BIST 10.277
DOLAR 32,28
EURO 34,77
ALTIN 2.395,82
HABER /  GÜNCEL

Pennsylvania'nın tarihi sırrı!

Fethullah Gülen'in ikamet ettiği ABD'nin Pennsylvania'nın tarihte çok önemli bir hicret ve siyaset merkezi olduğunu biliyor muydunuz?

Abone ol

ABD'nin çok sayıda eyaletinden biri olan Pennsylvania 1997 yılından bu yana Fethullah Gülen'in ikameti nedeniyle Türk siyasetinin de önemli bir parçası haline geldi. Gülen'den bahsetmek için "Pennsylvania" demek yeterli hale geldi. Türk siyasi hayatına bu kadar damga vuran bu eyaletin tarihte de önemli bir hicret ve siyaset merkezi olduğu ortaya çıktı.

ABD’nin kuruluşu, bu eyaletin Philadelphia şehrinde toplanan bir dizi kurutay ile olmuş ve aslında ABD’nin ilk başkenti de dinsel-siyasi bağnazlığa karşı döneminin laik bir vahası kabul edilen Philadelphia.

Bu bilgiler Radikal gazetesinden Murat Yetkin'in bugünkü yazısında yer aldı. Yetkin'in incelemesine göre Pennsylvania'nın tarihi gelişimi şöyle oldu:

"Her şey 17’nci yüz yıl İngilteresi’nde kendilerine ‘Dostluk Cemaati’ adı veren ve topluca zikir yaptıkları için Anglikan kilisesi tarafından ‘Quakers-Titreyenler’ diye alaya alınan bir grubun ortaya çıkışıyla başlıyor. Quakers cemaati üyeleri, ruhban kurumunu önemsemiyorlar, Allah ile her faninin aracısız bağ kurabileceğine inanıyorlar, ruhban ve yöneticilerle eşitliği ve sömürgeci İngiliz imparatorluğu için affedilmez bir suç sayılan barışçılığı savunuyorlardı. (Daha sonra Amerika’da köleciliğe karşı ilk hareket Quakerler arasından çıktı.)

İngiltere Kralı İkinci Charles’ın kurmaylarından Amiral Penn’in asi oğlu William da bu Cemaate üyeydi. Charles bu bozgunculardan kurtulmak istiyordu. Amiral’e olan yüklü borcuna William’a, Amerika kıtasında Hollandalıların elinden daha yeni alınan ormanlık ve belalı bir toprak parçası sayılan Massachusets Körfezi Sömürgesi’nin tapusunu teklif etti. Şartı da cemaatini alıp gitmesiydi. O da öyle yaptı.

Quaker cemaati yeni dünyaya göçtü, hicret etti. İsmini o bölgede yaşayan Kızılderili kabilelerinden alan Delaware ve Schuykill nehirleri arasındaki bu bölgeye önce Latince ‘ormanlık’ anlamına gelen Sylvania adını verdiler, sonra ‘Penn’in Ormanlığı’, yani Pennyslvania oldu.

Kuruluşundan itibaren eski kıtada, Avrupa’da kendisini baskı altında hisseden gruplara kucak açan bir yer oldu. Hâlâ Amerika’nın entelektüel merkezlerinden sayılan Philadelphia’nın Yunanca ‘Biraderce Sevginin Şehri’ anlamına gelmesi de bunu gösteriyor. Dünyanın en büyük mason mabetlerinden birinin tam şehrin merkezinde inşa edilmesi de rastlantı değil. Amerikan devriminin önderleri, George Washington, Benjamin Franklin, John Adams, hepsi, yeni kuracakları düzende fikir, vicdan ve girişim hürriyetini öne çıkarmış. Devrim sonrası, Pennsylvania hicreti sona ermiş ve başkent bugünkü Washington’a taşınmış.

Zaman yazarı Abdülhamit Bilici dün ‘Peygamber’in Yahudideki Zırhı’ başlıklı yazısında Mısır Müftüsü Ali Cuma’nın 9-10 Ekim’de İstanbul’da düzenlenen bir sempozyumda Hazreti Muhammed’in hayatının dört evresini anlatırken Mekke’den Medine’ye hicret ve galibiyet sonrası dönüş konulu konuşmasını aktarıyordu. Birinci devre azınlıktayken sabır, ikinci devre ittifaklar, üçüncü devre hicret ve bir arada yaşama ve dördüncü evre azınlıkta kalanlara hoşgörülü olmak diye anlatılmış. Okuyunca aklıma Pennsylvania geldi, yazayım istedim. Güç ve takat imkân veriyorsa gidişin dönüşü olur çünkü."