BIST 10.677
DOLAR 32,22
EURO 34,94
ALTIN 2.418,47
HABER /  GÜNCEL

Uluç, 'Nezih' sansüre sahip çıktı!

Hıncal Uluç bugün köşesinde "Atatürkçü olmak, ona sahiplenmek faşistlikse eğer, ben faşist olmakla gurur duyarım" dedi ve Metis'in 2011 ajandasını satmayan Nezi

Abone ol

GAZETECİELER.COM - Nezih kitapevi geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak Metis yayınlarından çıkan 2011 Ajandası'nı satmayacağını duyurdu. Gerekçe ajanda içinde Atatürk'e hakaret edildiği iddiasıydı.

Nezih Kitabevi'nin sattığı ürünlerin içeriğine göre değerlendirme girişimi sansür olarak yorumlanırken, Sabah yazarı Hıncal Uluç noktalama işaretlerini altüst eden yazısında "Atatürkçü olmak, ona sahiplenmek, onunla gurur duymak, ona özenilmesini istemek faşistlikse eğer, ben faşist olmakla gurur duyarım.." dedi ve Nezih Kitabevini desteklediğini ilan etti.

İşte Uluç'un kaleminden Nezih kitapevini destekleme nedenleri...

"Muhafazakarlar diyemeyeceğim, liberal ve demokratlar (Ve de bu kisve altındaki Atatürk düşmanları) Nezih Kitapevi'nin bir kitabı raflarından kaldırmasından rahatsız oldular fena halde.. Yazılar, yorumlar gırla gitti.

Nezih Kitapevi'nin "Satmıyorum" dediği kitap, Metis Yayınları'nın Ajanda 2011'i..
Ajanda 2011, "Irkçılık, Ayrımcılık ve Nefret Suçları"nı konu olarak ele alıyor.
İki sayfasından birinde bu tür suçlardan birinin adı yazılı.. Ve sözcüğün üzerine işeyen bir küçük çocuk simgesi var.

Buraya kadar itiraz edecek bir şey yok. Hatta, bu düşünceyi alkışlayabilirsiniz.. İnsansanız..

Ama ben kitabı satmayacağını açıklayan ve bu yüzden nerdeyse linç düzeyinde saldırıya uğrayan Nezih Kitapevi'nin yanında yer alıyorum.

Çünkü ajanda "Kaş yapayım derken göz çıkarma"nın tam da örneğini vermiş. Nezih'in itiraz ettiği sayfa 10 Kasım.. Bir kocaman sayfa.. Sol köşesinde bir yazı var.. "10 Kasım/ Mustafa Kemal Atatürk'ü Anma Günü" Sağ köşesinde kocaman ve büyük harflerle bir Nefret Suçu.. "ZULÜM." ve bu kelimenin üzerine işeyen bir küçük çocuk vinyeti..

Şimdi bu sayfaya baktığınız zaman aklınıza ne gelir?. Diyelim simit aldınız. Simitçi bir beyaz kağıtla tutup uzattı. Simiti yerken kağıdı açtınız ve boş bir sayfada bunları gördünüz.. "10 Kasım. Mustafa Kemal Atatürk'ü Anma Günü.. ZULÜM" ve üzerine işeyen bir çocuk resmi.. Gerisi bembeyaz. Ne düşünürsünüz?. O simiti alan ilk okul çocuğu ne düşünür?.

Günümüzde Atatürk'e saldırmak, sövmek modayken, birbiri ardına köşe yazarları ve sözüm ona tarih profesörleri onun nasıl bir zalim olduğunu anlatırken..

Metis yayınları "Bir kastımız yok. Sol sayfalarda hoş bir şey, sağ sayfalarımızda kötü bir şey yer alıyordu. 10 Kasım'a da bu denk geldi" diyorlar.
Kasıtları olamaz. Olsa, suç zaten.. Atatürk yasası var.

Ama hele günümüzde, Atatürk'e saldırmak ve sövmek modayken, birileri bunun alenen ve resmen ticaretini yaparken, biraz özen göstermek gerekmez miydi, peki?.

Sağ sayfaya iyi, sol sayfaya kötü şey koymak, Allah'ın emri mi?.
23 Nisan'a "Ensest", 29 Ekim'e "Katliam" yazsan güzel olur mu?.
Atatürk'ü aşağılayarak yukarı çıkmaya çalışanların gününde, Nezih Kitapevi'nin bu özensizliğe ortak olmaması, sahiplenmesi alkışa layık.. Ama alkışlaması gerekenlerin sesi çıkmıyor..

Mahalle baskısı.. "Atatürk" dedin mi, sana saldırıyorlar bu defa "Faşist" diye.. Ondan korkuyorlar. "Gık"ları çıkmıyor. Sinmişler, sindirilmişler.
Cehenneme kadar..