BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Şehmus Sanır'ın ölümü Diyarbakır'ı sarstı

Diyarbakır'da bir çorbacıda oturan polislere yapılan saldırıda garson Şehmus Sanır'ın da yaşamını yitirmesi, çatışmalarda artık sivillerin de zarar görmesi yüzünden oluşan kaygıları artırdı. Hatice Kamer'in kentten izlenimleri…

Abone ol

"Polisler dışarda oturuyordu. Üniformalıydılar. Silah sesleri gelince ikimiz de can havliyle tezgâhın altına girdik. Kurşunlardan ikisi o sırada servis yapan Şehmus'un kafasına isabet etmiş. Polislerden biri de ağır yaralıydı".

Diyarbakır'da Cuma sabah erken saatlerinde çorba satan bir lokantada oturan polislere gerçekleştirilen saldırıyı, lokantanın bulunduğu sokaktaki bir kahve sahibi böyle anlatıyor.

Kahve sahibi saldırı sırasında lokantanın sahiplerinden biriyle sohbet ediyormuş.

"Her şey üç dakikada oldu" oldu diyor esnaf.

'20 gün önce askerden gelmişti'

Kahve sahibinin sözünü ettiği 22 yaşındaki garson Şehmus Sanır, saldırı ardından tüm müdahalelere rağmen kurtarılmadı.

Semt esnafı, Sanır'ın İzmir Foça'da yaptığı askerlik hizmetinden 20 gün önce döndüğünü anlatıyor.

PKK'lılar Diyarbakır'da çorbacıyı taradı: 1 ölü - OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Sokaktaki bir kuaför dükkanının sahibi "Daha iki gün önce Şehmus'u traş etmiştim, kendi halinde çok efendi, saygılı biriydi. Askerlikten yeni gelmişti, herkesin anlatacak bir askerlik hikâyesi var, sen de artık tatil anılarını anlatırsın diyerek ona sık sık takılırdım" sözleriyle anlatıyor Sanır'ı.

Son dönemde bölgede çatışmalar yoğunlaşırken, sivil ölümleri de yaşanıyor.

Diyarbakır merkezindeki bu son ölümse insanların her an bir saldırıya hedef olabileceklerine dair kaygıları artırmış durumda.

'Kimden geleceği belli olmayan kör bir kurşuna kurban gidebiliriz'

Ofis semtinde sohbet ettiğim, soyadını vermek istemeyen Servet adındaki bir bina görevlisi "bir kör kurşuna kurban gitme endişesinden" bahsediyor:

"Eskiden çocukların elinden tutup parkta, sokakta gezdirirdim. Ancak artık akşam oldu mu hemen eve gidiyorum. Her an kimden geleceği belli olmayan kör bir kurşuna kurban gidebiliriz.

"Artık evde televizyon da izlemiyorum. Eskiden sadece kaza haberleri olurdu şimdi hep saldırı, hep çatışma hep ölüm. Batıda Kürtlere saldırıyorlar. Burada polise. Millet huzurdan başka bir şey istemiyor. Biz huzur diyoruz onlar alın size Suriye diyor."

Konuştuğum Halit adındaki inşaat işçisi genç de sivillerin gördüğü zarara tepkili:

"Batıda vandallar 20 yıllık Kürt komşusuna saldırıyor, Kürtçe konuşuyor diye genci öldürüyor. Baksanıza Cizre'ye bir haftadır seçilen vekil gidemiyor. Polise vur emri vermiş hükümet, Cizre'de siviller öldürülüyor. Burada çorbasını içen polise silahlı saldırı yapılıyor. Bu ülkeyi kutuplaştıranlar, insanları birbirinden nefret ettirenler iktidardakiler".

'Arada giden sivile de yazık...'

Ofis'in bir başka bilinen çorbacısına uğruyorum. Nihat Oruç, 20 yıldır lokanta işletiyor. Bu olayı duyduğunda öfkeden titrediğini söylüyor:

"Adamlar yemek yerken sıkıyorlar. Bu çok kötü bir olay. İlk defa Diyarbakır'da bir lokantada yemek yiyen polislere saldırı olduğunu duyuyorum. Yazık değil mi? Polise de yazık, askere de, gerillaya da, arada giden sivile de."

O sırada kahvaltı yerine çorba içmeye gelen bir müşteriyle konuşuyor Oruç.

Parasının üzerini uzatırken ağzından "Çorbanın da tadı kaçtı, kapatıp gidecem dükkanı" sözleri çıkıyor.