BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Skandalı Can Dündar özetledi!

ABD'yi fil avcısı, Türkiye'yi ise file benzeten Dündar, Türkiye'nin nasıl avlandığını bakın nasıl anlatıyor.

Abone ol Can Dündar'ın yazısı.. Fil avcısı Filler nasıl avlanırmış biliyor musunuz: Yola bir çukur kazılırmış. Fil bu tuzağa düşünce, avcılar siyah elbiseler içinde, yüzleri kapalı olarak gelir, çırpınan hayvanı kırbaçlar, uzun süre aç bırakırlarmış. Günler sonra aynı avcılar, bu kez beyaz elbiseler içinde, filin en sevdiği yiyeceklerle gelir, hayvanı çukurdan çıkarıp karnını doyurur, hortumunu okşarmış. Fil, bu "iyi insanlar"ın peşine takılır ve ölünceye kadar onların verdiği işlerde çalışırmış. Aynı taktik işte... Kuzey Irak'ta 11 Türk askerini tuzağa düşürüp esir alan "siyah elbiseliler"i daha önce de borç tuzakları kurarken, karikatürlerle hakaret yağdırırken, "yem"imizi kesmekle tehdit ederken görmüştük. Hiç kuşkunuz olmasın ki, yarın beyaz elbiselerini giyip "Sen benim stratejik ortağımsın" diye hortumumuzu okşayacaklardır. Yine kuşkunuz olmasın ki, bugün "Bize bu yapılır mı" diye düşük tondan sızlananlar birkaç iltifat duyunca yelkenleri suya indirip "Sizinle aynı koalisyondayız" diye boyun eğecektir. Sonuçta avcı, tuzağa düşürdüğü avın, kendisini avcılar koalisyonunda sanacak kadar şaşkınlaştığını görünce boynuna halkayı takacak ve saf kurbanını, emrindeki kandırılmış filler ordusuna katacaktır. Peki "Avcı" niye siyah elbiselerini giydi şimdi? Bunu merak edenlere tavsiyem, Genelkurmay 2. Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın 29 Mayıs'ta, İstanbul'daki "Küreselleşme" sempozyumunda yaptığı konuşmayı okumalarıdır. 2. Başkan, o konuşmasında "Yaklaşan Avcı'nın tuzağı"nı kendi açısından izah etmiştir. Org. Büyükanıt'a göre bugün güçlü ülkeler gözünde "Ulus devlet, küresel sermayenin dolaşımına engeldir. Dolayısıyla bertaraf edilmelidir". Bu amaçla, "güçlü ülkeler, güçsüzlere kendi politikalarını dayatır". Güncel örneğe uyarlarsak Türkiye, ABD'den ithal bir algılama ve dayatmayla - ve ulusal çıkarına ters düşmesi pahasına - komşusu Irak'ı tehdit saymış ve işgaline seyirci kalmıştır. Peki ABD ne yapmıştır? Türkiye'nin tehdit saydığı güçlerle işbirliği içinde "askerin biraz burnunu sürtmek istemiş"tir. Niye? Org. Büyükanıt'ın sorularıyla devam edelim: "Acaba gelişmekte olan ülkelerin ulusal güvenlik politikaları (ulus devletin bertaraf edilmesine dönük) bu yaklaşımlar önünde engel midir? Ve acaba gelişmekte olan ülkelerde yaratılmaya çalışılan mikroetnik çatışmalar, ulusal direncin zayıflatılmasında vasıta olarak mı kullanılmaktadır?" İnsanlığın evrensel ütopyası küreselleşme, saldırgan bir süper gücün elinde, zalim bir kırbaç haline geliyor. Ulusal güçlerin buna tepkisi, muhafazakar bir içe kapanma refleksine dönüşüyor. Toplumsal açılım çabaları, demokratikleşme ve çokseslilik arayışları, milliyetçi bir söylemde boğuluyor. Kırılmak istenen kabuk, bu yolla hepten sertleşiyor. Siyasette, diplomaside, medyada, sermayede, küresel ve ulusal güçler arasında alttan alta yaman bir çekişme yaşanıyor. Umarız bu çekişme bir sıcak çatışmaya dönüşmez; çukurdaki filimiz, yarın hortumunu okşayacak beyaz elbiselilerin, dün sırtını kırbaçlayan kara cübbelilerle aynı kişiler olduğunu anlayabilir ve halka boynuna geçirilmeden bu tuzaktan kurtulabilir.