BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Öbür dünyadaki gazeteciler

Serdar Turgut, yazı dizilerine takıldı. Turgut, ölümden sonraki gazetelere takıldı. Turgut Hasan Cemal'e gönderme yapmadan edemedi.

Abone ol

Serdar Turgut, "Türk gazetesine uygun popüler dizi" isimli yazısında yine okuyanları hem eğlendirdi, hem de bilgilendirdi. Turgut, Hasan Cemal'e de takıldı.

Son zamanlarda Türk gazetelerinde başlayan yazı dizilerine bakarsanız eğer bunlara bir talep varsa okuyucuların önemli bölümünün tamamen delirmiş olduğu veya en azından genel yayın yönetmenlerinin hepsinin aklını oynatmış olduğu sonucuna varabilirsiniz. En deli olma iddiasında birisi olarak iftiharla bu işi de biz başlattık diyebilirim. Bir Marduk dizisi yayınladık, sonra işin arkası çorap söküğü gibi geldi. Adeta bir deli taş attı kuyuya öbür bütün deliler de bunu çıkarmaya çalışıyorlar denilebilir ve bu son cümlem anlı şanlı basın tarihimizin tek cümlelik bir özeti olarak da kabul edilebilir.

Ben bugün karar verdim: Basında bugüne kadar başarılamamış en büyük, en dev, en çarpıcı diziyi ben yazacağım. Ve bunu da basınımızda son günlerdeki modayı göz önüne alarak yapacağım. Bugün yazı dizimin ilk bölümüne başlayacağım, yarın detaylara gireceğim. Başlayalım olur mu? Mart ayının sonuna doğru uzaylılar beni kaçırdılar. 'Beni neden seçtiniz' diye sorduğumda 'sen bu çirkinliğinle bizim gezegende göze çarpmazsın diye düşündük' cevabını verdiler. Doğal olarak bu beni üzdü tabii ama sesimi çıkarmadım kızmasınlar diye. Yolda giderken Mars gezegenine götüreceklerini sanıyordum, ama nedense beni Venüs'e daha uygun gördüler. Venüs kadınların elinde olduğundan ilk başlarda hayli heyecanlandıydım ama oraya vardığımızda oradaki bütün kadınların benden bile çirkin olduklarını gördüm. Meğerse Venüs, feminist kadınların ceza olarak gönderildikleri bir sürgün gezegeniymiş. Asıl macera yolda oraya giderken başıma gelmesin mi? Bir ara uzay gemisinin penceresinden dışarıya baktım ve Dünya'ya doğru yol almakta olan Marduk gezegenini gördüm. Ben o anda uzay gemisinde kola içip, cips yiyordum ve Marduk'u pencereden görünce şaşkınlıktan aniden geğirmişim, bunu uzaylı yaratıklar sonradan söylediler bana. Şaşırmıştım; çünkü Marduk'u dürbünle inceleyince büyük gezegenin üstünde tek başına bir adamın yürümekte olduğunu gördüm. Biraz dikkatlice bakınca bu adamın bizim Engin Ardıç olduğunu anladım. Beni asıl şaşırtan nokta; Engin'in sigara içme hızıydı, o hızıyla gezegenler arası bir rekor kırmış olmalıydı. Dumandan ara verip ne zaman nefes almaya fırsat bulduğu da meçhul, bunu da bilin (gerçi John Berger sigara içmeyi düşünen bir insanın nefes alma molası olarak tanımlıyor ya). Tabii ki bu laf anlamlı değil ama edebi olarak güzel görünüyor, hakkını da teslim etmek gerekiyor. Bu mantıkla gidersek Engin de sürekli düşünen insan olmalı, Marduk'ta olsa bile düşünmeye ara vermiyor o. Marduk da geçip gittikten sonra Venüs'e vardık. Ben kadınları görünce 'ne olur beni Mars'a götürün' diye yalvardım uzaylılara, öyle çok gürültü yaptım ki sonunda onlar bile benden bıktılar ve aynı hızla beni Dünya'ya geri götürdüler.

Ben de hazır memlekete döndüm, şu Marduk meselesine insanları uyarayım diyerek bir haber yazdım. Ama yazı işleri haberimi yanlış anlamış; 'Engin gelmek üzere' diye manşet atmışlar. Ben 'Marduk, üzerinde Engin'le birlikte yaklaşıyor' diyorum, onlar 'Engin geliyor' diye manşet atıyorlar, şu medyadan çektiklerimi ne siz sorun ne ben anlatayım. Bundan sonra da ben Kutsal Kase'yi aramak için Bodrum'a gittim. Şimdi biliyorum ki; eski metinlerde Kutsal Kase'nin Bodrum'da olduğuna dair bir bilgi mi var ki diye soracaksınız, ben de size 'yooo ne alaka, eski metinlerde Bodrum'un adı bile geçmiyor ama hava pek güzel, çıtırlar da doluşmaya başladı Bodrum'a' derim size. Araştırmacı gazeteciliğimi oraya taşımamda ne mahsur var ki yani! Sonra da ben Bodrum'dayken ruhlar beni ziyaret ettiler, bana öldükten sonra ne olduğunu anlattılar. Onu da yarın siz değerli okuyucularıma anlatacağım. Dizinin ikinci bölümünde ölümden sonra hayat, o hayatta da gazeteler var mı, ölüm sonrasındaki hayattaki gazetelerin genel yayın yönetmenleri kim ki? Onlar arasında Hasan Cemal var mıdır ki? Tüm bu sorulara ve merak ettiğiniz başka şeylere dizimizin ikinci bölümünde cevap vereceğiz. Benim sloganım şöyle: 'Yapacaklarımız yaptıklarımızın garantisidir'. Bilmem anlatabiliyor muyum?


YAZI:Serdar TURGUT
AKŞAM