BIST 9.916
DOLAR 32,53
EURO 34,87
ALTIN 2.442,65
HABER /  GÜNCEL

Şiddeti medya mı körüklüyor?

TBMM Şike Komisyonu'nun raporunda, sporda şiddetin adresi olarak spor basını ve kulüpler gösterildi. İşte TBMM Şike Komisyonu Raporu'ndan ana başlıklar:

Abone ol

Türk sporunda şike, şiddet, haksız rekabet ve teşvik primi iddialarını araştırmak üzere kurulan TBMM Araştırma Komisyonu'nun raporunda, Türk futbolunda yaşanan şiddet ve saldırganlık olaylarından dolayı spor medyası ve kulüp yöneticileri suçlandı. Spor medyasının maçlardan önce 'savaşmak', 'zafer kazanmak', 'parçalamak' gibi ilgi çekecek başlıklar kullandığı, bunun da taraftarlar üzerinde etki ettiği vurgulanarak, "Spor gazeteciliği mesleğine ciddiyet, sorumluluk, sahiplenme duygusu kazandırılması için spor gazetecisi olabilme kriterleri getirilmelidir" ifadesi kullanıldı.

Yeni Şafak'ın ele geçirdiği Şike Komisyonu raporu, ekleriyle birlikte 200 sayfayı buluyor. 4 ana bölümden oluşan raporda, Türk sporu, Türk sporunun yozlaşmasına etki eden problemler, genel problemleri ve yeniden yapılandırılmasına yönelik komisyonun önerileri yer aldı. Sporda yaşanan yozlaşmanın incelendiği bölümde, 'şike', 'şiddet', 'teşvik primi' ve 'haksız rekabet' konuları mercek altına alındı. Şiddet ve saldırganlığın ortaya çıkmasında kulüp yöneticilerinin yanısıra spor gazeteciliğinin etkili olduğu kaydedilen raporda, kulüp yöneticileri ve medyanın futbol takımlarını 'başarıya şartlandırdığı' belirtilerek, "Futboldaki şiddetin en önemli kaynağı; 'iyi takım-kötü sonuç' çelişkisidir. Kazanma anlayışı, şiddet ve fair-playin anlam ve önemi konusundaki eğitim eksikliği ve yeterli sağduyunun sağlanamayışı, başarıya giden yolda her türlü girişimi ne yazık ki (şike-doping-şiddet vb) doğal saymaktadır. Örneğin yönetim ve medya tarafından mutlaka başarılı olunacağı şeklinde koşullandırılan ancak başarısız olan takım taraftarları için; her başarısız sonuç inanç kaybı ve düş kırıklığına neden olmakta, bu durum taraftarların takımına tepkisini kaçınılmaz kılmaktadır" denildi.

'İşsizler' dernek yöneticisi

Raporda, 'yönetici-şiddet' ilişkisi konusunda ilginç bilgiler yer aldı. 2002 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş taraftar dernekleri yöneticilerini sorguya aldığına atıfta bulunarak şöyle denildi; "Kulüp yöneticileri verdikleri demeçlerle olayları körüklemekte ve yeni bir taraftar profili oluşturmaktadır. Bu oluşun gelişmesinde kulüplerin hiç de azımsanmayacak rolleri var. Taraftar dernekleri ziyaret edilerek bedava bilet verilmekte. Deplasman maçlarına gitmeleri için otobüs tutulmakta, grup liderleri bedava bilet ve paralarla belli bölgelerde dükkan ve işyeri var. Sorguya alınan 36 kişiden 24 tanesinin işsiz oldukları, kulüp yöneticilerinden destek gördükleri, futbolcu ve taraftarlara baskı kurarak rant elde ettiklerini itiraf etmeleri bu görüşü desteklemektedir." Raporda, "Araştırmaya katılan seyircilerden yüzde 51,7'si maçtan önce medyada çıkan haberin kendisini etkilediğini, yüzde 33,3'ü ise bu haberlerden kısmen etkilendiğini belirtmiştir.

Şiddet için ne dediler?

Yılmaz Vural (Teknik Direktör): "Basın ve yayın kuruluşlarında çalışıp kulübün temsilcisi gibi davranan kişilerin, verilen kararların adaletsiz olmasının büyük etkisi var."

Bülent Yavuz (MHK Eski Başkanı): "Müsabakanın oynandığı şehrin valisi ve güvenlik güçleri , taraftar gibi davranıyor. TV spor programları şiddeti körüklüyor."

Haluk Ulusoy (TFF Eski Başkanı): "Şiddetin ana kaynağı kültürel yapı. Yönetici, antrönör, futbolcu ve yorumcu şiddeti körüklüyor."
Ali Şen (FB Eski Başkanı): "Kavgaya hazır olan insanlar ekonomik gücü ve geliri az olan insanlar."

Ersun Yanal (Milli Takım T. Direktörü): "Spor karşılaşmalarını keyifle, zevkle izleyecek ortam yok. Spor programları ve gazetelerde yapılan hunharca eleşiriler taraftarları olumsuz etkiliyor."

Erman Toroğlu (Gazeteci): "Stada gelen seyircinin kesinlikle oturması lâzım. Oturmayan seyirci agresif oluyor."

Haber: Veli Toprak
Kaynak: