BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70

Said Nursi’ye Özgürlük

Demokratik Açılım’ın en çok dini cemaatler tarafından desteklendiğini yazdı geçenlerde, Sabah Gazetesi yazarı Mahmut ÖVÜR. Cemaatlerin yayın organları da bu tespiti doğruluyor zaten.

 

Bilen bilir…

 

Kırkıncılar, Yazıcılar, “Zaman”cılar, Yeni Asya’cılar gibi guruplarla, Türkiye’deki “cemaat”lerin en büyük dilimini “nurcular” teşkil eder.

 

Nurcu’ların yerinde olsam, hükümetten Said Nursi’nin cesedine ne olduğunu araştırmasını isterdim bugünlerde.

 

Mademki hükumet faili meçhullerin birçoğunun kendi memurları tarafından işlendiğini kabul edip, mahkemelerde bunun hesabını soruyor…

 

Mademki hükumet dünkü “terörist başı, bebek katili”ni bugün muhatap alıyor…

 

Mademki hükümet Nazım Hikmet’i 58 yıl sonra vatandaşlığa kabul edip bir nevi sevenlerinden sessizce özür diliyor…

 

Hülasa; madem ki devlet geçmişini temize çekip, dünkü düşmanlarıyla arayı düzeltmeye çalışıyor. O zaman cesedinden korkularak balıklara yem edildiği iddia edilen "Kürt Said Nursi’"nin sevenleri de "Sadi Nursi'nin cesedine ne olduğunu devlet araştırsın." demeyi hakediyor.  

 

Devlet “Bundan bana ne?” diyemez.

 

Zira…

 

1960’ın 12 Temmuzunda, Urfa’daki Halil İbrahim Dergâhı’nda Said Nursi’nin mezarını açanlar siviller değil darbecilerdi.

 

Naaşı Urfa’dan Afyon’a taşıyan uçak THY’nın değil, TSK’nın uçağıydı. 
 

Afyon’dan Isparta’ya götürüp hala bilinmeyen o yere Sadi Nursi’yi defnedenler de sevenleri değil, asker ve polislerdi.

 

Ayrıca bir dostuna “Said Nursi Akdeniz’in dibinde yatıyor. Tabutu denize atan uçakta ben de vardım’ diyen Nusret KAYA bir turist değil, Albay rütbeli bir Türk askeridir.
 
Sözün özü...
 
Ceset karada mı, denizde mi bu bile belli değil.

 

Said Nursi'nin cesedine ne olduğunu merak etmesi gereken Nurcular'dan çok daha fazla;  kendi ayıbını temizlemek ve bir kamburdan daha kurtulmak adına devletin bizzat kendisidir.