BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  GÜNCEL

Tutuklu akademisyenler tahliye edildi!

Akademisyenlerin bildirisine imza atan ve terör örgütü propagandası yapmak suçundan tutuklu bulunan akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya, Kıvanç Ersoy ve Meral Camcı tahliye edildi.

Abone ol

"Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanan 4 akademisyenin ilk duruşmada tahliyelerine karar verildi.

İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 1,5 yıldan 7,5'ar yıla kadar hapsi istenen Yrd. Doç. Esra Mungan, Yrd. Doç. Muzaffer Kaya, Doç. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Meral Camcı hazır bulundu. Duruşmayı CHP ve HDP milletvekillerinin yanı sıra Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül ile İsveç Başkonsolosu Jens Odlandeir, Almanya Büyükelçi temsilcisi Robert Dölger ve Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Petr Mares de duruşma salonunda yeraldı. Duruşma 100'ü aşkın avukat da hazır bulundu.

"ÖĞRENCİME 10 ÜZERİNDEN 2 BİLE VERMEZDİM"

Duruşma sanıkların kimlik tespiti ile başladı. Kimlik tespiti sırasında aylık geliri sorulan Yrd. Doç. Meral Camcı "İşsizim" diye cevap verdi. Savunmasını ilk olarak akademisyen Muzaffer Kaya yaptı. Kaya, "2212 Akademisyen ve araştırmacı ile birlikte barış bildirisini imzaladığımız için 40 gündür tutukluyuz ve terör örgütü propagandası yapmakla suçlanıyoruz. Bugün bu mahkemede bizim şahsımızda Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarının barış hakkı ve ifade özgürlüğü hakkı yargılanmaktadır. 10 sayfalık iddianamenin çoğu kısmı bizim ifadelerimizden ve bildiriden ibaret. Sadece 1 sayfada suç isnadı var. 2 ile 5. sayfada genel bir çözüm süreci anlatılıyor. Kötü bir özet olmuş. Notu kıt biri değilim. Böyle bir özet yapsa öğrencime 10 üzerinden 2 bile vermezdim. Savcıya önerim iddianame yazarken Wikipedia'dan yararlanmasın" dedi.

"ÇÖZÜM SÜRECİNİN BİTTİĞİ SÖYLENDİ. BİR ANDA GERİYE DÖNÜLDÜ"

Kaya, Dolmabahçe'de yapılan ortak açıklamanın çözüm sürecinin zirve noktası olduğunu söyleyerek, "Hepimiz Kürt Sorunu'nun demokratik çözüme kavuşacağını ve kalıcı barışın sağlanabileceğini sandık. Fakat mutabakat açıklamasının hemen ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetle aynı fikirde olmadığını belirtti. Erdoğan'ın hepimizi şaşkınlığa çeviren bu ani fikir değişikliği Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafında da eleştirildi. Şanlıurfa'da 2 polisin vahim şekilde öldürülmesinin ardından çözüm sürecinin bittiği söylendi. Bir anda geriye dönüldü. Cumhurbaşkanı Erdğan süreç için 'Buzdolabına kaldırdık' dedi" diye konuştu.

"BİZİM BİLDİRİMİZİ SAÇMA BULABİLİRSİNİZ. ANCAK ASLA VE ASLA TERÖR ÖRGÜTÜ PROPAGANDASI YAPMADIK"

HDP'nin seçim mitinginde, Suruç'ta ve Ankara'da saldırılar olduğunu ve Türkiye'nin bir anda yangın yerine döndüğünü söyleyen Kaya, "Cenazeler buzdolabında bekletilmek zorunda kaldı. Ağır insan hakları ihlallerine karşı tek bir soruşturma bile açılmadı. 355 bin insan yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. Bütün bunlar yaşanırken biz bu ülkenin yurttaşları ve akademisyenleri olarak korunaklı yaşamımızı sessizce sürdürmeyi onurumuza yediremedik. Varsa bir suçumuz budur, vicdanlarımızın sesini bastıramadık.Biz barış çağrısı yaptık bu bizim hakkımızdı. Bizim bildirimizi saçma bulabilirsiniz. Ancak asla ve asla terör örgütü propagandası yapmadık. Savcı bizi söylediklerimizle değil, söylemediklerimizele suçlamaya çalışmış" ifadelerini kullandı.

"BİZ SİYASİ İKTİDARI ELEŞTİRDİĞİMİZ, BARIŞ İSTEDİĞİMİZ İÇİN TUTUKLANDIK"

Bildiriyi örgüt yöneticisinin talimatıyla yazdıklarının iddianamede öne sürüldüğü ifade eden Kaya, "Bu iddia hakaret niteliğindedir. İddianamede adı geçen örgüt yöneticisinin yüzlerce akademisyeni talimatla harekete geçirebileceğini iddia etmek bence mükemmel bir örgüt propagandasıdır. Bence savcı bize isnat ettiği suçu kendi işlemiştir. Yasadışı örgütten talimat almamız söz konusu olamaz. Bizi bağlayan hakikat ve vicdanımızdır. Biz siyasi iktidarı eleştirdiğimiz, barış istediğimiz için tutuklandık. Vereceğiniz karar bu durumu iyileştirebilir. Derhal beraatimi istiyorum" şeklinde konuştu. Yrd. Doç Dr. Esra Mungan, 5 haftadır tutuklu olduğunu kalıcı barış talep ettiklerini söyledi.

"AYDINSAK TALİMAT DA ALMAYIZ"

Kıvanç Ersoy da iddianamede yer alan mesnetsiz iddiaları reddetiğini söyleyerek, bildiride örgüt adının olmadığı ve sadece barış talep ettiklerini söyledi. Ersoy, "Vatandaş olarak devletten barış talep ediyorum. Bildiride cebir ve şiddet içeren tehdit söz bulunmuyor" dedi. "Aydın" kelimesinin ne anlama geldiğini anlatan Kıvanç Ersoy, "İddianamede aydın olduğumuz yazıyor, bunu lehimize bir delil olarak kabul ediyorum. Ancak aydınsak talimat da almayız" şeklinde konuştu.

"KANIMIZLA DUŞ ALACAĞINI SÖYLEYEN İSE SERBEST. PİŞMAN DEĞİLİM. YİNE OLSA YİNE İMZALARIZ"

Savcılık sorularında kanaat soruları sorulmasını da eleştiren Ersoy, " Bu Anayasa'nın 25. maddesinin (Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir) ihlalidir. Mahkemenin karşısında Anayasa'yı savunmak da bize düşmektedir. Biz 2212 akademisyen olarak biz Türkiye'yiz. Önemli bir iş yapıyoruz. Bunun bedeli kelepçe olabilir. Kanımızla duş alacağını söyleyen ise serbest ve hakkında yasal işlem yapılmadı" dedi.
Ersoy, bileklerini heyete göstererek, "Kelepçe izlerini görüyorsunuz. Bunun bedeli kelepçe izi. Pişman değilim. Yine olsa yine imzalarım" diye konuştu.

"GENÇLER, 'KIVANÇ ERSOY'UN DENKLEMLERİYİZ" DİYOR

Ersoy, "Savcı, bizim gibi işinde gücünde bilim adamlarını zorla kahraman yaptı. Gençler, 'Kıvanç Ersoy'un denklemleriyiz', 'Muzaffer Kaya'nın olgularıyız', 'Esra Mungan'ın kumrularıyız", Meral Camcı'nın karanfilleeriyiz' diyor. Hiç kimsenin İrfan Fidan'ın iddialarıyız diyeceğini düşünmüyorum. Barışı savunmak Anayasal haktır, tahliyemi ve beraatimi istiyorum" dedi.Ersoy'un konuşmasının ardından salondakiler alkışladı. 14 yıllık öğretim üyesi olduğunu söyleyen Meral Camcı ise, "Akademi biat etmez etmemelidir" diyen Camcı, barış istediklerini sözlerine ekledi.

SAVCI: DAVA DURDURULSUN

İfadelerinin ardından duruşma savcısına söz verildi. Savcı, mevcut delil durumu, atılı suçun mahiyeti, iddianame anlatımı içeriğiyle, sanıkların üzerine atılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. Maddesi kapsamında kalma ihtimaline binaen TCK'nın 301/4 itibariyle dava hakkında durma kararı verilmesini talep etti. Davanın durdurularak Adalet Bakanlığı'ndan izin alınmasını talep eden duruşma savcısı, sanıkların ise mevcut delil durumu, atılı suçun mahiyeti ve sanıkların kaçma şüphesine dikkat çekerek tutukluluk hallerinin devamını istedi. Duruşmaya 15 dakika ara verildi.

TEKRAR SÖZ ALAN SAVCI TAHLİYE İSTEDİ

Aranın ardından tekrar söz alan savcı, davanın TCK 301. Maddesi kapsamında kalma ihtimali ile davanın durdurulma talebini tekrarladı. Savcı "Dosyanın bu şekilde karar verilmesi durumunda Adalet Bakanlığı'ndan geç gelme ihtimali olduğundan sanıkların mağduriyetine sebebiyet vermemek için tahliyelerini talep ediyoruz" dedi.

4 AKADEMİSYENE TAHLİYE

Mahkeme heyeti, sanıkların savunmalarının alınmış olması, mevcut delillerin toplanmış olması ve tutuklulukta geçirdikleri süreyi gerekçe göstererek, 4 sanığın da tahliyesine karar verdi. Mahkeme heyeti, suçun vasıf ve mahiyetinin değişerek TCK'nin 301'inci maddesinde düzenlenen "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" kapsamında kalma ihtimali nedeniyle Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması için yargılamanın durdurulmasına karar verdi. Duruşma 29 Eylül 2016'ya ertelendi.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Mungan, Ersoy ve Kaya 15 Mart'ta tutuklanmıştı. O tarihte yurt dışında olan Camcı ise Türkiye'ye döndükten bir gün sonra, 31 Mart'ta tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Akademisyenler hakkında 7,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

BİLDİRİ SONRASI SORUŞTURMALAR VE İŞTEN ÇIKARMALAR

Barış için Akademisyenler inisiyatifi Ocak ayında, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bir metin yayımlamış, eleştirilerin ardından yeniden imzaya açılan bildiriye imza atan akademisyenlerin sayısı artmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri bildiriye sert tepki göstermişlerdi. İmza metninin yayımlanmasından sonra imzacı akademisyenlerin bir bölümü hakkında adli ve idari soruşturmalar açıldı. Bazı üniversiteler akademisyenler hakkında işten çıkarma ve uzaklaştırma kararları aldı.