BIST 10.015
DOLAR 32,36
EURO 34,76
ALTIN 2.438,79
HABER /  MEDYA

Taraf'tan bir yazar daha kovuldu

Perihan Mağden, Başbakan Erdoğan'ın açtığı ceza ve tazminat davasının ardından köşesine kilit vurdu, gerekçesi ise gerçekten ilginç...

Abone ol

Bundan birkaç ay önce Taraf'ta önce düzensiz, ardından da düzenli bir şekilde yazmaya başlayan Perihan Mağden, gazetesinden okurlarına veda etti.

Sivri dilli yazılarıyla bilinen Mağden'in 'Yok artık Başbakan' yazısı geçen hafta dava konusu olan Taraf yazarı Başbakan Erdoğan'a ve hükümete yüklendiği yazısında okurlarıyla vedalaştı.

Gerekçesi ise çok ilginç... Hükümet için "Kendi vesayet sistemini devreye soktu AKP. Bunun saadeti içinde şişiniyor. Şişiyor." diyen Mağden iki gün siyaset yazmak için kitap yazma projesine veda ettiğini söyledi ve
zaten "üç ay boyunca yazarım demiştim şimdi süre doldu" diyerek ayrıldı gazetesinden...

İşte Mağden'in veda yazısından bir bölüm:

Kasım, aralık, ocak: ÜÇ AY BOYUNCA yazarım "düzenli nizamda" diye ve "üç" başlığıyla başlamıştım. ÜÇ aylık süremin sonuna geldim.

Yani artık ancak arada bir (o da çok arada bir) yazıcam/ yazarım Taraf'ta Kıymetli Okur!

Hatırlatırım: BU ülkede BU şartlarda BU kronik ifade özgürsüzlüğünde yazmaya daha fazla tahammül edemediğimden bıraktım (tam) üç yıl önce Eski Radikal'deki köşemi.

Ancak Taraf'ı o denli beğenip o kadar sahiplendim ki dışardan, işlerine müdahil olmaya başladım dayanamayıp.

Ama "dışardan" bunca müdahil olmaktan da utanıp (zira hayatta en iğrendiğim insan tipi "yaralı parmağa işemeyen" insan tipidir) "Pamuk eller taşın altına!" oldum BARİ haftada iki kez yazayım, bir faydam dokunacaksa –oldum.

Taraf, her türlü maddi ve manevi baskıya insanüstü bir gayretle göğüs geren kahramanlar sayesinde çıkartılıyor.

Günde on iki ilâ on dört saat çalışıp bu gazetenin her gün bayilerde yer almasını sağlayan çekirdek kadro–

Onlar, hakikaten benim kahramanlarım.

Benim okumak istediğim gazete Taraf. Bu ülkede okumaya tahammül edebildiğim yegâne gazete. Ayrıca.

Taraf'ın çıkmadığı bir Türkiye demek ifade özgürlüğüne dair her türlü ümidin yok edildiği bir Türkiye demek; bu kadar basit.

Sürekli ekonomik ve psikolojik bir darboğazda tutuluyor Taraf. Bir nevi abluka altında "Yok olsa da kurtulsak!" kafasıyla dört bir yanından kuşatılmış, HİÇBİR ama hiçbir yardım görmeyerek/ destek verilmeyerek/ maddi ve manevi katkı sağlanmayarak batırılmaya, yok edilmeye çalışılıyor.

Belki ismimin, belki kalemimin, belki yazılarımın bir nebze katkısı, faydası, hayrı olur diyerek–

Ve hakikaten iki yıldır filan üstünde debelendiğim kitabımı (ümit ederim son kez) terk ederek yazmaya başladım burada.

"Haftada iki kezden nolur yani?" yaptım. Zira bir oturuşta, taş çatlasa kırk beş- elli dakikada yazıyorum köşe yazılarını.

AMA kazın ayağı öyle değil!

Bir kere siyasete/ gündeme kilitleniyorum köşe yazmaya başlayınca. Elimde değil.

"İki kez" yazıyor olmak ruhumun tamamen bu mevzulara seferber olmasına engel teşkil etmiyor. Tam tersi.

Oysa şimdi ruhumu Türk Siyasetsizliğinin kayalarından kurtarıp romanımın sularına açılmam gerekiyor.

Çıkış tarihini beş- altı kez erteledim.

Öylesine vahim durum!

Başbakan bu arada bir değil iki yazıma dava açmış. Ve de yalnızca tazminat değil, ceza davası da açmış! Avukatlarının sayfalar boyunca döktürmeleri geldi.

Yani o yazılarımdan ötürü "hapis yatma" olasılığımı da diri tutuyor. Tebrikler!

(...) Kendi vesayet sistemini devreye soktu AKP. Bunun saadeti içinde şişiniyor. Şişiyor.

Bu son cümle bana ait tabii ki. Maalesef, belli oluyor!

Hoşçakalın Sevgili Okur. Sağlıcakla kalın.