BIST 9.975
DOLAR 32,38
EURO 34,76
ALTIN 2.437,34
HABER /  GÜNCEL

Kürtçe eğitim modelleri İstanbul'da tartışıldı

DİSA'nın 'Kürt Öğrencilerin Eğitiminde Kullanılacak Modeller' raporu İstanbul'da da tartışıldı. AKP, CHP ve BDP'nin temsilcileri de oradaydı.

Abone ol

Taleplerinden birinin de anadilde eğitim olduğu açlık grevlerinin 60. gününe girilirken, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nün (DİSA), ilkini 6 Ekim’de Diyarbakır’da gerçekleştirdiği ‘Anadili Temelli Çok Dilli ve Çok Diyalektli Dinamik Eğitim: Kürt Öğrencilerin Eğitiminde Kullanılabilecek Modeller’ toplantısının ikincisini önceki gün Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenledi.

Toplantının ilk oturumunda raporu hazırlayan Boğaziçi Üniversitesi’nden Şerif Derince ve Dicle Üniversitesi’nden Vahap Coşkun, Türkiye ’de anadilde eğitim için geliştirdikleri dört modeli ve önyargıları konuştu. Toplantının ikinci oturumunda ise siyasiler vardı. GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, Kürtler arasından hangi siyasetten olursa olsun, ortaklaşılan talebin anadilde eğitim olduğunu ve Kürt sorununun çözümünde anadilde eğitimin, ciddi bir eşik olduğunu belirtiyor.

SİYASİ BAKIŞ

AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Kürtçe başladığı konuşmasına şöyle devam ediyor: “Globalleşen dünyada dilleri korumak için özel çaba sarf edilmeli. Çocuklarımıza Delal ya da Dilan isimlerini verdik ama o çocuklar kendi anadillerini bilmiyorlar. Anadili özgürleştirmek ülkeyi bölmez, aksine yasaklamak böler. 2005’ten sonra Kürtçe kurslar açıldı, Kürtçe basın yayın üzerindeki engeller kaldırıldı, propaganda yasağı kalktı, Kürtçe seçmeli ders oldu. Bunları görmezden gelmek olmaz ama yeter mi, yetmez!” AKP’li Burhan Kuzu’nun “Anadilde eğitim şeytana uymaktır” açıklaması hatırlatılınca da tepkisini kendisine ilettiğini fakat Kuzu’nun “Ben böyle bir söz söylemedim, sadece espri yaptım” dediğini söylüyor.

CHP ’li Atilla Kart, yine açlık grevlerinin taleplerinden biri olan anadilde savunma hakkıyla başladığı konuşmasına söyle devam etti: “ KCK yargılamaları ayrımcı ve devletçi bir bakışla yapılıyor. Kendi meramını en iyi ve en etkili biçimde anlatabileceği dil neyse o dili kullanmalı insanlar. Bunun için biz anayasal çalışmalara başladık.” Kendisinin de Kürt olduğunu söyleyen Kart, anadilde eğitim değil de anadili eğitimi ve öğretimi konusunda devletin elinden geleni yapması gerektiğini belirtiyor.

BDP ’li Meral Danış Beştaş ise kendisinin Kürt olmasına rağmen Kürtçeyi 11 yaşından sonra öğrendiğini ifade derek şöyle devam etti: “Şu anda açlık grevinde olan yaklaşık 700 kişi var ve taleplerinden biri de anadilde eğitim. Anadilde eğitim ve savunma hakkı zaten yıllardır tüzüğümüzde var. Anadilde savunma için de ‘İnsanlar tercih ettikleri bir dilde savunsunlar’ diye teklif verdik, üç parti de konuşmayı bile kabul etmiyor. Ben Türkçeyi en az Kürtçe kadar iyi kullanıyorum ve seviyorum ama duygusal olarak dünden daha uzağız Türkçeye. Benim çocuğum anadilinde eğitim göremiyorsa, zaten eşit vatandaşlıktan söz edemeyiz. Toplumun hazır olmamasından bahsediyorlar, Oslo açıklandı kıyamet kopmadı, neden anadilde eğitime hazır olmasın toplum?”

AKADEMİK BAKIŞ

Derince’nin iki yıldır üzerinde çalıştığı rapor, başta Kürtçe olmak üzere Türkiye’deki tüm anadillerinin okullarda eğitim dili olarak kullanılabilmesini, çok dilli ve çok kültürlü bir gelecek oluşturabilmeyi amaçlıyor. Bask, Nepal , Tayland, Bolivya, Peru gibi çok dilli eğitim yapılan dünya örneklerine bakılarak hazırlanan ‘Dört Eğitim Modeli’, Kürtçeyi çeşitli seviyelerde bilen çocuklara 9 yıllık eğitim süresinde anadilinde eğitim yanında, başka diller de öğretmeyi amaçlıyor. Derince, “Dünyada yapılan araştırmalar, anadilinde eğitim alan çocukların diğer derslerinde daha iyi olduğu sonucunu çıkarıyor” diyor ve ekliyor: “Anadilde eğitim masraflıdır, anadilde eğitime hazır değiliz, öğretmen bile yok, anadili böler, Kürtçe eğitim olursa Lazlar da, Gürcüler de ister gibi iddialar temelsizdir. Çünkü diller birbirinin rakibi değildir.” Seçmeli Kürtçe kitaplarına da bir eleştiri getiriyor: “Kaç tane Kürt çocuğu taytıyla tenis oynuyor?”

Vahap Coşkun ise özellikle bürokraside ciddi önyargılar olduğunu ama bunlar aşıldığı zaman anadilde eğitim meselesinin çözülebilir olduğunu ve dünya örneklerinde beş yılda çözüldüğünü hatırlatıyor.