BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Sağlıkçılar mecburi hizmete tepkili

Meclis'te kabul edilen 'Mecburi Hizmete İlişkin' yasaya tepkiler çığ gibi büyüyor. Türk-Sağlık Sen Genel Başkanı Önder Kahveci yeni yasaya ilişkin olarak hükümeti eleştir

Abone ol

Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci yaptığı yazılı bir basın açıklamasıyla Mecburi hizmet getiren yasayı değerlendirdi. Açıklama da Türk Sağlık-Sen’in kanun ile ilgili olarak bir çok açıklamalarda ve girişimlerde bulunduğuna değinilerek “Ancak teklif; tüm çabalarımıza, eleştirilerimize rağmen, ilk halinden de eksik ve uygulamada sorunlara neden olacak şekilde kabul edilmiştir” denildi. 2003 yılında mecburi hizmetin bir kahraman edasıyla iptal edildiğini ve hükümetin şov yaptığını söyleyen Kahveci “Hükümet 2 yıl sonra yaptığı düzenlemelerin fayda getirmediğini, tabip ve uzman tabip kadrolarının boş kaldığını görerek mecburi hizmeti geri getirmek istemiştir. Bu, Hükümet’in sağlık politikasının tutarsızlığının delili olmuştur. Bu süre, ülkeye kaybettirilmiş ve sağlık hizmetlerinin aksamasına neden olmuştur.” ifadelerini kulandı. Türk Sağlık-Sen’in bütün yurttaşların sağlık hizmeti almasından yana olduğunun ifade edildiği açıklamada bu şekildeki mecburi hizmetin çözüm getirmeyeceği kaydedildi. Kahveci çözümün “personeli teşvik eden ve haklarını güvenceye alan” bir düzenlemeyle mümkün olduğuna işaret etti. Vekaleten, açıktan ebe ve hemşire atanmasını yanlış bulduklarını ve uygulamanın personel rejimini bozacağını kaydeden Kahveci düzenlemenin sağlık hizmetlerinin ruhuna ve 657 Sayılı Kanun’un özüne uygun olmadığını söyledi. Kahveci, Teklifte tüm kurum personeline nöbet ve icap nöbet ücreti getiren düzenlemenin Genel Kurulda sadece “sağlık ve yardımcı sağlık personeli”yle sınırlandırılmasının kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını ifade etti. Düzenlemenin haksızlığına işaret eden Kahveci “Anayasamıza göre angarya suç ise, herkese karşı suçtur. Hiçbir personelin emeği sömürülmemelidir. Her emek karşılığını almalıdır. Nöbet tutan veya icapçı nöbet tutan tüm personel bunun karşılığını mutlaka almalıdır. İcap nöbetinin aylık 120 saatle sınırlandırılmasını da doğru bulmuyoruz. Eğer bir personel 120 saatten fazla icap nöbeti tutmuşsa bunun da karşılığını almalıdır. Ayrıca Kanun Tasarısı icap nöbet ücretini, normal nöbet ücretinin yüzde 30’u olarak belirlemiştir. Bunun ölçüsünün ne olduğu anlaşılamamıştır. Bu oranı da kabul etmemiz mümkün değildir.” dedi. Kahveci’nin açıklaması “Pek çok eksiklikler içeren Kanun, uygulamada pek çok soruna neden olacaktır. Sağlık Bakanlığı, 2003’te mecburi hizmeti kaldırmış, 2005’te yeniden geri getirmiştir. Bakanlığın ne yapmak istediğini anlamak mümkün değildir. Mecburi hizmet gerekliyse 2003’te neden kaldırılmıştır. Gerekli değilse neden yeniden uygulamaya konulmuştur. Sağlık Bakanlığı, yaptığı tutarsız uygulamalarla ne yazık ki, sağlık hizmetlerini yaz boz tahtasına çevirmiştir. Uygulamada adaletsizliğe, çifte standarta ve mağduriyete neden olacak olan Kanun’un Cumhurbaşkanımız tarafından veto edileceğini ümit ediyoruz.” Sözleriyle sona erdi. MECBURİ HİZMETLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASININ TAMAMI TÜRK SAĞLIK-SEN’İN 5371 SAYILI KANUN İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ Uzman tabip ve tabiplere yeniden mecburi hizmet getiren ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapan 5371 Sayılı Kanun Teklifi, 21.06.2005 tarihinde TBMM’de kabul edildi. Bu kanun ile ilgili olarak Türk Sağlık-Sen, çeşitli vesilelerle açıklamalarda ve girişimlerde bulunarak, ülkemiz ve sağlık çalışanları açısından oluşabilecek sıkıntıların bertaraf edilmesi için çaba harcamıştır. Ancak Kanun Teklifi, tüm çabalarımıza, eleştirilerimize rağmen, üstelik bazı maddeleri Teklif’in ilk halinden de eksik ve uygulamada sorunlara neden olacak şekilde kabul edilmiştir. Bu nedenle TBMM’de 21.06.2005 tarihinde kabul edilen 5371 Sayılı Kanun Teklifi ile ilgili görüşlerimizi saygıdeğer kamuoyu ve üyelerimizle paylaşmak ve iş işten geçmeden, bu düzenlemelerin yapılması için uyarıda bulunmak istiyoruz. 2003 yılında mecburi hizmeti bir kahraman edasıyla iptal eden ve şov yapan Hükümet, 2 yıl sonra yaptığı düzenlemelerin fayda getirmediğini, tabip ve uzman tabip kadrolarının boş kaldığını görerek mecburi hizmeti geri getirmek istemiştir. Bu, Hükümet’in sağlık politikasının tutarsızlığının delili olmuştur. Bu süre, ülkeye kaybettirilmiş ve sağlık hizmetlerinin aksamasına neden olmuştur. Türk Sağlık-Sen, tüm yurttaşlarımızın sağlık hizmeti almasından yanadır. Fakat bu şekilde bir mecburi hizmet yasasının da çözüm getirmeyeceği kanısına sahiptir. Personeli teşvik eden, haklarını güvenceye alan bir düzenleme yapılmasını gerekli görmekteyiz. Kanun Teklifi’nde belirlenen süreler TBMM’de artırılarak 300 ile 600 gün olarak değiştirilip kabul edilmiştir. Bu süreler bittiğinde ne olacağı belirsizdir. Tayin isteme hakkı kazanmış olmak tayinin gerçekleşeceği anlamına gelmez. Bu konunun kanun ile düzenlenmesi ve bir hak olarak verilmesi tabip ve uzman tabiplerin göreve gitmesini teşvik edecek bir düzenleme olacaktır. Aksi halde, hekimler mecburi hizmetten, hatta mesleklerini yapmaktan vazgeçebileceklerdir. Ayrıca mecburi hizmet kapsamında ataması çeşitli nedenlerle yapılmayan, ihtiyaç duyulmayan personelin yükümlülüğü kaldırılabilirdi. Bu kapsamda ne kadar kadro alındığı belirtilmemektedir. Kadro yetersizliği nedeni ile veya bazı ihtiyaç duyulmayacak uzmanlık dalları için yükümlülüğü kaldırmak amacıyla süre konulabilir. Mecburi hizmet kapsamında atama yapılacak yerler için öncelikli bölge tanımlamasının getirilmemiş olması da bir eksikliktir. Personel doluluk oranına göre öncelikli iller belirlenebilir. Öncelikle buralara atama yapılması gerekir. Aksi halde bu Kanun’a göre Ankara merkezine de atama yapılabilir. Kanun’un bu şekli ile yine kötü uygulama sorunları ile karşılaşmamız kaçınılmazdır. Tayin için gerekçe olarak kabul edilen mazeret ve zorunlu haller de tanımlanmamıştır. Bu da, keyfi uygulamalara neden olacak bir durumdur. Torpil bulan kişiler tayin yaptırırken, diğer personel çalışmaya devam edecek demektir. En fazla sakıncalı bulduğumuz hususlardan biri de Kanun’un 5. maddesi ile getirilen düzenlemedir. Vekaleten, açıktan ebe ve hemşire atanmasını yanlış ve tehlikeli buluyoruz. Sağlık Personel Rejimi’ni bozacak bu uygulamanın sağlık hizmetlerinin ruhuna ve 657 Sayılı Kanun’un özüne uygun olmadığını düşünüyoruz. Hayal kırıklığına uğradığımız bir diğer nokta da Kanun’un 6. maddesinde yapılan değişikliklerdir. Teklif’in TBMM’de kabul edilen şekli personel arasında ayrımcılığa neden olacaktır. Teklifte tüm kurum personeline nöbet ve icap nöbeti ücreti getiren düzenleme, Genel Kurul’da sadece sağlık ve yardımcı sağlık personeline icap nöbeti şeklinde kabul edilmiştir. Bu haksız bir düzenlemedir. Anayasamıza göre angarya suç ise, herkese karşı suçtur. Hiçbir personelin emeği sömürülmemelidir. Her emek karşılığını almalıdır. Nöbet tutan veya icapçı nöbet tutan tüm personel bunun karşılığını mutlaka almalıdır. İcap nöbetinin aylık 120 saatle sınırlandırılmasını da doğru bulmuyoruz. Eğer bir personel 120 saatten fazla icap nöbeti tutmuşsa bunun da karşılığını almalıdır. Ayrıca Kanun Tasarısı icap nöbet ücretini, normal nöbet ücretinin yüzde 30’u olarak belirlemiştir. Bunun ölçüsünün ne olduğu anlaşılamamıştır. Bu oranı da kabul etmemiz mümkün değildir. Bir diğer eksiklik ise, icap nöbetinin karşılığı kullanılacak izin oranının belirlenmemesidir. Bu durum da önemli aksaklıklara neden olacaktır. Pek çok eksiklikler içeren Kanun, uygulamada pek çok soruna neden olacaktır. Sağlık Bakanlığı, 2003’te mecburi hizmeti kaldırmış, 2005’te yeniden geri getirmiştir. Bakanlığın ne yapmak istediğini anlamak mümkün değildir. Mecburi hizmet gerekliyse 2003’te neden kaldırılmıştır. Gerekli değilse neden yeniden uygulamaya konulmuştur. Sağlık Bakanlığı, yaptığı tutarsız uygulamalarla ne yazık ki, sağlık hizmetlerini yaz boz tahtasına çevirmiştir. Uygulamada adaletsizliğe, çifte standarda ve mağduriyete neden olacak olan Kanun’un Cumhurbaşkanımız tarafından veto edileceğini ümit ediyoruz.