BIST 10.173
DOLAR 32,28
EURO 34,92
ALTIN 2.445,85
HABER /  DÜNYA

Toplum ve siyaset artık ortak bir dil konuşuyor

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Toplum ve siyaset artık ortak bir dil konuşuyor. Zamanında Türkiye’nin gelişmesinin önünde tehlike gibi görüle...

Abone ol

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Toplum ve siyaset artık ortak bir dil konuşuyor. Zamanında Türkiye’nin gelişmesinin önünde tehlike gibi görülen sorunlar artık mutabakatla çözülebiliyor. Şüphesiz bu güven ortamı parlak yarınlara doğru ilerlerken ülkemize ve milletimize güç veriyor" dedi.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Milli Kütüphane’de düzenlenen Atatürk’ü anma töreni Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’in katılımıyla gerçekleştirildi. Törende yan yana oturan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a medya mensuplarının yoğun ilgi göstermesi üzerine, Cumhurbaşkanı Gül, ’Bu resim ve fotoğraflar sizleri kaydediyor’ dedi. Törende konuşma yapan Gül, "Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk’ün ebediyete intikalinin 75. yıldönümü münasebetiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu vesileyle Atatürk’ü minnet ve vefa duygularıyla anıyoruz. 10 Kasım’ların Atatürk’ü yad etmekle birlikte, onun hayatını, eserinin milletimizle birlikte verdiği onurlu mücadelenin, Türkiye’nin ufkunu açan vizyonunun daha iyi anlaşılması için önem taşıdığı kanaatindeyim. Ülkelerin mukadderatını etkileyen liderler, şartların yarattığı bir ortam içinde tarih sahnesine çıkarlar ve kendi kişilikleri, yetenekleri, güçleri ile toplumlara yön verirler" dedi.
Tarihin olağanüstü şartlarının yaşandığı bir dönemde kararlılığı, engin bilgisi, dehası, üstün kişiliği, cesaretiyle millete önderlik yapan Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk ve dünya tarihine damgasını vurmuş, insanların takdirini kazanmış lider olduğunu belirten Gül, "İnsanlık, Atatürk’ün gerçekleştirdikleri, meydana getirdiği eser ve eylemleri uygulamaları ve fikirleriyle birlikte değerlendirmekte ve hayranlık duymaktadır. O, seçkin bir komutan ve devlet adamı, fikir ve aksiyon insanı olmasının yanı sıra şüphesiz barışçı kimliği ve insanlık ideallerine bağlılığıyla da tarihe geçmiştir. Atatürk çaresizliğin, yoksulluğun, ümitsizliğin asla bir kader olmadığına inanmış girdiği zor ve imkansız gibi görünen yolda aziz milletimize güvenmiş Türk milletinin onurlu ve şerefli bir millet olarak yaşaması Atatürk’ün hayatı boyunca en önemli hedefi olmuştur. Milletimiz ve kahraman ordumuzla birlikte yürüttüğü İstiklal mücadelesi vatan topraklarının kurtarılmasını ve Cumhuriyetin kurulmasını sağlarken, öncülük ettiği reformlar, özgürlüklerin önünü açmış, modern bir devlet ve toplum yapısına ulaşılmasını mümkün kılmıştır. Diğer taraftan ’Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ çağrısıyla Türkiye’nin çevresinde barışçı kuşağı, sağlam dostluk ve komşuluk ilişkilerinin oluşturulması, ülkemizin başlattığı topyekün kalkınma seferberliğine de ivme kazandırmıştır. Yoksul, genç nüfusunun önemli bir bölümünü savaşlarda kaybetmiş, imkansızlıklar içindeki bir ülkenin uygar dünyada yerini alması elbette ki kolay olmamıştır" ifadelerini kullandı.
Atatürk’ün başarılarını objektif şekilde değerlendirebilmek, dönemin şartlarını, dünyanın geldiği tarihsel süreci, ülkenin içinde bulunduğu durumu göz önünde bulundurarak bir tespit yapmanın şüphesiz daha doğru bir yaklaşım tarzı olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, "O dönemde, batı dünyasında sistemler hızla diktatörlüklere kayarken Türkiye’nin Atatürk’ün öncülüğünde ve vizyonunda demokrasiye uzanan süreci başlatması şüphesiz büyük anlamlar taşımaktadır. Egemenliğin halka teslim edilmesi, millet iradesinin üstün kılınması, demokrasinin ülkenin önüne bir ideal olarak konulması başlı başına tarihi adımlardır. Henüz o yıllarda demokratik, laik bir yönetim yapısının benimsenmesinin önemi de bugün çevremizde yaşananlar dikkate alındığında daha iyi anlaşılacaktır. Cumhuriyetimizi geride kalan 90 yılda güçlü ve başarılı kılan da bu ileri görüşlü, yenilikçi ve değişimci anlayıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin bölgesinde bir yıldız gibi parlamasının temel kaynağı burada yatmaktadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında şunları kaydetti:
"20. yüzyılın başlarında hasta adam olarak nitelendirilen bir Türkiye’den hedeflerini adım adım gerçekleştirilen büyük projelerle milletimizin parlak geleceğini inşa eden bir Türkiye’ye ulaşmış bulunuyoruz. Demokrasisini olgunlaştıran, hukuksal altyapısını oluşturan, ekonomisinde ve yönetiminde istikrarını sürdüren Türkiye’nin diğer imkanlarıyla da küresel bir cazibe merkezi durumuna gelmesi göğsümüzü kabartan bir gelişmeyi işaret etmektedir. Bu seviyeye gelinmesinde ülkemizdeki istikrarlı ortamın, son yıllarda gerçekleştirilen ve başarıyla uygulanan hukuki, demokratik ve ekonomik reformların büyük payı vardır. Bugün Türkiye her zamankinden daha güçlü bir ülkedir. Ekonomik, siyasi ve askeri gücü yükselen standartlarıyla dünyada saygınlık kazanan bir ülkeden söz ediyorum. Hayata geçirilen kapsamlı düzenlemelerle Cumhuriyetimizin demokratikleşmesi yolunda önemli mesafeler katedilmiştir. Ülke sorunlarına duyarlı dinamik bir toplum yapımız var. Toplum ve siyaset artık ortak bir dil konuşuyor. Korkularla vehimlerin ne kadar yersiz olduğu görülmekte. Zamanında Türkiye’nin gelişmesinin önünde tehlike gibi görülen sorunlar artık mutabakatla çözülebiliyor. Şüphesiz bu güven ortamı parlak yarınlara doğru ilerlerken ülkemize ve milletimize güç veriyor."

"ÜLKEMİZİN BÜYÜK İDEALLERİNE SAHİP ÇIKIYORUZ"
Türkiye’nin kazanımları ve potansiyelinin idrakı içinde büyük bir özgüvenle yeni ufuklara yelken açmış durumda olduğuna dikkati çeken Gül, "Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak hedefi Atatürk’ün çağın akışını doğru okuma yeteneğinin, ileri görüşlülüğünün en bariz göstergesidir. Bizler de bu vizyonla yolumuza devam ediyoruz. Ülkemizin büyük ideallerine sahip çıkıyoruz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında en gelişmiş demokratik standartları yakalamış, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan müreffeh, istikrarlı ve güçlü bir Türkiye hedefliyoruz. Bu süreçte Cumhuriyetimizin kazanımlarının daha ileriye taşınmasını, sürdürülebilir büyümenin sağlanmasını, temel hak ve özgürlüklerinin daha da genişletilmesini, hesap verilebilir, şeffaf bir yönetim anlayışının yetişmesini, hukukun üstünlüğünü güçlenmesini amaçlayan reformların kararlılıkla sürdürülmesi önemini de hatırlatmak istiyorum" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, yeni nesillerin çok daha müreffeh, parlak ve gelişmiş bir Türkiye’de yaşayacağını belirterek, "Bugüne kadar demokratik ve ekonomik açıdan, birçok kritik eşiği aşan, ciddi sıkıntıları atlatan Türkiye’nin bunu başaracak gücü, potansiyelinin bulunduğundan da şüphe duymuyorum. Yaklaşık 2 hafta önce Cumhuriyetimizin 90. yıldönümünü coşkuyla milletimizin büyüklüğüne yaraşır törenlerle kutladık. Aziz milletimiz Atatürk’ün ölümünün ardından bıraktığı mirası korumak, yaşatmak, Türkiye’yi geliştirmek ve dünya devletleri arasında laik olduğu yere taşımak için üstün bir gayretle çalışmaktadır" ifadelerine yer verdi.
(İHA)