicdanını da tatmin etmelidir. “Demokrasilerde idam cezası olmaz” tezi tutarsız bir aldatmacadır, ileri demokrasi ülkelerinde idam halen uygulanmakta ve hiç kimse bu durumu kınamamaktadır. ABD bunun en çarpıcı örneğidir. İleri demokrasi insan haklarını güvenceye aldığı gibi insanların güvenliğini de teminat altına alır.”

“DAYATMALARININ AMACI ‘KURBAĞA HAŞLAMASI’ METODU UYGULAMAK”
“İdam cezasının kaldırılması siyasi bir karardır. İdamın kaldırılmasıyla sadece ‘bölücübaşı’ kurtarılmakla kalmamış aynı zamanda cinsi sapıklar, seri katiller, ekonomi Teröristleri ve ajanlar gibi vatana ihanet suçları işleyenler de kurtarılmıştır. Bu çarpık durumu bizim kabul etmemiz mümkün değildir. İdam cezası kaldıralı 15 yıl oldu. AB ile ilişkilerde bir arpa boyu yol alınmış değildir. AB dayatmalarının asıl amacı Türkiye’nin ileri demokrasiye ulaşması değil, bölücübaşını kurtarmak ve üniter yapımızın birlik ve beraberliğimizin vidalarını gevşetmek, bize ‘kurbağa haşlaması’ metodu uygulamaktır. AB'nin bir hayal tüneli olduğunu artık anlamalıyız. Biz AB ile ilişkilerimizi, karşılıklı mütekabiliyet esasları çerçevesinde, ‘kazan-kazan’ esasında sürdürmeliyiz. AB de bizim inanç ve kültür değerlerimizi göz önünde bulundurmalı ve herhangi bir şekilde dayatma yapmamalı, ilişkilerimizde ‘eşit müttefiklik’ esas alınmalıdır.”

“MİLLETİN VİCDANINDAN YÜKSELEN ADALET ÇIĞLIĞI…”
“İdam cezasının kaldırılmasından bu yana suç oranlarındaki artış ve suçların işlenme şekilleri çok çarpıcıdır. Bugün öyle suçlar işleniyor ki, karşılık olarak idam cezasını göstermek bile hafif kalmaktadır. Kimi olaylar neticesinde milletin vicdanından yükselen adalet ihtiyacı çığlığı idam cezasının Türk Ceza Kanunu’na tekrar eklenmesini elzem hale getirmektedir. Bize göre din de devlet de anayasa ve kanunlar da insan içindir. İnsan onuru ve insan hakları her türlü değerin üstündedir. Yaşama hakkı ise en kutsal değerlerdendir. Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır. Bir başkasının yaşama hakkına kasteden kişi en ağır cezaya çarptırılmalıdır. Hele bir de hunharca, sapıkça cinayetler söz konusuysa vicdanları rahatlatacak bir cezalar toplumsal bir ihtiyaç haline gelmektedir. Ahlaki terör, bölücü terör ve ekonomik terör suçlarının azalmasını sağlayacak başka bir çözüm sunulursa onu da değerlendirebiliriz. İdamın gündeme gelmesi ve tartışılması bu konularda etkin bir çözümü de beraberinde getirecektir.”

“ZAYIF GÜÇLÜDEN KORKMUYORSA ADALET VARDIR”
“Bizim özgürlük anlayışımız herkesin her istediğini yapabilmesi değildir. Kişinin kendi hürriyetinin başkasının hürriyetini sınırlandırmaması gerekir. Adalet; eğer haklı olan taraf ise, zayıfın güçlü karşısındaki zaferi olmalıdır. Biz güçlü olanın değil haklı olanın yanındayız. İdam cezasının bazı suçlar için uygulanmasını isterken amacımız tamamen toplumsal huzura katkı sağlamaktır. İdam cezası gerekirse referanduma götürülsün ve sonuca göre Türk Ceza Kanunu’nda yer bulsun veya bulmasın. Milletten aldığımız tepkilere göre milletin yüzde doksanı idamın geri getirilmesini istiyor. Milletin talebi budur”

“AB Mİ BAĞIMSIZ TÜRKİYE Mİ ?”
“Muhalefet partilerinden CHP ve HDP’nin birlikte dile getirdiği idamın demokraside yeri olmadığı tezini ve bu durumu CHP ile HDP’nin aynı çerçeveden değerlendirmesini manidar buluyoruz. Türkiye’nin Avrupa Konseyi ile bazı anlaşmalara imza attığı için idam konusunda geri dönüşün mümkün olamayacağını söylüyorlar. Peki; Türkiye bağımsız bir devlet değil midir? Kendi kanunlarını kendisi yapamayan bir ülke ne kadar bağımsız olabilir? Ayrıca İdam cezasına karşı olan çevrelerden şimdiye kadar Türkiye’ye bir hayır gelmiş midir? Her şeyimize karışıyorlar fakat 40 yıldır hayal tünelinde bizi süründürüyorlar.”

“GÜVENLİK, ÖZGÜRLÜK VE REFAHTAN BİRİ DİĞERİNE FEDA EDİLEMEZ”
“Gözümüzün içine baka baka eli kanlı terör örgütlerini kucaklarında besleyen stratejik ortaklarımız(!), NATO’da müttefiklerimiz, sınırımızda etnik bölücü teröre devlet kurdurtmanın altyapısını hazırlamakta. Sokakları güvensiz bir ülkede özgürlük ve refah içinde bir hayatın olması mümkün değildir. Önce güvenlik sağlanmalı, sonrasında özgürlük ve refah ortamı kendiliğinden oluşacaktır. Güvenlik, özgürlük, refah birbirinin sarmalı değildir. Birisi diğerine feda edilemez. Devletin imanı adalettir. Devlet, varlık nedeni olan Büyük Türk Milleti adına, doğru ve dürüst vatandaşa Yunus gibi davranıp bölücüye, haine, eşkıyaya, ahlaki terör ve ekonomik terör suçlularına Yavuz gibi davranacağı tedbirleri almalıdır.”