BIST 10.245
DOLAR 32,38
EURO 34,78
ALTIN 2.394,61
HABER /  GÜNCEL

ODTÜ'nün şanına gölge düşürüldü

Habertürk'te yayınlanan programda gündemi yorumlayan Arınç, ODTÜ'de yaşanan olayları da değerlendirdi.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, evinin gözetlenmesiyle ilgili ''Gazeteciler benden daha çok biliyorlar. Onların öğrenme imkanları daha fazla. Ama ben çatlıyorum, soramıyorum ne Adalet Bakanı'na, ne başsavcıya ne de bu işle ilgili olan insanlara. 'Gördün mü şunu etkiliyor' veya 'Bunu etkilemeye çalışıyor' demesinler diye'' ifadesini kullandı.

Arınç, Habertürk'te yayınlanan programa katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 

Göktürk-2 uydusunun fırlatılması törenleri sırasında Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) meydana gelen olaylar ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuyla ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine Arınç, olayın gerçekleştiği günün Türkiye için çok önemli bir gün olduğunu ifade etti. Başbakan Erdoğan'ın törene gelişi ve çıkışında polisle göstericiler arasında olaylar yaşandığını hatırlatan Arınç, ''Gösterileri, ekranlardan izlediğimiz kadarıyla barışçıl bir protesto gösterisi anlamında kabul etmek çok zor'' dedi. 

Üniversitelerin akademik yıl açılış törenlerinden bazılarına katıldığını hatırlatan Arınç, bu açılışlarda az da olsa küçük olaylar yaşandığını belirtti. Protesto etmenin herkesin doğal bir hakkı olduğunu dile getiren Arınç, ''Beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez. Ama bunun başkalarına zarar vermeyecek, fiili bir saldırıya dönüşmeyecek biçimde yapılması gerekir ve belli bir süre ile yapılması gerekir. Siz sürekli bağırıp çağırırsanız o toplantı yapılamaz hale gelirse, o demokratik bir hak gösterisi değildir'' diye konuştu. 

Protesto ve gösterilerin kanuna tabi olduğunu ve bu doğrultuda yapılması gerektiğine vurgu yapan Arınç, ''Ama Türkiye'nin en sevinçli gününde hükümetin Başbakanı, sayın Genelkurmay Başkanımız orada, gelebilseydi Cumhurbaşkanımız da orada olacaktı. Siz böyle kötü bir gösteriyle veya fiili bir müdahaleyle Türkiye'nin sevincini gölgelediniz bu bir. İkincisi bu bir öğrenciye yakışmaz. Üçüncüsü üniversitelerdeki disiplin veya işte oranın düzenini bozmak ancak böyle mümkün olabilir. 'Sayın Başbakan tepkisinde aşırı gitmiş midir, gitmemiştir derseniz' o gün bizzat kendisinin yaşadığı olaylar ortada. Bence hem üniversite yönetiminin hem de davet ettikleri takdirde emniyet güçlerinin, bu tür saldırıya dönüşen gösterileri engelleme hakkı var. Bu hakkı yapanlara da 'Sen niye bunlara engel oldun' denemez'' ifadelerini kullandı.  

ODTÜ'nün geçmişten bugüne benzer eylemlerin merkezlerinden biri olduğunu ifade eden Arınç, geçmişte yaşanan olumsuzlukların yeniden yapılmamasını temenni ettiklerini kaydetti. 

''Gösterilerde kadrolu elemanlar vardır'' diyen Arınç, ''Şimdi de tahmin ediyorum ki ODTÜ'deki olaylarda da sadece ODTÜ öğrencileri değil, yine böyle seyyar kuvvetler mutlaka gelmiştir'' dedi. 

Arınç, şunları söyledi: 

''Dolayısıyla ben sayın Başbakanın bu en sevinçli günümüze gölge düşüren ve gerçekten araçlara ve insanlara zarar verebilecek noktadaki gösterileri eleştirmesini doğru buluyorum. Bu mutlaka adalete intikal etmiştir. Adalet veya savcılık veya emniyet de gereken çalışmayı yapacaktır. Benim bütün arzum ve temennim olaylara karışmamış insanlar varsa onların da şüpheli veya zanlı olarak gözaltına alınmaması, öğretim özgürlüklerinin engellenmemesi veya yüksek eğitimle ilgili beklentilerinin zayıflamaması ve son bulacak noktaya gelmemesidir. Ben gerekli tedbirler alındığı takdirde bu tür gösterilerin bundan sonra herhalde yapılmayacağını düşünüyorum.''

Arınç, ODTÜ'nün Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biri olduğunu ancak bu tür olayların üniversitenin şanına gölge düşürdüğünü dile getirdi.

Suikast girişimi olduğunu düşünmüyorum

''Size suikast planı ele geçirildi. O dava hala devam ediyor. O konu hakkında size Emniyet veya adli kurumlar belli bir bilgi verdiler mi'' şeklindeki bir soruya Arınç, ''Bu dava açılmadı bildiğim kadarıyla. Yani zaten sıkıntı veya beklenti bununla ilgili'' karşılığını verdi. 

Soruşturmayla ilgili savcıyı tanımadığını ve ne olduğunu merak ettiğini ifade eden Bülent Arınç, şöyle devam etti:

''Ama ben bu savcıyı arasam, bulsam, telefon etsem, konuşsam ertesi gün 'Bülent Arınç bu davanın savcısıyla görüştü. Şunu söyledi, bunu söyledi' diye birileri bunu çıkaracaklar. Çıkardıkları zaman da bu, bu davanın veya soruşturmanın seyrini belki olumsuz etkileyecek. Hayatta görmedim, merak da etmedim ama bu soruşturmanın bir şekilde ya takipsizlikle neticelenmesini veya açılacaksa bir dava olarak açılmasını da bekliyorum. Bu sorulardan rahatsız olduğum için. Bize veya ailemize gelince biz rahatız, kuştan korkan darı ekmiyor. Dolayısıyla hayatımız boyunca bu ve buna benzer pek çok şeyle karşılaştık bunların konuşulma yeri burası değil.'' 

''Ben bunun suikast girişimi olduğunu da düşünmüyorum'' ifadesini kullanan Arınç, olayda iki subayın sivil araba ve sivil elbiseyle evinin çevresinde dolaştığını, bir tanesinin elinde evinin adresinin bulunduğu bir kağıt olduğu iddialarını hatırlattı. 

Arınç, şunları kaydetti:

''Niye benim evimi gözetliyorlar ve niye benim evimin adresi onun elinde ve niye yutmaya çalışıyor. Bu senaryo üzerinde gazetelerde çok şeyler yazıldı. Arkasından kozmik odada araştırma yapılacağı söylendi. Önce rıza göstermediler. Sonra hakim nezaretinde ancak belli yerlere girme imkanları verildi. Gazeteciler benden daha çok biliyorlar. Onların öğrenme imkanları daha fazla. Ama ben çatlıyorum, soramıyorum ne Adalet Bakanı'na, ne başsavcıya ne de bu işle ilgili olan insanlara. 'Gördün mü şunu etkiliyor veya bunu etkilemeye çalışıyor' demesinler diye. Bence bu bir gözetlemeydi. Bu gözetlemenin sonucunda ne olacağını bilemeyiz. Ama ceza hukuku bakımından eldeki deliller eğer doğru ise anlatıldığı kadarıyla benim evimin gözetlendiği ama sadece bununla kaldığı, bunun arkasından ne yapılmak istendiğini ben bilmiyorum. Sonra yine soruşturma sırasında zannediyorum 8 tane subayın veya astsubayın sorgulanmak üzere mahkemeye sevk edildiği, bunlardan 3'ü hakkında tutuklama beşi hakkında salıverilme istendiği ama hepsinin salıverildiği. Savcının itirazına rağmen mahkemenin bunu reddettiğini yine gazetelerden okudum. Aradan 3 sene geçti. 3 sene sonra bugün bir dava açılmadığını biliyorum. Açılsa haberim olurdu. Çünkü benimle ilgili vuku, kamu hukuku adına takip ediliyor. Dolayısıyla o kozmik odalarda ne çıktı, çıktı mı çıkmadı mı, ne kadar inceleyebildiler, ne kadar imkan bulabildiler inanın bu konuda hiç bir bilgi sahibi değilim.''