BIST 10.277
DOLAR 32,29
EURO 34,69
ALTIN 2.383,69
HABER /  GÜNCEL

Trablus'ta hayat

Libya'da güvenlik kaygısıyla adının açıklanmasını istemeyen bir Trabluslu, başkentteki hayatı anlattı.

Abone ol

Güvenlik endişesiyle adının açıklanmasını istemeyen bir Trabluslu, başkentteki hayatı anlattı.

Bu Libyalı, iş ya da işsizliğin birçok kişinin ortak kaygısı olduğunu söylüyor. Bir başka endişe kaynağı ise insanların zorla silah altına alınması.


Sabah namazına kadar neredeyse herkesin oturduğu, güneş doğduktan sonra yattığı ve akşam olmak üzereyken kalkıp tekrar sabaha kadar oturduğu bir ülkede doğal olarak sorun var demektir.

Bu sıkıcı rutini, benzin sıkıntısı ve devlet televizyonunda sık sık dayatılan aşiretçilik bozuyor.

Günlük yaşamlarımızdaki çelişkiler sürekli artıyor. Üstelik bunlar sadece sözde kalan şeyler de değil.

Yıllarca aşiretlerin etkisinin zayıflatılması için mücadele verilen bir ülkede rejim şimdi aşiretlerin rolünü güçlendirmeye çalışıyor.

Bu hafta Libya devlet televizyonunda yayımlanan aşiretler konferansını birçok kişi izledi. Biraz kafaları karışarak biraz da eğlenerek.

Ülkede akan kanı durdurmaya yönelik çözümler önermek için toplanmışlardı, ama kürsüdekilerin çoğu hükümetin ağzıyla konuşuyordu.

İlk tepki "Kim bu insanlar" demek oldu: "Ne zamandan beri bir ulusal aşiret konseyimiz - ya da adı neyse- var ve ne zamandan beri aşiretler adına konuşuyoruz?"

Şöyle bir ortak görüş çıktı: "Onlara güç verdiklerini düşündürterek, hükümet aşiretlerin arasına düşmanlık tohumları ekiyor."

İşsizlik artıyor


Bu günlerde hepimizin çok boş zamanı var. Günlerimizi televizyon izleyerek ve izlediklerimizi konuşarak geçiriyoruz. Ama bunun nedeni var.

Yabancı şirketlerin ve köklü milli şirketlerin kapanmasından sonra sorunlar başladı.

Şimdi çoğunun sadece adı kaldı ve binalarının tepesinde yeşil bayraklar dalgalanıyor. Kapılarında da güneş ışınlarının altında plastik sandalyelerde oturarak terleyen bekçileri.

Bu şirketlerin kapanması, ayaklanmadan önce zaten yüksek olan işsizlik oranını daha da artırdı.

Bu rejim işbaşında kaldığı sürece yabancı şirketler geri gelmeyecek ya da faaliyetlerine tekrar başlamayacak. Ya da en azından bu şirketlerin hükümetleri Libya'da hükümet değişikliği istedikleri sürece.

Mart başlarında binlerce eğitimli kadın ve erkek bir gecede işsiz kaldı. İnsanların özellikle de başkentlilerin huzursuzluğunun artmasının belki de en önemli nedeni bu.

Ama kamu kuruluşlarında durum böyle değil.

Birçok memurlar koşulsuz rejime destek veriyor. Çoğu zaten işsizliği azaltmak için vasıflarına bakılmaksızın işe alındı. Rejimin gitmesi halinde kaybedecek en fazla şeyi olanlar da bu insanlar.

Ama başkentte rejimin gitmesinden azına razı olmayacak bir memur kesimi de var.

Bu insanlar, hükümet karşı gösterilerden sonra olacaklardan korkarak Şubat sonunda işe gitmemeye başladılar. Böyle bir memurun arkadaşlarımdan birine anlattığına göre, müdürleri arayıp işe gelmelerini istemiş;

'Rejim düşmanı'

"Gelmediğimiz günler için maaşlarımızı keserek bizi cezalandırdılar. İstifa edersem rejim düşmanı diye damgalanmaktan korktum. Ben ve arkadaşlarım kimsenin dikkatini çekmeden birkaç ay sonra istifa ederiz düşüncesiyle işlerimize geri döndük. Yakında istifa edeceğim. İstafa ettikten sonra ülkeyi de terk edeceğim.

Çıkış yolu arayanlar sadece memurlar değil.

Devlet televizyonundaki imalardan sonra, erkeklerin silah altına alınacağı dedikoduları geçen hafta ciddi bir hal almaya başladı. Tüm kamu kuruluşlarına, erkek memurlara iletilmek üzere gönderilen mektuplarda, askere alma planlarından bahsediliyor.

Önce yaşları 20 ile 40 arasında olanlar ve askerliklerini 2000-2011'de tamamlamış olanlar askere alınacak.

Bu haber, şimdiden bir çok kişinin ülkeyi terk etmesine neden oldu. Birçok kişi de kaçı planları yapıyor.