BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Organize darbe kurbanı bir padişah

Tarihimizin trajik ölümlerinden biridir organize bir darbeye kurban giden Sultan Abdülaziz'inki.

Abone ol

Son bir-iki yılda yeniden gündeme gelen darbe kavramı demokrasi tarihimizin en büyük engelini temsil ediyor. Millet iradesinin, askerî güç kullanılarak zorla el değiştirmesi diyebileceğimiz darbenin farklı çeşitleriyle Tanzimat sonrası süreçte karşılaşıyoruz. Vaktiyle Yeniçeri Ocağı üstünden gerçekleşen taht mücadelelerini de bu kapsama almak mümkün. Fakat meselenin ‘modern’ versiyonu kendini Tanzimat sonrası süreçte gösteriyor. Bunun en acı ve kanlı tablosu da Sultan Abdülaziz Han’ın başına gelenler.

Şehzade Abdülaziz Efendi, büyük biraderi Sultan Abdülmecid’in vefatıyla 32 yaşında, hanedanın 32’nci padişahı unvanıyla tahta oturdu. Babası Sultan İkinci Mahmud’un temellerini attığı ve ağabeyi Sultan Mecid’in Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla zirveye taşıdığı ‘Batılılaşma’ sürecinin sorgulamasını daha şehzadelik yıllarında yapan Aziz Efendi, tahta oturmasıyla fikirlerini fiiliyata taşıma imkânı buldu. Her şeyden önce bilhassa büyük biraderi zamanında devletin kendini ‘Batı hayranlığı’na fazla kaptırdığını düşünüyordu.

Bu sebeple kimi tarihçiler onu Tanzimat sonrası eski usule dönüşün gayretli temsilcisi sayar. Menfi anlam taşımamakla birlikte hakikaten Sultan Aziz, dinî ve millî atıfları yüksek bir kişiliğe sahipti. Onun nazarında bazı devlet adamlarının “Batılıların istediği ıslahatları gerçekleştirirsek onlar da bizden memnun kalır ki bu atiye dönük hâlimizi güçlü kılar.” mantığının fersah fersah ötesindeydi.

Onun büyük devlet telakkisi güçlü donanma ve orduya sahiplikten geçiyordu. Bunu saltanatı müddetince fiillerine yansıtan Aziz Han, devrinde dünyanın en büyük ikinci donanmasını kurmuştu. Bunlara rağmen paşalar bürokrasisinin entrikalarıyla baş edemeyen padişah nihayet Serasker Hüseyin Avni Paşa’nın başını çektiği ve Türk tarihinin organize ilk darbesi denilebilecek hareketin kurbanı olacaktır.

Ziya Nur Aksun imzalı ‘’ başlıklı eser de söz konusu sürecin analizleriyle dolu.