BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Şişmanlığa karşı sandaloz sakızı

Şişmanlıkdan muzdarip olanlar kendilerine değişik yöntemlerle çare arıyor. Sandaloz sakızı da doğal yöntemlerden biri. Kilo problemi olanlara tavsiye ediliyor..

Abone ol

Bir süre önce gündemi uzun süre meşgul eden bitkisel ürünlerden gelen sağlık alternatif tıp olarak değerlendiriliyor. Yüz yıllar önce aspirin’in penisilinin veya diğer modern ilaçların olmadığı dönemlerde bitkilerle yapılan tedaviler bugün yeniden gündeme geliyor. Yan etkisinin olmaması ve kolay bulunmasından dolayı bitkisel ürünler tercih ediliyor. İstatistikler dünyada 1 milyar 200 milyon civarında şişman olduğunu gösteriyor. Türkiye’de ise her 3 kadından ve 5 erkekten birisi şişman olarak kabul ediliyor.

Dünyada ve Türkiye’de şişmanlığa bağlı olarak kalp, damar, kolesterol gibi birçok rahatsızlık meydana geliyor. Şişmanlık değişik yöntemlerle giderilmeye çalışılırken son yıllarda zayıflamaya yardımcı olduğu belirtilen yeşil çaylar yeniden revaçta. Yeşil çayların yanı sıra sandaloz zayıflama sakızı da yaygın olarak kullanılıyor. Babası Erol Gencer’den mesleği devralan Ziraat Mühendisi Cem Murat Gencel, sandaloz sakızının zayıflamada yeşil çaylara göre daha etkili olduğunu söylüyor. Kendisinin de bir ara kilo problemi olduğunu belirten Gencel, sandaloz kullanarak 10 kilo zayıfladığını ifade ediyor. Zayıflamada büyük etkileri bulunan sandalozun (zayıflama sakızı) son günlerde çok kullanıldığını dile getiren Gencel “Yemeklerden önce sıcak suda bekletilip kullanıldıktan sonra kilo problemleri olanların sorunlarının giderildiği görülüyor. Ayrıca zayıflamak için yeşil çay, siyah çay, fasulye kapçığı, farekulağı, incir, keçiboynuzu, keçisakalı, mısır püskülü, mürver, siyah bektaşi üzümü, fındık, adasoğanı da kullanılabilir.” diyor.

Gencel, vatandaşların, sağlığı artık doğal ürünlerde aradığını belirtiyor. Hastalığı veren Allah’ın şifasını da doğada sakladığını vurgulayan Gencel şunları söylüyor: “Oğul otu, karabaş, çoban çökerten günnap, alıç yaprağı, kalp ve damar hastalılarına iyi geliyor. Lavanta ve enginar macunu Hepatit C için iyi geliyor. Saç dökülmesini önlemek için ise atkuyruğu, ısırgan otu, latin çiçeği tavsiye ediliyor. Mide rahatsızlıkları için ise karabaşotu, kırlangıçotu, köpeküzümü, melekotu, mersin (murt), meşe kabuğu, meyan kökü, susi, şerbetçiotu, tavşancılotu öneriliyor. Daha ismini sayamayacağımız 100’ün üzerinde bitki birçok rahatsızlığa iyi geliyor”

Baba mesleği için kimya bölümünü bıraktı

35 yaşındaki Cem Murat Gencel, baba mesleği “aktarlığı” devam ettirmek amacıyla kimya bölümü 2. sınıfta okurken Çukurova Ziraat Fakültesi’ni kazandı. Baba mesleği aktarlığı çok seven Gencel, bitkileri daha iyi ve bilimsel olarak tanıma imkanı bulabileceği ziraat fakültesine devam etti.

2000 yılında ziraat Fakültesini bitiren Gencel baba mesleğini devam ettiriyor. Oğul Gencel, 1955’te aktarlığa başlayan babası Erol Gencel’in yanında 1980’lerde çalışmaya başladığını söylüyor: “O dönemlerde bir yandan okula devam ederken bir yandan da babamın iş yerine gidiyordum. İnsanların babamın yanına şifa bulmak için gelmeleri, daha sonra geldiklerinde ise ‘Allah sizden razı olsun. Tavsiye ettiğiniz bitki çok iyi geldi. Ağrılarımdan kurtuldum’ demeleri beni çok etkilerdi. Babamın elinde şifalı bitkilerle ilgili çok eski kitaplar olurdu. Sürekli olarak bu kitapları okuduğunu görürdüm. Babam ayrıca sürekli gezerdi. Hiç kimsenin gitmediği veya bilmediği bitkilerle gelirdi eve.” Baba mesleğine uygun olduğunu düşündüğü ziraat fakültesine başlayan ve burayı başarıyla bitiren Gencel, bugün alternatif tıp olarak adlandırılan bitkisel ürünlerin birçok hastalığa faydasının bilimsel olarak kanıtlandığını belirterek çevresinde modern Lokman hekim olarak anılmaktan da rahatsız olmadığını dile getiriyor. Hastalığı veren Allah’ın doğada bu hastalığın şifasını da sakladığını belirten Gencel, yan etkileri bulunmayan bitkisel ürünlerin bugün birçok çevre tarafından kullanılmaya başladığını söylüyor. Babası Baharatçı Erol olarak adlandırılan Erol Gencel’in Osmaniye’de sıkça bulunan çaşir kökü ile ismini tüm Türkiye’ye duyurduğunu belirten aktar Cem Murat Gencel, 1996 yılında farkına varılan Çaşir kökünün bugün eczanelerde kullanılan birçok ilacın hammaddesi olduğunu belirtiyor. Çaşir kökünün yıllardır bölgemizde özellikle çocukları olmayan kadınlar tarafından kullanıldığını kaydeden Gencel, babasının bu bitkiyi dünyaya tanıttığını anlatıyor.

Gencel, “Çaşir kökü Osmaniye’nin dağlarında sıkça bulunuyor. Bölgede yaylalarda kalan Yörükler tarafından kullanılan kökün farkına babam varıyor. Daha sonra dükkânına getirerek bu bitkiyi satıyor. Faydalarını gören vatandaşlar daha çok kullanmaya başlıyor. Bu bitki daha sonra birçok yabancı bilim adamının dikkatini çekiyor. 1996 yılında gelen bazı yabancılar babamla görüştükten sonra bu köklerden alarak incelemek için götürüyorlar.” diyor.

Kaynak: