BIST 8.864
DOLAR 34,30
EURO 37,37
ALTIN 3.028,65

Sizi gidi CHP düşmanları!...

29/30 Ocak 2005 günleri CHP tarihine utanç günleri olarak geçti.

1976’da yapılan Gençlik Kurultayı’nda yaşananları saymazsak, CHP’nin 82 yıllık tarihinde böyle bir kurultay yaşanmamıştır. O Gençlik Kurultayı’nda olanlar; “Gençler arasında böyle şeyler olur” denilerek çabuk unutuldu ki o gençlerin çoğunluğu şimdi CHP yöneticileri ve siyasetin deneyimli isimleridirler. Onlar bile bu kurultayda yaşananları tasvip etmediler. Şimdi yaşları 50’yi aşkın o ‘gençler’den, kurultay salonundan ağlayarak çıkanları bile gördük…

29/30 Ocak 2005 tarihindeki kurultay, CHP tarihine şu başlıklarla yazılmalı:
Seviyesiz…
Saygısız…
Kin…
Kavga…
Ve kan…

***

Genel Başkan Deniz Baykal’ın açıklamalarından CHP’nin ‘düşmanları’nı da öğrendik:
Amerika düşmandı…
Medya düşman…
Bir ‘düşmanları’ daha vardı:
“İçlerinde”ki düşman…

’Gerçek payı’ zaman içinde çok tartışılacak belki ama meğer CHP’nin ne çok ‘düşmanı’ varmış!

Mesela şu Amerika…
Irak’tan sonra saldırı hedeflerinin İran ve Suriye gibi Ortadoğu ülkeleri olduğuna bütün dünya ‘işaret’ koyarken, öğrendik ki ilk hedefleri CHP’ymiş! Baykal’ın ‘bir bildiği’ var herhalde!

Vay seni gidi Amerika… Sinsi düşman!
Vay seni gidi Bush… Baykal’ın rakibi!

Sonra medya…
”Bir kısım medya” deseydi belki anlardık!
Sosyal Demokrat bir gazeteci olarak önce kendim sonra bütün sosyal demokrat olarak bildiğim gazeteciler adına kuşkuya düştüm. Demek hepimiz CHP’nin düşmanıymışız!
Sayın Deniz Baykal tereddütsüz söylediğine göre elbet ‘bildiği bir şey’ vardır…
”Medya düşman!..”
Bilmiyorduk… Öğrendik…
Artık selam verirken, hal-hatır sorarken birbirimize ilk hitap cümlemizde şöyle olmalı:
“… CHP düşmanı!...”

***

Baykal ‘iç düşmanları’nı  “namussuzlar” olarak tanımladı.
İsmet İnönü’nün, salona asılan söylemi “Namuslular en az namussuzlar kadar cesur olmalı” pankartından mı bunu üretti yoksa gerçekten CHP içinde “namussuzlar” olduğunu önceden tespit ederek, bilerek mi söyledi?
Bunu bilmiyoruz…
Ama bu saatten sonra biz ‘medya mensupları’ gibi bütün CHP’lilerin de birbirlerine ‘kuşkuyla’ bakacaklarını düşünüyorum.
’İçlerindeki düşman’ı bulmak için birbirlerinin yüzüne dikkatlice bakacaklar…
Ve soracaklar:
”O sen misin?”
Cümlenin arkası şöyle de gelebilir:
“Seni gidi ‘iç düşman’!..”

***

Bu yazımı, CHP Bingöl İl Başkanı Mustafa Kurban’ın, kurultayı değerlendirmesi ile bitirmek istiyorum:

”Yaşananlar hoş değildi…
Tamda Türkiye’nin sosyal demokrasiye ihtiyaç duyduğu bir ortamda bu olayların olması hoş değildi… Bize yakışan bir ‘Kurultay’ olmadı…”

Bingöl İl Başkanı Mustafa Kurban gibi bütün CHP İl Başkanları ve delegelerinin bu son kurultayda yaşananları “hoş görmedikleri” muhakkaktır.

CHP köklü bir siyasi partidir…
Genel Başkan’lık yarışı demokrasinin gereğidir…
İster salon içinde “inadına Baykal” sloganları atılsın, ister salon dışında “Baykal dediysek ebediyen kal demedik” pankartı asılsın…
İster Sarıgül kaybetsin ister Baykal kazansın...
‘Saygı’ ve ‘seviye’ bu partinin geleneği olmalıydı…
Ne kin…
Ne kavga…
Ne kan…
Ve ne Baykal'ın suçlamaları, ne Sarıgül'ün yumrukları CHP’ye hiç mi ama hiç yakışmadı.