BIST 10.083
DOLAR 32,45
EURO 34,91
ALTIN 2.437,61
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'den Salih Müslim'e El Nusra sözü

Sürpriz bir şekilde İstanbul'a gelen PYD lideri Salih Müslim ile yapılan görüşmenin ayrıntıları ortaya çıktı.

Abone ol

Türk yetkililerin kendilerine El Nusra'nın Türkiye'nin ve Ortadoğu'nun düşmanı olduğunu söylediğini belirten Salih Müslim, Türkiye'nin El Nusra'nın Türkiye topraklarından sınırı geçmelerine engel olacağı sözünü verdiğini açıkladı.

Sürpriz bir şekilde Türkiye ’ye gelen Demoratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Salih Müslim, gazeteci Mutlu Çiviroğlu’nun Radikal için yaptığı röportajda sürpriz Türkiye ziyaretini anlattı.

HÜKÜMET DEĞİL SİVİL OLUŞUM

“Rojava’da, Batı Kürdistan’da süregelen çatışmalar var. Geçici yönetimin kurulması konusunu konuştuk ve anlaştık. Bölgede insanların ihtiyaçlarını karşılamak için sivil bir oluşumdan bahsettiğimizi ifade ettik. Yani bunun hükümet falan olmadığını, ayrıca ayrılık anlamına da gelmediğini kendilerine söyledik. Türk yetkililerine bunları anlattık” diyen Salih Müslim, soruları yanıtladı.

Türkiye’ye PYD Eşbaşkanı olarak ilk kez resmi olarak davet edildiniz. Ziyareti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ziyaretimiz Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın isteği ile oldu. Daha önce çeşitli yollarla görüşmelerimiz olmuştu. Ama Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ilk defa görüşmenin İstanbul ’da olmasını istediler. Biz de bu daveti kabul ettik ve gittik, görüştük. Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey sorumluları ile görüştük. Bu iyi oldu, kapının açılması anlamına geliyor. Türkiye’nin siyasetinde bir değişiklik olmuş. Bize göre bu ziyaret çok olumlu. Karşılıklı olarak birbirimizi anlayarak görüşmemiz son derece iyi bir adım.

TÜRK TARAFI OLUMLU YAKLAŞTI

Türkiyeli yetkililerle hangi konularda görüşmeleriniz oldu, sizden ne tür isteklerde bulundular? Sizin PYD olarak ya da Suriye Kürtleri olarak istekleriniz oldu mu?

Belli başlı konular vardı. Rojava’da, Batı Kürdistan’da süregelen çatışmalar var. Geçici yönetimin kurulması konusunu konuştuk ve anlaştık. Tarafların bunu yanlış anlaşıldığını söyledik kendilerine. Bölgede insanların ihtiyaçlarını karşılamak için sivil bir oluşumdan bahsettiğimizi ifade ettik. Yani bunun hükümet falan olmadığını, ayrıca ayrılık anlamına da gelmediğini kendilerine söyledik. Türk yetkililerine bunları anlattık. Onlar da bizi anladı. Dediklerimizi kabul ettiler. Bir boşluğun olmaması gerektiğini, Rojava halkının ihtiyaçlarının karşılanması için böylesi bir sivil yönetimin kurulması gerektiğini anlattık, konuştuk. Bu oluşumun, toplumun tüm kesimlerini içine alacak şekilde yani Kürtlerden, Araplardan, Süryanilerden, Türkmenlerden, her kesimin katılımıyla olmasını istediğimizi bildirdik. Bunun da daha tartışma sürecinde olduğunu belirtik. Kendileri de olumlu yaklaştı, kabul ettiler. Bunun ayrılık anlamına gelmediğini söyledik. Bir de devam eden çatışmalar var biliyorsunuz Nusra ile. O konudan konuştuk. Onlar da bize “Nusra sadece sizin düşmanınız değil, tüm Ortadoğu ’nun ve bizim de düşmanımızdır” dediler. Biz de kendilerine, “Nusra sizin topraklarınızdan bizim tarafa geçiyor” dedik. Onlar da bu konuda önlem almak için söz verdiler. Bakalım artık. Ayrıca Rojava halkına yönelik insanı yardım meselesini konuştuk kendileriyle. Biliyorsunuz Afrin bölgesinde ve Kobane’de çok ciddi anlamda gıda ve ilaç sıkıntısı yaşanıyor. Bir de Suriye muhalefetinin durumu var. Eğer koalisyonla bir yakınlaşma olursa bize yardımcı olacaklarını söylediler. Görüşmelerimiz bu çerçevedeydi.

TÜRKİYE'NİN BAYRAK HASSASİYETİ

Siz bu durumda Suriye muhalefetinin Kürtlere karşı tutumunda değişiklik bekliyorsunuz, öyle değil mi?

Onlar şu ana kadar Kürtleri kabul etmiyordu. Sanırım bundan sonra yani Ahmed Cabra’nın başkan seçilmesi ile birlikte, Kürtleri Kürt Yüksek Konseyi (DBK) adı altında kabul edebilirler.
Serekaniye’deki Kürt Yüksek Konseyi bayrağının sizin gidişinizden sonra ‘iyiniyet’ göstergesi olarak DBK bayrağıyla değiştirilmesi konusu var.

Evet, Türkiye’nin hassasiyetini göz önünde bulundurarak DBK bayrağı ile değiştirdik. YPG orayı Nusra’dan aldığı için kendi bayrağını asmıştı ama orası şimdi Yüksek Konsey’in denetiminde.

Türk basınında İmralı’ya gidip Öcalan ile görüştüğünüz haberleri çıktı. Öyle bir görüşmeniz oldu mu?

Hayır olmadı. Ancak öyle bir şey olursa çok iyi olur tabii ki!

Amerikan basınında sizin güçlerinizin Cihad isteyen gruplarla savaştığı sıkça yazılıyor. Bazı uzmanlar Türkiye ziyaretinizin, Amerikan hükümetinin baskısıyla olduğunu iddia ediyor. Washington’a gitme niyetiniz ya da öyle bir olasılık var mı?

Şunu açıkça söyleyeyim. Ortadoğu’da El Nusra Cephesi ile sadece Kürtler savaşıyor, başkası yok. Şimdi biz bu savaşı da kendimiz için yapıyoruz. Yani başkasının hatırı için değil. Bu da çok normaldir. Demokrasiyi savunan güçlerin yanımızda olması gerekmektedir. Amerika’nın Türkiye ile ilişki kurmamızı sağladığı yönünde bir bilgiye sahip değiliz. Yani kim istedi bilmiyoruz. Yalnız şunu biliyoruz, “Türkiye istedi, biz de gittik görüştük”. Amerika istiyorsa onlarla da görüşmeye gidebiliriz. Hatta onların El Nusra’ya karşı bize bu desteği vermesi gerekiyor. İki kez vize istedim vermediler. Zaten ben de bunları konuşmak için gitmek istedim. Eğer isterlerse gidip onlarla da konuşabiliriz.

Verdiğiniz bir mülakatta Suriye rejimi için “Rejim kesinlikle değişmeli ve Kürtlerin de bir statüye kavuşması gerekir” demişsiniz. Doğru mu?

Evet doğrudur. Artık Suriye o eski günlerine dönemez. Rejim muhakkak değişecektir. Rejim gidecektir ve yeni bir Suriye oluşacaktır. Ya da demokratik herkesi tanıyan, herkesin kendini ifade ettiği bir Suriye olacaktır. Muhakkak Kürtlerin de bir garantisi olacaktır. Kürtlerin hakları anayasal garanti altına alınacaktır.

Önceki görüşmelerimizde İstanbul’u çok özlediğinizi söylemiştiniz. Nasıl buldunuz?

Vallahi çok değişmiş. Sanki başka bir şehre gitmişim gibi hissetim.