BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Rıza Sarraf'tan açıklama Adem Karahan kimdir?

Adı 17 Aralık soruşturmasıyla gündeme gelen Rıza Sarraf, son dönemde hakkında çıkan haberler hakkında açıklama geldi.

Abone ol

Rıza Sarraf, hakkında çıkan haberlere ilişkin yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:

"17 Aralık 2013 tarihinden beri başta Doğan Medya gurubu olmak üzere bir kısım medyakuruluşları tarafından aleyhimde sistemli bir şekilde ayrımcılığa dayalı karalama kampanyası yürütülmektedir. Bu yayınlara karşı tarafımızca gerekli yasal başvurular yapılmış olup yargılamaların bazıları lehimize neticelenmiş bazıları ise halen devam etmektedir. Sürekli devam eden bu haksız suçlamalar nedeniyle kamuoyuna bazı gerçekleri açıklamak zorunluluğu doğmuştur:

1.) Takvim gazetesinin 12.07.2015 tarihli nüshasında Doğan medya gurubunun sahibi, yöneticileri ve yazarlarından oluşan topluluğun bir teknede çekilmiş resmi yayınlanmıştır. Köşe yazarı Ahmet Hakan bu yayın akabinde tuhaf bir öfke ve kinle ahlaksızca şahsıma saldırmaya başlamıştır. Oysa ben bu kişilerin o gün o teknede olduklarını bile medyadan öğrendim.

2.) Bu saldırılara 16.07.2015’de tamamen yanlı ve yanlış bilgilerden örülü, doğruluğu teyid edilmemiş ve edilmesi de mümkün olmayan bir raporu yasal olmayan yollarla ele geçirip manşetten yayınlayarak yeni bir halka eklemişlerdir. Aynı rapor 18.07.2015 tarihli Hürriyet gazetesinde bir kere daha aynı saptırılmış ifadelere yer verilerek manşet yapılmıştır.

Raporu düzenleyen kişi tamamen kasıtlı olarak uzun zamandır ben ve şirketlerim aleyhinde sözde incelemeler yapıp hizmet ettiği yasa dışı odaklara bağlılığını sergilemeye çabalamaktadır. Nitekim bu kişiyle ilgili yasal müracaatlarımızı yapmış bulunmaktayız. Soruşturmalar sırasında hazırladığı raporların gerçek dışı olduğu resmi verilerle isbat edilecektir. Bizim tüm ticari faaliyetlerimiz devlet kurumlarının denetimine açıktır ve bu konuda en ufak bir endişemiz bile bulunmamaktadır.

3.) Kamuoyuna önemle belirtmek isterim ki Babek Zencani ile direk ya da dolaylı hiçbir ortaklığım olmamıştır. İran'da bu kişi hakkında yürütülen soruşturmalarda hiçbir zaman adım geçmemiştir. Nitekim İran yetkili merciileri konuyla ilgili defalarca açıklamalar yapmış ve soruşturmaların beni ilgilendiren bir yönü olmadığını belirtmişlerdir. Israrla benimle bu kişi arasında bağlantı varmış gibi sahte raporlar düzenleyen, sonrasında da bunları gazete manşetlerine taşıyanlarla Türkiye Cumhuriyetinin birliği ve bütünlüğüne karşı fikir ve eylem birliği içinde hareket edenler aynı kişilerdir.

4.) Türkiye İhracatçılar Meclisi her yıl ihracat şampiyonlarını resmi verileri esas alınarak belirlemekte olup bu yıl sahibi ve yetkilisi olduğum şirket ticari başarılarıyla ödüle hak kazanmıştır. Ancak ödülümü almaya gittiğimde acımasız bir saldırıya maruz bırakılarak hakettiğim ödülü aldığım için adeta yargısız infaz edildim.

Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını ve bağımsız yargı sistemini hiçe sayarak bana bu yargısız infazı başlatanlar adaletin elinden kurtulmuş olsalar bile – varsa eğer - kendi vicdanlarının sesinden kurtulamayacaklar.

5.) Ailemle yaşamak üzere satın aldığım evime "kaçak kat çıktı" denildi. Oysa eski hali ile yeni halinin resimlerine bakıldığında çıplak gözle bile görülmektedir ki binanın orjinal yüksekliği kesinlikle değiştirilmedi ve aslına sadık kalınarak sadece restore edildi.

6.) Bana uygulanmak istenilen yargısız infaz, hukuka aykırı dinlemeler, asılsız isimsiz ihbarlar, sahte delil uydurmak gibi çeşitli ağır usulsüzlükleri içeren bir soruşturma ile başlamıştır. Suç oluşturan bu usulsüzlükleri yapanların amacı adil yargılama haklarına uygun bir soruşturma yaparak adaleti sağlamak değil beni kamuoyu nezdinde hedef göstermek ve itibarsızlaştırmaktı.

İşte bu nedenledir ki, hukuka aykırı dinlemeleri gerçekleştiren ve akabinde onları profesyonelce montajlayanlar bunları medyadaki işbirlikçilerine servis etmişlerdir. Nitekim, her tür yasadışı dinlemeyi yargısız infaza dönüştüren bazı medya kuruluşları beni de suçlu olarak damgalayan, sistematik yayınlar yapmıştır. Söz konusu ağır hukuk ihlallerini yapan kamu görevlilerinin, hukuk dışı bir emir komuta zinciri içinde hareket ettiği herkesin bildiği bir gerçektir. Hukuk dışı bu hiyerarşik yapının mensuplarının özel yetkili mahkemelerde kanunlar yerine, mensup olduğu grubun talimatlarını uygulamaları nedeniyle, bugün çok sayıda soruşturma yürütüldüğü bilinmektedir.

7.) Bunun yanı sıra, uluslar arası hukuka göre konmuş bir ambargo kuralını ihlal etmediğim aşikar olup, İran’a yaptığım ve halen devam eden ticaretimin de o gün de bugün de suç olmadığı ortadadır.

Yaptığım hiçbir ticari faaliyet ülkemi zarara uğratmadığı gibi tam aksine amacım her daim ülkeme hizmet olmuştur. Özellikle şu hususu belirtmek isterim: Herhangi bir devlet imtiyazı-ayrıcalığı olmaksızın özel sektör Şirketleri arasında meşru ticaret yapmak suretiyle Türkiye'ye katma değer sağladım.

Şu ana kadar gerek MASAK gerek diğer devlet kurumlarının her açıdan incelediği ticari faaliyetlerimde her hangi bir hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.

8.) Beni uluslararası bir suikastçıya destek vermekle suçlayan, üstelik de bunu Milli İstihbarat Teşkilatının adını kullanarak manşetlerine taşıyan Doğan Medya gurubuna ve Hürriyet gazetesine en keskin cevap Milli İstihbarat Teşkilatımız tarafından verilmiş ve hakkımda böyle bir rapor olmadığı resmi yazıyla bildirilmiştir.

9.) Tüm bunların dışında hakkımda sayısız yalan haber yapılmış, insanlık dışı ithamları içeren iftiralar yayınlanmıştır. Ellerindeki medya gücüyle siyasi, ekonomik ve sosyolojik düzeni manipule etmeye çalışan kişiler amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklardır.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi onlar gibi düşünen zihniyetlerin her daim büyük yenilgilere uğradığı örneklerle doludur. Hakaret etmeyi, iftira atmayı ve ahlaksızca saldırmayı alışkanlık haline getiren kişi ve guruplarla yüce Türk Mahkemeleri huzurunda hesaplaşacağım ve adaletin er ya da geç tecelli edeceğine gönülden inanıyorum. Benim üzerimden yürütülen bu iftira ve saldırılara karşı susmamın muhataplarımı daha da saldırganlaştırdığını görünce kamuoyunun doğru bilgilenmesi adına bu açıklamayı yapma zarureti hasıl olmuştur.

ADEM KARAHAN KİMDİR?

Sarraf yaptığı bir diğer açıklamada ise Cumhuriyet gazetesine röportaj veren Adem Karahan'ın iddialarını yalanladı. Sarraf'ın avukatı Şeyda Yıldırım, Adem Karahan kimdir? başlıklı açıklamada şunları duyurdu:

"Adem KARAHAN birkaç azeri vatandaşı ile birlikte hareket ederek kurduğu şirketler üzerinden yapılan bazı işlemler nedeniyle hakkında maliye incelemeleri yapılan bir kişidir. Nitekim bu kişi Maliye müfettişleri, Polis Başmüfettişleri, Cumhuriyet Savcıları ve emniyet yetkilileri huzurunda verdiği sayısız ifadelerinde adına kurulan şirketlerin müvekkilimle hiçbir ilgisi olmadığını detaylarıyla anlatmıştır.

Ancak, bir şekilde müvekkilimle tanışan Adem KARAHAN müvekkilimden haksız çıkar sağlayabilmek adına çirkin oyunlara, şantaj ve tehditlere başvurmuş ve bunun sonucu olarak da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/14134 sor sayılı iddianamesiyle hakkında müvekkilim Rıza SARRAF’a şantaj yapmak iddiasıyla açılan kamu davasının şüphelisi olmuştur.

Adem KARAHAN bu eylemleri yaparken yalnız değildir. Yanında eski bir emniyet müdürü (Orhan İNCE), bir gazeteci (Kamil MAMAN), bir mali müşavir ve daha birçokları bulunmaktadır. Nitekim bu kişilerin tamamı aynı yargılama dosyasının şüphelileridirler.

Bu kişiler müvekkilime şantaj yaparak haksız kazanç elde etme hayallerine kapılmış ve Şeref DERECİ isimli kişi vasıtasıyla resmi kurumlara müvekkilim hakkında asılsız ihharlar yaparak eylemlerine başlamışlardır.

Süreç içinde müvekkilimden istediklerini alamayan bu kişiler eylemlerinin dozunu arttırmış, medyayı kullanmaya çalışmış ve bu tür şer ittifaklarının geldiği doğal son olarak birbirlerine düşmüşlerdir.

Nitekim günün sonunda tüm eylemleri deşifre olmuş ve bizzat ilk eylemi gerçekleştiren Şeref DERECİ’nin İstanbul C. Savcısı Hüseyin KAYA huzurunda verdiği ifadesiyle şantaj tuzağının her aşaması ortaya dökülmüştür.

Bu planların ilk ortaya çıktığı günlerde Adem KARAHAN müvekkilim Rıza Sarraf'ı Orhan İNCE tarafından tehdit edildiğine inandırmıştır. Ancak Adem KARAHAN’ın haksız çıkar sağlamak amacıyla hareket etmekte olduğu tarafımızca Orhan İNCE hakkında yapılan suç duyurusu akabinde devam eden soruşturma sırasında anlaşılmıştır. Nitekim yanıltılmamız sonucunda tanık olarak gösterdiğimiz Adem KARAHAN soruşturmada “şüpheli” sıfatı almıştır.

Hakkında şantaj iddiasıyla dava açıldıktan sonraki süreçte telefon mesajlarıyla müvekkilime ulaşan ve para talebinde bulunan – mesajlar kayıt altındadır - Adem KARAHAN bu taleplerinin karşılanmaması üzerine bu kere Türkiye Cumhuriyetinin birliği ve bütünlüğü aleyhinde çalışmalarına devam eden şer odaklarıyla yeniden işbirliği yapmıştır. Durum göstermektedir ki Adem KARAHAN’ın başka suç ortakları da vardır ve onlar da yüce Türk adaleti huzurunda hesap vermekten kurtulamayacaklardır.

İşbu açıklama içerisinde bahsedilen tüm ifade tutanakları ekte sunulmuş olup 18.07.2015 tarihinde yayınlayan röportajla ilgili olarak sorumluları hakkında gerekli yasal müracaatlar tarafımızca yapılacaktır."