BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

PKK'nın asıl lideri Öcalan değildir!

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Cengiz Anık, Öcalan'ın PKK'nın lideri değil ikinci adamı olduğunu söyledi.

Abone ol
İNTERNETHABER- Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Cengiz Anık, Öcalan'ın sanıldığının aksine PKK'ya tamamen hakim bir lider olamadığını iddia etti. Örgütün siyasi uzantısı olarak gösterilen BDP'nin, "TC husumeti" dışında herhangi bir politikasının olmadığını bu nedenle Kürt sorununda çözümün bir parçası olamayacağını kaydeden Anık, muhalefet liderlerinin kötü performansları nedeniyle Erdoğan'ın siyasetteki ağırlığını her geçen gün biraz daha artırdığını söyledi. 

"Yarınki Siyaset", "Siyasal İkna" kitaplarının yazarı Siyasal İletişimci Doç. Dr. Cengiz Anık, İnternethaber'in gündemle ilgili sorularını cevapladı. Öcalan'ın yakalanarak Türkiye'ye getirilme süreci ve örgütle ilgili yargı sürecinde söylediklerinin, bu dönemde yaşananlara ışık tuttuğunu iddia eden Anık, İmralı süreciyle birlikte, örgütün taşeronluğunun perçinlendiğini kaydetti. PKK'nın yapısal anlamda parçalı, yönetim tarzı itibariyle koordinasyondan uzak bir örgüt olduğunu anlatan Anık, cezaevlerindeki ölüm oruçlarının ise; mevsim şartları itibariyle, iç kesimlere çekilme arzusunda olan PKK'ya belirli bir zaman kazandırma çabasından ibaret olduğunu söyledi. Güvenlik güçlerinin buna rağmen bölgedeki operasyonlarına devam ettiğini de hatırlatan Anık, örgütün ölüm oruçlarıyla yakalamayı hedeflediği etkiyi, Türk ve dünya kamuoyunda oluşturamadığını iddia etti.

"ÖCALAN PKK'NIN ASIL LİDERİ DEĞİLDİR"

Öcalan'ın örgüt içerisinde belirli bir güce sahip olduğunu; ancak bunun ikinci adamlıktan öte gidemeyeceğini de iddia eden Anık, İmralı süreciyle birlikte bu iddianın kanıtlandığını söyledi. İşte Anık'ın Öcalan ile ilgili ilginç sözleri;

"Bunu tartışmanın anlamı yok ama sorun şu ki; Öcalan, terör örgütünün lideri değil. Keşke olabilseydi de kamuoyunu şuna hazırlamak mümkün olsaydı: Öcalan siyaset yapsın ve fiilen suç işlemeyen dağdaki teröristler de silahını bırakıp evine dönsün. Bu denendi ama görüldü ki, Öcalan ne lider ne de başkan. Bunu anlayabiliyoruz: Örneğin Che Guevera bir liderdi. Kendisinin bile hikmetine vakıf olamadığı bir lider. Vahşi kapitalizmin tüm insanoğlunu ve hatta gezegeni talan etmesine direnen, hayal kırıklığına uğramış ve umutsuz bir kuşağın sembol ismi olarak misyon yüklendiği için liderdi. Humeyni bile, “gözü dönmüş emperyalizme meydan okuyan” yegane siyasal imge görüntüsüne sahipti ve bu küresel duygunun tecessüm ettiği bir kişilik olduğu için pek çokları için küresel bir liderdi. Oysa Öcalan ve PKK’da herhangi bir değer ya da ideolojiye tekabül edebilecek minik bir misyon kırıntışı bile yok. İdeoloji, insanların dünyayı algılama ve anlamlandırma aracıdır ki, bu araç, havarilerinin gönlünde, Hitler’i de, Stalin’i de meşru ve karizmatik birer lider haline getirmişti. Ama bizim elimizdeki; her türlü kirli pazarlığın taşeronu bir örgüt ve geçmişi bin bir türlü kirli etiketle anılan bir kişilik bulunmaktadır."

"BDP'NİN SİYASETİ MAHALLE DEDİKODUSUNDAN İBARET"
 
Örgütün siyasal uzantısı olarak nitelendirilen BDP'nin, Kürt sorununun çözümü konusunda yeterli siyasal deneyim ve kadrolara sahip olamadığını söyleyen Anık, siyasal argümanlarının mahalle dedikodularından öte gidemediğini anlattı. BDP'nin çözümün parçası olmak için, hiçbirşeye denk düşmeyen sloganlardan vazgeçerek, ezber bozan ve dişe dokunur siyaset yürütmesi gerektiğini ifade eden Anık, şöyle konuştu:

"Meclis'te sorunu çözemeyenler, çareyi sokakta arıyor. BDP'nin Güneydoğu’da bir miktar sempatisi olabilir ama bu sempati onların söylem ve eylemleri sayesinde değildir. Güneydoğunun en fazla dışlanmış ve ezilmiş sosyal kimliği olan kadınların bu yoksunluklarını tatmin ediyor görüntüsü sergilediği için sempatik bulunmaktadır. Bir de ergen triplerine bizzat aracılık ettiği için. Ama ne bir fikir var, ne söylem, ne argüman. İçi bomboş bir tenekeye, ses çıkardığı için insanlar dönüp bir iki defa bakar ama o kadar. Bana göre “TC husumeti” dışında, dillendirebilecekleri bir laf bulamazlar ise, en fazla birkaç yıl daha terör örgütünün himmet ve himayesi ile siyaset yapabileceklerdir."

"ERDOĞAN DİKKAT ETMELİ!"

Erdoğan'ın siyasal yaşamı ve geleceğiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Anık, Başbakan'ın çevresinin giderek boşaldığını ve yanlızlaştırıldığını iddia etti. Türk siyasetinde hala muhalefet sorunu yaşandığını ve Erdoğan'ın liderliğinin bu sayede perçinlendiğini söyleyen Anık, meydanlara Erdoğan'ın ayarında bir lider çıkmadıkça Türk siyaseti bu çizgiden uzaklaşamayacağını iddia etti. Anık şöyle konuştu:

"1990’lı yıllar ve özellikle öncesini düşünün. Özal, Demirel, Ecevit ve hatta Türkeş, Erbakan, yakın zamanlarda Yazıcıoğlu. Bütün bu liderler birbirleri açısından denge ve denetim mekanizması işlevi görebilen siyasetçilerdi. Yeri geldiğinde de, birbirleri açısından takviye ve hatta ikame rolü üstlenip çok ciddi siyasal işlevler ifa edebiliyorlardı. Şu an için, ne yazık ki, bu tür bir siyasi arenaya sahip değiliz.
 
Öte yandan Sayın Başbakan’ın çevresi boşaltılıyor. Yani çevresindeki bedenler değil de zihinler geri çağrıldı. İkincisi Sayın Başbakan’a verilen bilgilerin tamamı, bana göre, yüzde yüz doğru ve isabetli olmuyor. Üçüncüsü Başbakan ortalama bir devlet adamı gibi politik dil ve eylem kullanmıyor. Dolayısıyla bu doğrultuda birtakım manevralara da tenezzül etmiyor. Kanaatim o ki, çevresindeki ince diplomatik manevraları da umursamıyor. Bununla birlikte çok incelikli bir algı mekanizmasına sahip olduğunu ve olağanüstü bir başarı ile çevresini sevk ve idare edebildiğini tahmin ediyorum. Sanıyorum onu karizmatik lider yapan da bu yeteneği ve herkesi, olması gerektiği kadar içerde ve yakında, olması gerektiği kadar dışarda ve uzakta tutmanın bir yolunu buluyor."